1. Bölüm Giriş

35 5 5
                                    

Arya'dan
Dün gece şiddetli bir yağmur yağmıştı. Sabah kalktığımda elektirikler hâlâ gelmemişti. Ve telefonumun şarjı yüzde 42'ydi. Günlerden Cumartesiydi ve bu gün okulca pikniğe gidecektik. Bu gün aynı zamanda bi arkadaşımın doğum günüydü, bu yüzden dolabımda olan tek elbiseyi giydim. Elbise dizimin bir karış üstündeydi ve beyaz renkteydi. Annem bir önceki doğum günümde hediye etmişti. Siyah düz saçlarımı tarayıp hafif bir makyaj yapıp beyaz spor ayakkabılarımı da giydikten sonra evden çıkıp beni almaya gelecek olan servisi beklemeye başladım. Servis bir kaç dakika sonra geldi. Servise binip en arka koltuğa oturdum. Birkaç kişinin benim hakkımda konuştuğunu duydum. 18 yaşındaydım ve kuğu boynu hastasıyım bu yüzden parmaklarımda eğrilik var. Hiç arkadaşım yok ve çoğu kişi benle dalga geçiyor ama umrumda değil. Bu benim bir özelliğim ve buna alıştım. Bir buçuk saat sonra piknik alanına varmıştık. Servisten indik. Sonunda "Sürpriz Parimizin" hazırlıklarına başlandı. Kızlardan biri doğum günü kızını piknik alanından uzaklaştırdı. Ağaçlar yarım yamalak süslenmiş masa hazırlanmıştı. Hepimiz masadaki yerimizi almıştık. Onları çağırmaya giden öğretmenle gelmelerini bekliyorduk. Okulda bana iyi davranan tek insan edebiyat öğretmenimiz Cansu Hoca'ydı. Su şişesinin yanındaki Cansu Hoca'ya bakarak "hocam bir bardak su verirmisiniz?" Dedim. O da "tabii ki canım " dedi. Bana uzatılan içi su dolu bardağı almak için elimi masanın ortasına doğru uzattım. Uzattığım elimi gördükten sonraki konuşmaları sadece ben ve eğri parmaklarım olmuştu. Biraz üzülsemde özgüvenimden taviz vermeden suyu içip bardağı masaya indirdim. O sırada meşhur popüler doğum günü kızımız geldi. Herkes doğum günü şarkısını söylemeye başladı. Sonra klasik doğum günü kutlaması. Sonra herkes arkadaşlarıyla takılmaya başladı ve ben yine tek. Matematik öğretmenimiz Kerem Hoca "ormanda dolaşabilirsiniz ama saat 3 olmadan burda olun." Dedi. Saate baktığımda saat 12.48' di. Ben de tek başıma oturmaktansa ormanda yürümenin daha iyi olacağını düşündüm. Ve telefonumu alıp kulaklığı taktıktan sonra şarkı açıp yürümeye başladım.ve bir süre sonra telefonuma bildirim sesi geldi şarjım yüzde 1 kalmıştı. Ve hava kararmıştı. Ben gerçekten bu kadar yürümüşmüydüm? Daha yeni fark ediyordum. Korkmaya başlamıştım. Yürümeye devam ettim. Yaklaşık 20 dakika sonra bir kulübe gördüm. Birinden yardım istemeliydim. Bu yüzden kulübeye vardığımda kapının açık olduğunu gördüm. Ne olur ne olmaz diye kapıyı tıklattım. Fakat ses gelmedi . Bende yavaşça kapıyı açtığım sırada  güçlü bir siyah ışık beni içine çekmeye başladı...

Gecenin BeyazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin