Anlaşma

90 12 0
                                    


Maroon 5 - Cold

"Doğru yolda olduğumuzdan emin misin?"

Aron hafif kızgın çıkan sesiyle bana baktığında ona hafifçe gülümsedim ve...

"Merak etmeyin buraya daha önce de geldim."

Aslında ona hak vermek istemiyordum ama başka seçeneğim de yoktu. Uzun bir süredir zindanın içinde bir o tarafa bir bu tarafa gidiyor ama ağacı bir türlü bulamıyorduk. Ayrıca etrafta bir tane bile iblis yoktu ve her an tetikte beklemekten yorulmuştum. Bu da yetmezmiş gibi tüm gün uyumuş olmama rağmen çok uykuluydum.

Elimle ağzımı kapatarak bir kere daha esnediğimde gözlerimin dolduğunu hissettim. Bu bugünkü kaçıncı esneyişimdi acaba? Aron bana her esnediğimde anlam veremediğim o bakışı tekrar attığında yorgun gözlerimi ondan çektim ve sağa giden yola sapmak için döndüm. O sırada hissettiğim tanıdık esinti ile heyecanla gözlerimi araladım ve adımlarımı hızlandırdım.

"Hey! Nereye?"

Aron arkamdan aceleyle bağırdığında ona döndüm ve geri geri giderken sorusunu cevaplandırdım.

"Lordum lütfen beni takip edin. Bu sefer onu buld-"

Ayağımın altında hissedemediğim zemin ile birlikte korkuyla sözlerim yarıda kaldı. Kızlarla açtığımız çukur muydu bu? Ve ben bu çukura ikinci defa mı düşecektim? Gözlerimi korkuyla kapattım ve içimden canımın çok fazla yanmaması için dua etmeye başladım.

Zifiri karanlıkta bir kere daha aşağıya düştüğüm sırada belimde hissettiğim iri ellerle gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Aron sarıya dönmüş gözleriyle bana bakıyordu.

"Sen neden gittiğin yere dikkat etmiyorsun?"

Soğuk bir tavırla bana bu soruyu yöneltirken bir yandan da diğer elini bacaklarımın altından uzattı ve beni yukarıya kaldırdı. Ben ise ona tutunmak adına boynuna sarıldım. Şu an bu pozisyonda Aron'a yukarıdan bakıyordum ve bu garip bir şekilde iyi hissettiriyordu.

Yere büyük bir hızla çakıldığımızda Aron'un inişinin şiddeti ile birlikte zeminden kalkan taşlar etrafa dağıldığında Aron belimdeki elini çekti ve başımı omzuna yasladı. Bu hareketine anlam verememiş bir halde onun kucağında hareketsiz beklerken bir şey söylemesini ve bu tuhaf atmosferi dağıtmasını istiyordum. Ama o inadına susuyordu. O sırada taşlardan birisi Aron'un gövdesine çarptığında neden elini başıma koyduğunu anlamıştım. Beni korumak için yapmıştı.

Etrafımızdaki toz dumanı yavaşça dağıldığında Aron elini başımdan çekti ve bende ona bakabilme fırsatı bulabildim. Hala sarı olan gözleri öfkeyle bana bakarken beni yavaşça yere indirdi. O an nedendir bilmem ayakta durmakta çok zorlanmıştım.

Hoşgeldin Alen... Görüyorum ki yanında bir başkasını daha getirmişsin.

Hızla başımı kaldırdım ve onu gördüm. Ağaç ruhunu... En sonunda onu bulabilmiştik.

"Aradığımız şey bu mu? Bir ağaç mı?"

Aron sesinde açık bir şekilde hissettiğim küçümseme ile konuştuğunda bakışlarımı ağaçtan çekip ona diktim.

"Evet bu. Ama görünen o ki onu duyamıyorsunuz."

Aron şaşkın bakışlarını bana dikti. Gözleri eski haline dönmüştü.

"Ne? Sen bana bu ağacın az önce konuştuğunu mu söylüyorsun?"

Yüzüme yaydığım alaycı gülümsemem ve dalga geçermiş gibi bakan gözlerimle ona baktım.

GÜNEŞ KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin