Uzun zaman olmuştu... Bir yıldır neredeyse evimi ailemi arkdaşlarımı görmemiştim askerlik bitmişti ve şimdi İstanbul otogarın da ellerimi ısıtan plastik bir çay bardağı... zihnimdeki sorularla cebelleşirken ne kadar da yanlız olduğumu farketrtim saatime bakıp omzuma attığım çantamla elimde buruşturduğum otobüs biletiyle otobüse bindim. Yanlızlığın en güzel yanı da cam kenarının hep sana kalmasaydı. Cam kenarı değildi gam kenarıydı. Bunları düşünürken bir yandan da çayımı yudumluyordum. Otobosün kalkmasına beş dakika vardı inip bardağı çöpe attım. Geri dönüğümde bir kadın yerime oturmuştu. Yüksek sesle müzik dinliyordu seslendim duymadı,. omuzuna dokundum ''afedersiniz ama burası benim '' dedim başını kaldırıp kulaklığı çıkardı kaşlarını çattı '' ama nasıl olur biletdeki numara 22'' şaşırmıştım biraz duraksayıp biletimi kontrol ettim. 22ydi işte.. Ayakta bi süre bekledikten sonra şansıma küfür edip oturdum o kadının yanına. Çok geçmeden bilet kontrolü yapıldı ve ikimize de aynı bilet kesilmiş. Neyse ki otobüs çok kalabalık değildi. Otobüs hareket etti. Çok geçmeden yanımda ki kadını incelemeye başladım. Başı öne doğru eğikti ve birşeyler çözüyordu. Elleri beyaz ve narindi. Arada eliyle burnunu çekip saçlarını geriye doğru atıyordu. Kokusunu içime kadar çektim hafif ama güzel bir parfümü vardı. Biraz daha eğildim yüzünü görmek için ama saçları tekrar düşüyordu. Ne çözdüğünü görmek için eğildiğimde matematik çözüyordu hızlı hızlı... 1. soru doğru 2. soru da öyle ama 3. bir türlü yapamıyordu. işlem hatası yapmıştı. söylesem mi söylemsem mi diye düşünürken cevap e dedim. Kafasını çevirip yüzüme bakıp. Hadi ya anlamında bi bakış fırlatıp soruyu çözmeye devam ettii. 'İşlem hatası yapıyorsun dedim'' kalemi test kitabını uzatıp 'buyur sen yap çok biliyorsan'' dedi. Kafamı sağa sallayıp gülümsedim. Ve en kısa şekilde soruyu çözüp ona uzattım. Soruya baktı bana baktı. ''rica ederim'' dedim. 'Teşekkür ederim '' dedi. yüzüme bile bakmadan... ''rica ederim dedim ya'' dedim. başını kaldırıp yüzüme şaşkınca baktı. Güldüm. Uzun zaman olmuştu askerlikten bu yana bir kadına bu kadar yakın olmamıştım. onun etkisiydi sanırım. Yoksa hiç bir kadınla kolay kolay diyaloğa gerekmedikçe girmezdim. başımı diğer tarafa çevirip otobüsteki diğer insanları incelledim. çok geçmeden koluma dokunmuştu. 'şey şu soruya da bakar mısın?' soru integral sorusuydu. bir dakika geçmeden gene çözüp uzattım anlatmamı istedi.'bak şimdi..' dememle göz göze gelmemiz ve ondan asla vazgeçemiceğimi o erik yeşili gözlere baktığımda anlamıştım.. gözlerine ne kadar süre baktım hatırlamıyorum ama '' dinliyorum '' demesiyle kendime gelmiştim. soruyu yavaş yavaş anlattım. Otobüs ankaraya varana kadar ona matematik sorusu çözüp anlatabilirdim. otobüs mola verene kadar soru çözmüştük. ve sonunda mesleğimi sormuştu. Gülümsedim matematik öğretmeniyim dedim. Önce şaşırmış bir ifadeyle bakıp sonradan gülümsedi. teşekkür edip kahve ısmarlamak için ısrar edince kıramadım.. işte biz tam da böyle tanışmıştık. Ama şimdi çok hastayım ve bu satırları hastanenin soğuk rutubetli ve dört duvarla çevrelenmiş.unutulmuş bir hastane odasının en ücra yatağında yatan camı kırık pencereden bakarak yazıyorum bizim hikayemiz tamda böyle başlamıştı. ondan haber almayalı ne kadar zaman oldu bilmiyorum. zaman kavramını algılayamacak kadar hastayım çünkü. Onu son gördüğümde ağlıyordu ve herşey benim suçumdu...
