18 but you act 25 now

245 28 29
                                    

çok tatlısın ama keşke ayık olsaydın.

Karanlık odada kapının birkaç kez tıklatılma sesi duyulduğuna genç çocuk elindeki kalemi kağıdın üzerine bırakıp başını loş ışığın kaynağı olan muma çevirdi. Oda sıcaktı, çok sıcaktı. Yaz aylarında oldukları yetmiyormuş gibi, son zamanlarda artan dev saldırıları yüzünden camlara ayrı olarak korumalar taktırılmıştı. Anlamsızdı. Devler camdan girmiyordu sonuçta.

Saat epey geç olmuştu, Keşif Birliğindeki herkesin uyuduğunu tahmin ettiği için kendini yine resim çizmeye vermişti. Komutanlarının ve arkadaşlarının yanında resim çizmeyi sevmiyordu, herkesten sakladığı bir parçası açığa çıkacak olsa kendini savunmasız hissedeceğini düşünüyordu. Çizimlerinin yeterince iyi olmadığını biliyordu, çekingenliğinin sebebini biraz da bu karşılıyordu. Sabah olunca tüm kağıt ve kalemlerini saklıyor, herkesin karşısına kendine maske edindiği öz güveni ile çıkıyordu. İnsanlar onu böyle biliyor, böyle seviyordu. Yeterince zorlukla karşı karşıyaydı, tüm arkadaşları berbat haldeydi. Onları biraz olsun iyi hissettirebilmek için kendinden ödün vermeye hazırdı. Her ne kadar çoğu kişi onun gereksiz egosu ve kendini gösterme çabasından rahatsız olduğunu söyleseler de, Jean bunun yalan olduğunu biliyordu. Derinlerde bir yerde sürekli kendinden emin tavırlar sergileyen birinin çevresinde olmanın onları motive ettiğini biliyordu. Bunu kendi için değil, etrafındakiler için yapıyordu. Belki biraz da kendi için. 

"Evet? İçeri gel." Bakışlarını kapıdan ayırdı, kalemini eline alıp kağıdın üzerinde gezdirmeye devam etti. Kapının önündeki sessizlikten ötürü bazen o tarafa bakıyor, yanlış duyup duymadığından emin olmaya çalışıyordu. Kağıdın üzerine çizdiği kızın siyah saçlarını parmağı ile dağıttı, eline bulaşan lekeyi yanındaki peçeteye sildi. Kağıttaki kızın yanağına siyah boya bulaşınca dişlerini sıktı öfkeyle, birkaç kez derin derin nefes alıp verdi. Durumu düzeltmek için lekeyi silebileceği hiçbir şey yoktu yanında. Yeni bir kağıt alıp önüne koyarken kapıya kaçamak bir bakış attı.

Kapı yavaşça aralanırken gözlerini tekrar karanlığa doğru çevirdi. Yanındaki mum sayesinde odada olup bitenleri zar zor anlayabiliyordu, kapı ona doğru açılırken başını hafifçe yana eğip gelen kişinin kim olduğunu anlamaya çalıştı. Gözlerini kıstı. Karşısında çoktan uyuduğunu düşündüğü sarışın çocuğu görünce kıstığı gözleri şaşkınlıkla açıldı. Kapının eşiğinde herhangi birinin durmasını bekleyebilirdi. Komutan Levi onu azarlamaya gelmiş olabilir, Connie tekrar Jean'ı sinirlendirmek için yeni şakalar deneyebilir, Reiner'ın ise sadece canı sıkılmış olabilirdi. Bu durum birçok ihtimal bulunduruyordu fakat kapıdakinin Armin olması, kesinlikle Jean'ın aklının ucundan geçen bir olasılık değildi. Armin hep erken uyurdu, bu saate kadar uyanık kalması imkansızdı.

"Hey." Gözlerini açık tutmaya çalışırken gülümsedi Armin. Dengesini sağlayabilmek için kapıya tutundu. Tamamen dağılmış gözüküyordu, hiç uyumadığı belliydi. Jean'ın kaşları hafifçe havalandı. Armin'i ilk kez bu halde görüyordu, bunun iyi mi yoksa kötü bir şey mi olduğunu kestiremedi.

"Heey." Jean gülümsedi. Sarışın çocuğun gözleri ağırlaşırken kapıya dayanmaya çalıştığını gördü, karşılık olarak hafifçe gülümsüyordu. Elini gözüne götürüp yavaşça ovuşturdu, sesli bir şekilde iç çekip esnedi. Jean'ın kaşları hafifçe çatıldı fakat bozuntuya vermedi. İyi bir gece geçirmediğini düşündü. "İyi misin?"

Armin gözlerini iyice açtı. Jean'ın orada olduğunu tekrar fark etmiş gibiydi. Onu daha iyi görebilmek için başını hafifçe geriye doğru yatırdı. Hızlıca gözlerini kırpıştırdı, gülümsemesi genişledi. Jean hafifçe başını salladı, bir açıklama duymak istediğini belirtircesine ona baktı. Armin fark etmiş gibi gözükmüyordu, muhtemelen saatten bile haberi yoktu. Kafası yerinde değildi ve bu hiç onun yapacağı türden bir şey değildi.

wish you were sober 𔗫 jearmin [one-shot]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin