Bu bölüm de çok güzel, ağlayacağım güzelliklerinden :')
Keyifli okumalar!
Sürur : Sevinç, mutluluk.
17.Bölüm: ❝Sürur❞
Çantamı takıp odamdan koşar adımlarla çıktım. Gökbaran'ı evde değil dışarıda beklemek istiyordum. Annemin yanağından öperek ayakkabılarımı giyindim ve anahtarımı alıp çantama koydum. Hızlıca merdivenleri inip onu beklemeye başladım.
Gökbaran'ı geleceğini bilerek beklemek güzel bir histi.
Günlerdir görüşmeyişimizin hasretiyle şu an ona kavuşacak olmamın heyecanı birleşiyor, bedenimin titremesini sağlıyordu. Defalarca üzerimi kontrol ettim, Gökbaran'a güzel bir şekilde görünmek istiyordum.
Ayakkabılarıma baktığım esnada araba sesini duyarak kafamı kaldırdım. Camın indirilmesiyle birlikte Gökbaran'ı görerek ilerledim ve onun çıkmasına zaman tanımadan arabaya bindim. Bakışları yüzümün her bir noktasında gezindikten sonra göz kırptı ve gülümsedi. Kalbim taklalar atarak hareketine düşerken sarılmak için ona doğru uzandım. Bedeni geriye çekilmedi ama gözleri ile geriye çekildi resmen. "Baban balkonda," diye fısıldadı, sanki babam onu duyacakmış gibi. "Şuradan bir uzaklaşalım, kocaman sarılacağım sana."
"Tamam," diyerek koltukta hareket ettim ve rahat bir pozisyon buldum. Arabayı hareket ettirip apartmandan uzaklaştığımızda elimi tuttu ve dudağına götürerek öptü. Gözlerimi kapatıp gülümsedim.
Çıkmaz sokağa girdiğimizde arabayı durdurdu ve camları kapattı. "İşte şimdi sarılabiliriz," dediğinde beklemeden ona yaklaştım ve kollarımı boynuna doladım. Elleri belime tutunduğunda "Çok özledim seni," dedim.
"Bende çok özledim. Hep seni düşündüm."
"Hiç aklından çıkmadım mı yani?" diye kurnazca sorduğumda sarılmayı bıraktık.
"Hiç aklımdan çıkmadın," dedi ve dudakları dudaklarımın üzerine kapandı. Soluksuz kaldığımız saniyelerin ardından ayrıldığımızda alınlarımız birleşti. "Bu anı yeniden yaşamak için çok bekledim, sabrettim."
"Sabrın sonu selamettir derler," diye mırıldandığımda kısık sesle güldü.
"Öyle," deyip yeniden dudaklarımdan öptü. "Bu bana bir yarım saat yeter sanırım," deyip yanağımı okşadı. "Hiç ayrılmak istemiyor gibisin dudaklarımdan?" Dudağımın sağ tarafı yukarı kıvrıldı.
"Evet, istemiyorum. Dudaklarının karşımda durduğu her saniyeyi dudaklarımla mühürlemek istiyorum."
Sadece adı döküldü dudaklarımdan. "Şimdi biraz vakit geçirelim, sonra dudaklarınla ilgilenmeye devam ederim." Sokaktan çıkıp hızını yükseltti. Kırmızı ışıkta durduğumuzda hali hazırda açık olan kameramı netleştirip telefonumu havaya kaldırdım ve fotoğrafımızı çektim. Bu, ikinci fotoğrafımızdı. Gülümseyerek fotoğrafımıza bakıp fotoğraf üzerinde oynamalar yaptım. Gökbaran göbekten dönüp sola saptı ve biraz ilerledikten sonra arabayı durdurup park etti.
Şirin bir kafeye gelmiştik. Cam kenarında bir masaya oturup tatlı ve kahve siparişi verdik. Siparişimizi beklerken birbirimize bakmaya başladık. Suskunluğu bitirip "Neler yaptın ben yokken?" diye sordu.
"Seni bekledim," dediğimde gülümsemesi büyüdü. "Hep seni düşündüm. Geldiğini ve yan yana olduğumuzu..."
"Geldim ve yan yanayız." Ellerimizi birleştirip hafifçe havaya kaldırdı. Siparişlerimiz geldiğinde ellerimizi ayırdık ve Gökbaran'ın anıları eşliğinde yemeye başladık. O anlatıyor, bende büyük bir dikkatle dinliyordum. Konuşma tarzı çok hoşuma gidiyordu. Hesabı ödeyip çıktığımızda "Biraz yürüyelim," dedi. Onun elini tuttuğumda yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahsef
RomanceAsker&öğretmen Ağrı'da görev yapan Dilhan Hande, sınıf öğretmenidir. Öğrencisinin elinde gördüğü dergiyi inceleyip şüphelendiğinde polis olan babasına haber verir. Askerler dergiyi bulmak için okula geldiğinde, işler çok farklı yollara sapar. ❝Bu be...