Otoboüs moladan sonra tekrar hareket etmişti. ve onunla sohbet etmeye başlamıştık. Hayatımda hiç bir otobüs seyehatinden bu kadar keyif aldığımı hatırlamıyorum. Ağzından çıkan her kelimesini kaçırmamak için pür dikkat onu dinliyordum yüzünün her bir zerresi gülerken gözlerinin kayboluşu... ve satler saatleri kovalamıştı. 5 ay boyunca bitmek bilmeyen askerlilk bitsede biran önce ankaraya gitsem diyen bian şimdi otobüs ankaraya varmasın diye neredeyse dualar edecektim.. 1 saatten az kalmıştı ankaraya acaba numarasını istesem kızar mıydı? tepkisi ne olurdu derken . test kitabın arkasından küçük bir kağıdı bana uzattı. Şaşırmıştım. düşüncelerimi mi okuyorsun dedim. 'neden olmasın' dedi güldü. Ve sonunda Ankara daydık. otobüsten inip bagajdan bavullarımızı alıp tokalaşıp ayrıldık. Eve gidene kadar metroda otobüste onu düşündüm. ve sonunda evimdeydim annemle uzun uzun sarıldıktan sonra. cebimdeki numarayı çıkarıp raftaki ilk kitabımın arasına koydum. bir hafta geçmesine rağmen aklımdan hiç çıkmamıştı ve sonunda aramaya karar verdim. Aradım uzun bir çaldırmanın ardından açmıştı. ve sonunda 'alo' demişti. bi kaç saniye bekledikten sonra boğazımın kuruduüunu farkettim. 'ben onur otobüste tanışmıştık' hatırladın mı diyebildim. ve buluştuk. Devamıda geldi. buluşmalar... hediyeler... uzun uzun telefon konuşmaları... mesajlaşmalar... ve onun gittiği dershaneye yakın bi dershanede iş bulmuştum. herşey çok güzeldi. iyide gidiyordu.
İlk kez bir kadın tarafından deli gibi seviliyordum seviyordum. Onu kaybetmekten deli gibi korktuğumdan onu hiç bir arkadaşımla tanıştırmadım.
Annem bir akşam yemeğine Bahar'ıda çağırmamı istedi. Bende öyle yaptım. Bahar1ıda alıp dershane çıkışında o güne kadar herşey normaldi. Zili çaldım eleleydik Baharla birbirimize gülümsüyorduk. kapıyı annem açtı. hoşgeldim oğlum Bahar nerde dedi. Bahar bana ters ters baktı. Anne Bahara da hoşgeldin desene dedim
İçeri girdik. annem yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu. anlam veremedim baharın montunu vestiyere astım geç içeri dedim Bahar bak bu annem filiz anne bak bu da bahar. annem yüzüme sert sert baktı. ve baktığım yöne bakıp oğlum orda kimse yok dedi. Annem normalde şaka yapan bir insan değildi şaşırmıştım. Anne nasıl olmaz dedim Bahar bak bu arada dedim 1 yıldır konuştuğum kanım canım burda işte dedim. annemin gözleri doldu ve aplamaya başladı yemenisinin ucuyla gözlerini silerek hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Anlam veremedim Bahar sinirlenip çekti gitti onu bu son görüşümdü. Keşke onu kolundan tutsaydım sıkıca sarılıp kokusunu içime çekseydim .. keşke böyle bitmeseydi Bahar seni öyle çok özledim ki.... Annem ağlıyor göğsümü yumrukluyor boşluğa doğru yumruklar savuruyor ve orada kimse olmadığını sölüyordu. Anne bahar gitti dedim ve odama gidip yattım. Sabaha kadar gözümü hiç yummadım. annemin sesiz ağlayışlarını odadaki saatin ritimli ilerleyişi ve sabah ezanı ... sonra annemin zoruyla psikolog ar evedından psikiyatri ve şimdi buradayım. .... Evet doktorlar bana şizofren teşhisi koydular. seni onlara defalarca anlattım. senin bir halüsnasyon olmadığını söylesemde inanmadı kimse bana. Bende susuyorum. Bahar seni öyle çok özledim ki. Verdikleri ilaçları seni görebilmek için almıyorum.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GökkuşağI
Short StoryÖnce bir sigara yaktı havanın soğuk olmasına aldırmadan hızlı hızlı içine çekip üfledi.. gökyüzüne..Yürümeye devam etti. Her zamanki gibi kafası karışıktı.içi daha çok sıkılıyordu düşündükçe bağıra bağıra anlatmak ağlamak istiyordu. Bu sefer başına...