herkese selamlaar! buralarda yazma işi olarak yeniyim diyebilirim. uzun yıllardır okuyucum fakat daha önce hiç yazma deneyimin olmadı. kusurlarımı bağışlarsanız sevirinim gün ışıklarım.
bölümün sonunda oy atarsanız ve yorumlarınızı dilediğiniz gibi doldurursanız beni çok mutlu edersiniz!
•
•
•Karargah bugün çok sessizdi. Çünkü herkes yemekhanede akşam yemeklerini büyük bir keyifle mideye indiriyordu.
Levi'da yavaş fakat seri bir şekilde kaşığı ağzına götürürken gözleri etrafı tarıyordu. Ama ne yazık ki istediği şeyi hiç bir yerde göremedi.
Yemeğini herkesten önce bitirip seri adımlarla laboratuvarın yolunu tuttu. Yemekhanede yoksa eğer kendi yaşam alanı yaptığı laboratuvarda olduğunu düşündü. Laboratuvar kapısını sessizce açıp, başını içeriye soktu. Kendisi buraya fazla girmek istemiyordu çünkü tam bir mikrop yuvası olduğunu düşünüyordu. Ama onun için değerdi.
Kafasını masanın üstünde ki uzun ve ince şekilli şişelerin arasına koymuş, derin bir uykuda olduğunu düşündüğü kadının yanına doğru adımladı. Çok yorgun gözüküyordu ki, gözlüğünü bile çıkarmamış gözleri arasında çapraz bir şekilde duruyordu. Adam hiç kimseye göstermediği o tebessümü yine hiç kimse yokken sundu.
Naif dokunuşları ve bir o kadar da ince parmakları ile kadının gözünün önüne gelen yağlı ve kahvenin en güzel tonu olduğunu düşündüğü saçlarını ağzının içine girmekten son anda kurtardı. Saçları güneş gibi olan yüzünü açtığında adam yüzünden silmediği tebessümü daha da büyüttü. Gözlüğü de yüzünden kurtardığında, adam hayatında ki en güzel manzarasına hayran olmuşcasına izlemeye başladı.
Her türlü eşsiz görünen kadın, adam için rüya denecek kadar olağanüstüydü. Üstündeki lekeler ile birlikte buruşmuş beyaz laboratuvar önlüğü, günlerdir yıkamadığını simgeleyen kahverengi yağlı saçları ve ellerinde ki cam kırıklarından kalan küçük kesikler adam için bu hayattaki her şeyi sollardı.
Adam, sevdiğinin yüzünde ki bütün ayrıntıları ezberlemek istercesine biraz daha yaklaştı yüzüne. Bütün her şeyini bilmek istiyordu. Devleri neden bu kadar çok sevdiğini? Neden saçlarını yıkamamak için direndiğini? Geçmişini neden sır gibi sakladığını..?
Arada yarım karışlık mesafe kala nefes sesi hafifleşti. Hareler birbirini buldu Nefesler bu sefer ciğerde tutuldu. Dudakları aynı nefesi alıp verirken adamın ağzından bir kaç cümle döküldü. Ama bunu da kadın anlamadı.
"Toi, tu es mon soufle."
•
•
•diriiririiim kısa oldu ama yavaş yavaş uzatıcaz bakalım. yeniden dile getireyim, oy ve yorum atmayı unutmayın. please. sevgilerimle, musmutlu kalın.