Anlatılan Changbin medyaki yüce Changbindir.
Chan sevgilisini beklerken oldukça sıkılmıştı. Her zaman geç kalmasından oldukça bıkmıştı. Genç kız her seferinde buluşmaları olduğunu unutuyor gibiydi. Aksi takdirde her seferinde bir saatlik geç kalışının bir açıklaması yoktu. Genç kızla yaklaşık üç ay önce çıkmaya başlamışlardı.
Genç kız mükemmelliğin tanımı gibiydi, çok güzeldi herhangi bir ortamda tüm bakışları üstüne toplayabilecek kadar, popülerdi insanlar etrafında dört dönüyordu, ayrıca herkese karşı kibardı.
Tek bir negatif özelliği yoktu, tabii geç kalışlarını saymazsak. Chan ile aynı bölümdeydi, ilk başta ilgisine karşılık vereceğini hiç düşünmemişti çünkü kız bir tanrıçaydı gözünde, ama kader onları bir araya getirmişti. Profesör ikisini aynı gruba koymuştu, proje ödevi için.
Zamanla yakınlaşmışlar ve birbirlerine ilgileri olduklarını fark edince de çıkmaya başlamışlardı. Şimdiye kadar her şey mükemmel ilerliyordu, birbirlerini seviyor ve mutlu ediyorlardı. Chan bu durumun bozulmaması için elinden geleni yapacaktı.
Düşüncelerinde kaybolmuşken boynuna dolanan kolları hissedince irkildi. "Çok özür dilerim sevgilim. Bu kez alarm da kurmuştum ama bir türlü yetişemiyorum." Dedi genç kız sesini inceltip şirinlik yaparken. Sözleri genci güldürdü. "Artık sana söylediğim saatten bir saat sonrasında gelmem gerektiğini kanıtladın." Dedi genç kızın yanağına bir buse kondururken.
Genç kız kıkırdayarak karşısına oturdu. "Bunu bana söylememeliydin. Şimdi daha rahat davranacağım hazırlanırken." Dedi gülerek. Chan'ın gözleri şaşkınlıkla açıldı ve eliyle ağzını kapattı. "Böyle bir şey duymadın!" dedi hızlıca. Tepkisi karşısında genç kız yüksek sesli bir kahkaha attı, bu genci de gülümsetti.
"Ya! Bu kadar korkmamalısın. Gerçekten ağlayabilirdim bu kadar rahatsız göründüğün için." Dedi dudaklarını büzerek. "Ağlaması gereken bendim. Zaten bir saat bekliyorken bir de rahat davranacağını söyledin. Bu senin acele etmiş halin miydi?" dedi sevgilisinin attığı bakışları taklit eden Chan. Bir süre ciddiyetle birbirine bakan iki genç gülmeden duramadılar.
"Menüye bakmak ister misin?" diye sordu genç. "Hayır gerek yok, çilekli latte istiyorum." Diyen sevgilisiyle Chan garsona seslendi.
"Merhabalar efendim ne alırsınız?"
"Bir çilekli latte ve bir limonata."
"Başka bir arzunuz?"
"Yok teşekkür ederiz." Dedi Chan ve gözlerini tekrar sevgilisine çevirdi. Ama sevgilisinin gözlerinin bir şeyi incelediğini görünce merakla o tarafa döndü. Kapıda biriyle konuşan hayatında gördüğü en güzel erkek diyebileceği sarışın bir genç vardı. Sevgilisinin ilgisini çektiği için daha fazla incelemek istemedi genci. Kıskanıp yanlış bir şeyler söylemekten korkmuştu.
Neyse ki sevgilisi de ona dönmüştü. Belki de sadece anlık bir bakışı yakalamıştı, sevgilisi o gence bakmıyor bile olabilirdi. Göz ucuyla gencin karşılarındaki masaya oturduğunu gördü. Daha fazla gençle ilgilenmeyerek sevgilisine odaklandı.
"Teyzenin ameliyat geçirdiğini söylemiştin. Nasıl oldu?" diye sordu Chan ilgiyle. "Woah! Etkilendim. Nasıl hatırladın bunu? Ben bile o kadar önemsememiştim." Dedi gülerek sevgilisi. "Senin söylediğin bir şeyi nasıl unutabilirim." Dedi sırıtarak genç. "Yaaah! Kalbim patlayabilir, böyle şeyler söyleme." Dedi sızlanarak genç kız. "Soruma cevap vermedin." Dedi genç kıkırdayarak. "Gayet iyi. Çoktan ayaklandı ve benden daha aktif." Dedi gülerek genç kız.
İkilinin gülüşerek ve flörtleşerek devam ettirdiği sohbeti genç kızın telefonu kesti. "Özür dilerim." Dedi genç kız sevgilisine hitaben. Genç eliyle onaylayınca telefonu açtı. Genç kız telefon ile konuşurken Chan uzun süredir üzerlerinde hissettiği bakışların sahibine döndü. Sarışın genç ikiliyi süzüyordu. Chan'ın fark ettiğini görmesine rağmen gözlerini sevgilisinden ve kendisinden almadı.