Hayat ne ki? Uçsuz bucaksız bir fantazi.
Bir iş sahibi olabilmek için ölümüne çalışmak.. Haha! Güldürmeyin beni. Küçüklükten beri bu zorlu işkencenin farkına varılmasını istedim. Ama zevk alanlar da olduğu için halk bir şey yapmıyor ne yazık ki. 120 Sayfa soru çözen birisi havada alkışlanıyor. Ama mantığı ne bunun?! Şimdi siz "Ne diyor bu?" Diyebilirsiniz. Okulun 1.si olanlar 120 tane soru yapmaktan zevk alıyor. Hocaların kölesi olmaktan. Veya saygısız olmaktan..Ne biliyor musunuz:
"OKUL"Yani-anaokuldan beri okulun saçma olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen benimle aynı fikirde olmayanlar, benim yaşadığım olayları yaşamamıştır.
Şöyle düşünün; sırf bir insan sana yemeni söylüyor ve sende yiyorsun. Serbest takılmayı, arkadaşlarınla oynamayı söylüyor, yapıyorsun. Yemek istemiyorsun, sana yemenin lazım olduğunu söylüyor. Ama yemek istemiyorsun! En sonunda yemeğini yemezsen dışarıda oynayamayacağını söylüyor. "Zorla"yiyorsun. Ve dışarı çıkabiliyorsun.
Eee, bu kölelik değil mi? "Nesin sen benim?" Patronum mu?" Ben niye senin emrinde olmak zorundayım?"
Haaa, tabii ki sen benim öğretmenimsin ya, her dediğini yapmalıyım.Vay canına, Tanrılar!
Tanrı oldukları için onların emirlerine saygı duymalıyız. Zaten anne babamız bize saygıyı, neyin yanlış veya doğru olduğunu öğretemezdi. Bir de matematik. Video filan yok zaten. Öyle saatlerce sınıftakilerin gürültülerini dinleyip, baş ağrısı geçirmeliyim. Yani zaten istediğimiz alanı okuyamıyoruz.
Yani ben geçtim, gürültü yapmanın çok iyi olduğunu sanıyorlar. Bir de kendilerini en sessiz çocuğu olarak koysunlar.Bir de bunlar olmak istedikleri mesleği seçmemişler bence. Ana derslerde çok iyiler. Sanata geldi mi? Nanayı yiyorlar. Resimleri kötü.Mantıkları zaten yok. Yani birşey diyorum hemen sapıtıyorlar. Bir de okulun 1.leri! Sizin iyi olmanız lazım. Belki değillerdir. Zavallılar saatlerce ders çalışıp beyinlerinin hücrelerini kaybediyorlar. Bir konu da iyi olabilirsin ama hiçbir zaman harika değilsin. Yani bir yarın iyiyse diğer yarın çürükse, o çürüklülük her zaman kalır. Yani derslerde iyisin ama öğretmenlerin huzurunda değil. Çocuktur dersin ama şımarıklık. Ben de çocuğum. Ama hiçbir zaman resmi bir yerde gürültü çıkarmıyorum. Dersleri de saçma buluyorum. Banane adamların ne yaptığından, hayatından?
Yani model olmak istiyorum ama dersler engelliyor hele şükür. Şimdi aileme desem hayır diyecekler. Ama büyüyünce eğitimimi alırım. Şimdi okulun var derler. Büyüyünce düşünürüm. Ama karnelerime ders içi etkinliğime niye düşük vermek zorundasın? Zaten ilgilendiğim bir konu değil? Çok fazla haksızlık. Bir de çalışanlara haksızlık olur diyorlar. O zaman onlarda çalışmasın.
Büyüyünce geleceğimin kötü olmasından korkuyorum. Ama korkmamak lazım. Çünkü yaşamayı karar veren ben değilim. Yani sınıftan, hayattan, binadan, insanlardan bıkmış bir kızım. Klasik ülkemizin öğrencisi. Ama benim gibi olmayanlar, şımarık zengin bebesi. Mantıklı düşünemeyen insanlar da zekilik olsa ne olucak? Onlar da güç olsa dünyayı kasıp kavururlar. Derslerini anlasalar ne olucak? Yok sperm yok çocuk şöyle olur. Yani büyüyünce ne olacaklarını bilemeyen, bilse bile bunun dışında başka şeyler öğrenip, başka mesleklere geçiş yapmak isterler. Ben mesela şair model kısacası ünlü olmak istiyorum. Ama büyüyünce değişebilir. Sanatta yetenekliyim. Normal sıkıcı bir işim olmasını da istemiyorum. Güleyim, zevk alayım. Öğretmen olmak hiç istemem. En gereksiz mesleklerden biri. Bu benim şahsi görüşüm. Ama para kazanmak için her mesleğe giren var. (Çirkin işlere bile.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat!
Non-FictionHayatı bir kelimeyle söyleyebilirim; "Boş" Hayat felsefesi ile bir konuşma, bir tartışma ile ilgili. "Hayatı, bir amaç olarak gören şahıs; amaçsız sanan insanın hayatını hiç gözleriyle görmemiştir."