Taksinin beni evimin önünde bırakmasıyla koşar adımlarla evime çıktım. Kendimi içeri atar atmaz kapıyı kapattım. Sırtımı kapıya yaslayıp yavaşça aşağı kaydım. Cenin pozisyonunda kafamı dizlerime dayayıp gözyaşlarımın usulca yanaklarımdan aşağı süzülmesine izin verdim.
"Shira! Neyin var senin?" Telaşla yanıma gelen Mina benimle birlikte yere oturdu. "Hey, ne oldu? Neden ağlıyorsun?"
Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip "Senin burada ne işin var Mina?" dedim.
"Geldiğinde yalnız kalmanı istemedim. Bana ihtiyacın olabileceğini düşündüm. Görünüşe göre iyi bir gece geçirmemişsin."
Ağlamamak için kendimi sıkıyordum fakat Mina'nın söylediği şeylerden sonra dayanamadım ve karşısında çocuk gibi hıçkırarak ağlamaya başladım. Kollarımı ona dolayıp sıkıca sarıldım. "İyi ki varsın." Şefkatle beni kollarının arasına alıp sakinleştirmeye çalışmıştı. En sonunda yerden kalkıp koltuğa geçmiştik.
Mina tam karşıma oturup "Daha iyi misin?" dedi. Kafamı aşağı yukarı sallayıp burnumu çektim. "Neler olduğunu anlatmak ister misin?"
Alt dudağımı büzdüm. "Her şey mahvoldu Mina. Ona tam her şeyi anlatacaktım Bayan Sandra çağırdı. Bayan Seola ile tanıştırmak için. Çok geç kaldım. Artık benim bir sahtekar olduğumu biliyor."
Mina şaşkınca gözlerini belertti. "Sonuca odaklanırsak artık gerçekleri biliyor. Kötü bir şekilde öğrenmiş olsa da öğrendi."
"Böyle olmasını istemezdim Mina." Benden bağımsız yanaklarımdan aşağı dökülen yaşları hızlıca sildim. "Ona ben söyleyebilseydim her şey daha farklı olurdu. Eğer dev malikanesinde çalışan biri olduğumu öğrenirse intikam almak uğruna bile işten attırabilir."
"Hemen en kötüsünü düşünme Shira. Eğer sana karşı hisleri varsa böyle bir şey yapmaz."
Söylediği şeyle heyecanlandım. "Bu gece bana neler söylediğini tahmin bile edemezsin. Bulutların üstünde gibiydim. Onun yanındayken huzurlu hissediyorum."
Kaşlarını çattı. "Bir dakika, sen ondan hoşlanıyor musun?"
Gözlerimi kaçırıp omuz silktim. "Bilmiyorum, sanırım. Ama artık onunla olmamıza imkan yok. Zaten başından beri imkansızdık. Ben basit bir hizmetçiyim. Beni hayatında istemezdi."
"Kendini bu kadar küçümseme lütfen. Senin gibi birini hayatta bulamaz ki eminim şu an deli gibi seni arıyordur."
Burukça gözlerimi boşluğa odakladım. "Daha yeni babamdan kurtulmuş, annemin beni istemediği gerçeğini kabullenmiştim. Yine bir şekilde hayatım tepetaklak oldu." Dolu gözlerle Mina'ya baktım. "Beni işten atarlarsa elimde hiçbir şeyim kalmaz Mina. Hayallerimi gerçekleştiremem." Yutkundum. "Bu gerçek, çok canımı yakıyor."
"Shira, lütfen kendini böyle hırpalama. Hep en kötüsünü düşünüyorsun. Biraz pozitif olur musun? İşini falan kaybetmeyeceksin. Bay Kim o kadar acımasız biri değildir."
Mina'nın böyle şeyler söylemesi biraz olsun içime su serpiyordu. "Ya Bay Kim, o ne olacak? Benden her zaman nefret edecek."
"Sen kötü bir şey yapmadın Shira. Ne yaptıysan onun hayatının bir köşesinde kalmak için yaptın. Hayatının bir parçası olabilmek için yaptın."
Gülümsedim. "Haklısın." Mina'yı işte bu yüzden çok seviyordum. Ne zaman kötü hissetsem iyi hissetmem için o kadar güzel cümleler kuruyordu ki beni rahatlatıyordu. Kalbi inanılmaz güzeldi. Onun gibi masum, pozitif olabilmek çok isterdim. "Yine de Bay Kim'den kaçmam gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Divine Hands | Kim Taehyung
FanfictionVücudumda gezinen kutsal ellerin, bütün yaralarımı iyileştirir.