✾
✾
Yer: Lincoln/Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı
Zaman: 1785
"Benim" demişti Prens Hector fincanını sertçe sehpaya bırakırken. "Felicia yalnızca benim."
Sergilediği bu asabî tavıra karşın Kont Julian şuh bir kahkaha atıp "Bu ne hiddettir Prens'im? Biraz gevşeseniz mi?" diye sordu. Lakin Prens'in çatılmaktan neredeyse birbirine değen kaşlarını ve öfkeye bürünmüş bakışlarını gördüğünden gülmeyi bırakmış ve susmuştu.
Ben ise ortamın garip aurası altında eziliyor gibiydim. Kont Julian'ın fuzûlî şakaları, Prens Hector'un asabî tavırları, Kont Milan'ın yabani halleri ve Kont Christopher'ın baskısı odanın bütün havasını çekmiş, nefes alınmayacak hale getirmişti.
"Pekâlâ" dedi Prens herkes sustuktan sonra. Bacaklarını üst üste atmış, elindeki fincanı zarif bir şekilde tutuyordu. Düşlerimdekilerden çok daha etkileyici bir adamdı. İnsanın baktıkça bakası geliyordu yüzüne. Ne de güzel gözleri vardı, opal taşı gibi simsiyah... Kömür gibi saçları yumuşacık, teni bembeyaz... Benimkinin aksine aptal çiller yok yüzünde, porselen gibi. Boyu da uzun, bir erkeğe yakışır şekilde. Eminim ki o bütün kadınların hayalini kurduğu erkekti; bir zamanlar benim de rüyalarımı süslemiş olan.
O, benim her daim olmak istediğim erkekti; bütün zayıflıklarımın tamamlandığı, kusurlarımın kusursuzlaştığı...
"Dün gece Primogen'e bir mektup gönderdim." dedi ve Sephora'ya döndü ardından. "Dönüt aldın mı Sephora?"
Primogen bir soyisim veya şehir olmalıydı sanırsam. "Mektup ellerine ulaştı efendim. Yaşlılar danışıp meclisi toplayacaklarını bildirdiler." dedi Sephora eğilerek. Meclisten bahsettiklerine göre Lincoln'un Kontluğu onların elinde olmalıydı. Ama yanlış hatırlamıyorsam yakın bir zamanda Bay Herman ile sohbet ederken Lincoln'un bir dükün yönetiminde olduğunu duymuştum.
"Her seferinde aynı cevabı veriyor şu ihtiyarlar." dedi Kont Milan sitem ederek. "Meclisin kurulmasını beklersek Sabbath, Ravnos klanına bizden önce ulaşacak."
Neden bahsettiklerini anlamasam da dediklerini can kulağı ile dinliyordum. Kont Christopher "Milan'a hak veriyorum." demişti çayını tazelemesi için Sephora'ya uzatırken. Çaydanlıktan akan sıvıya dikkat ettiğimde çay olamayacak kadar opak, kırmızı sıvıyı gördüm. Prens'in fincanında da kırmızı lekeler vardı.
Çay saati diye şarap mı içiyorlardı?
"Ravnos şu an bir hazine değerinde. Ellerindeki bilgiler Sabbath'ın eline geçerse 18 yıl öncekinden daha vahim bir felaket ile karşılaşabiliriz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camarilla | Hyunlix
Fiksi Penggemar'Ve sen Felicia, tıpkı adın gibi uğur getirdin heder olmuş asırlarıma...'