Büyükannemin neden başkente erken döndüğüne kafa yorarken sırf yürüyüş olsun diye at arabasını ana sarayın önünde bırakıp Zeniel'in sarayına bir başıma geldiğim için kendime kızdım. Neyseki ki ana saraya yaklaşmıştım. Arabacıyı bulabilmek için etrafa bakınırken gözüme çarpan tanıdık gümüşi saçlarla duraksadım. Rasolen tapınakçı pelerini üzerinde sakince bahçeyi dolaşıyordu, genellikle topladığı parlak gümüşi uzun saçlarını bugün açık bırakmıştı ve esen hafif meltemle birlikte dalgalanıyorlardı. İkindi vakitlerine yaklaştığımız için etrafta hoş bir kızıllık vardı ve sevdiğim kişiyi bu vakitlerde uzaktan izlemek içimi baharla doldurmuştu.
Orada öylece durup onun bana doğru dönmesin bekledim ve sonunda bir başka çiçeği koklayan yeni Yüce Cenapları vücudunu bana doğru çevirdi.Gözlerimiz kesiştiğinde bakışlarında gördüğüm yorgun ifade beni daha da üzerken onun bana doğru gelmeyeceğini anladığımda bahçede ona doğru ben ilerledim. Nereden başlamam gerektiğini bilmiyordum ya da nasıl özür dilemem gerektiğini. Tek bildiğim ölümüm hakkında bu denli endişeliyken bir başka meseleye daha kafa yormak istemediğimdi. Rasolen'in yanına geldiğimde elimi çiçeklere uzatarak ben de kokladım ve konuştum.
"Seni burada bulmayı beklemiyordum."
Rasolen yüzümü inceledi ve "Saraya kabul edileceğimi söyledikten sonra beni burada bulman ilginç doğrusu," diye konuştu.
Sarkastik cevabından bana hala kızgın olduğunu anlamıştım lakin kötü bir şey söyleyip kalbimi kırmak istemediği için işi şakaya vuruyordu.
"Rasolen, ben üzgünüm..."
"Hayır değilsin ama aramızın gergin olmasını istemediğin için özür diliyorsun."
Kaşlarım çatılırken, "Gerçekten de üzgünüm, neden özrümü kabul etmiyorsun," diye konuştum. Ona çıkışmak istesem de meselede haksız taraf olduğum için alttan almalıydım.
Rasolen derin bir nefes alıp gri gözlerini bahçedeki ağaçlara çevirdi. Gözlerinin rengi bu denli açık olduğundan baktığı yerler bir tablo gibi gözlerine yansıyordu.
"Özrünü kabul etmiyorum çünkü bana neden bunları yaptığını anlatmıyorsun Minel. Neden başkente gelmek istemediğini, neden bana dün geceyi prensin odasında baygın geçirdiğine dair yalan söylediğini, neden Kermet Hanesinin genç lorduyla bu denli yakın olmaya başladığını anlatmıyorsun. Altı yaşından beri gözlerinde yanan bir ateş var Minel ve ben ne kadar denersem deneyeyim o ateşi söndüremiyorum çünkü kaynağı hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Artık tek isteğim o ateşin yaktığı insanlardan biri olmamak."
Söyledikleriyle bir adım geriledim. Rasolen ilk defa bu kadar haklıydı. Genellikle tartışmalarımızda şımarıklık eden ve haksız duruma düşen taraf o olurdu ancak bu sefer işler tam tersiydi. Çiçek kokularını içime çekerken konuştum.
"Haklısın, sana anlatmadığım şeyler var ancak bunları seninle paylaşmak istemiyor değilim, sadece seni korumak istiyorum. Benim gerçeklerim seni mutlu etmeyecek."
"Ben ne zaman senin tarafından korunmak istedim ki, ne zaman sana mutlu olmak istediğime dair şeyler söyledim?!"
Rasolen'in sesi sonlara doğru yükselmişti ancak sarayın sınırları içinde olduğumuz gerçeğini hatırlamış olacak ki kendini sakinleştirmek üzere duraksadı.
"Minel, bana anlatabileceğini biliyorsun. Sen, beni hiçbir zaman yalnız bırakmadın. O zalim bakışlarla dolu tapınağın içinde sığındığım tek limandın belki de. Bırak ben de senin yanında olayım."
Ona anlatmak istiyordum ancak yapamazdım. Sonunu bile bilmediğim bir cinayetin ortasına Rasolen'i bulaştırmak istemiyordum. Hislerinin yavaş yavaş Vertice'ye yöneldiğini bilsem bile ben hala Rasolen'in bu hayatta en değer verdiği kişiydim. Beni kaybetmemek için yapacaklarının bir sınırı yoktu ve bu onun için büyük bir tehlikeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]
Viễn tưởng🌸Wattys2022yarıfinalisti🌸 🌸Watty Uzaktan Kopup Gelenler Listesi🌸 Yetişkinliğe yavaş yavaş adım atarken para kazanmak ve sorumluluklarınızı yerine getirmek için hayatınızın istemediğiniz bir yöne savrulduğunu hayal edin. Mine hayatının bu dönemin...