Multimedia da Seher Çetiner ve Irmak Ertürk
Keyifle okumanız dileğiyle...
***
Emre'ye şuan çok kırgınım ama bunu düşünecek durumda değilim.
Anahtarı çantamdan bulup kapıyı açtığımda babamın sesini duydum. Mutfaktaydı sanırım ve şarkı söylüyordu. Baba-kız en iyi yaptığımız şey zaten. Babamla ben şarkı söylemeye bayılırız. Belkide sesimiz güzel olduğu için şarkı söylemeyi seviyoruz. Annemin sesi hatırladığım kadarıyla o kadar güzel değildi o yüzden annem şarkı söylemeyi değil bizi dinlemeyi severdi. Babamla bazen karaokede şarkı söyleriz ve söylerken eskileri hatırlayıp ağlarım. Annemin bizi dinlediği günler aklıma gelir hep. Annem ve babam bana müzikte destek vermeselerdi ben ne sesimin güzelliğini keşfedebilirdim ne de çoğu enstrümanı çalamazdım. Piyanoyu annem sayesinde öğrendim ama bateri ve elektro gitar çalmayı babam öğretti bana. Babam da benim gibi rock şarkılar sevdiği için bateri ve elektro gitar çalmayı biliyor. Keman çalmayı ise sekizinci sınıfta Ece sayesinde öğrenmiştim. Ece kemanı çok sevdiği için ders alıcaktı. Kursa tek gitmek istemediği için beni de zorla ikna etmişti ve beraber gitmiştik."Meleğim sen mi geldin?" Dedi babam neşeli sesiyle.
"Evet!" Dedim bende onun bu neşesine katılmaya çalışarak ve sondaki "e" yi uzatarak. "Sen yemek mi yapıyorsun? Sen ne anlarsın yemek yapmaktan?" Dedim babama gülümseyerek. İşte bende böyle bir insanım. Ne kadar üzülürsemde , mutsuz olsamda çevremdeki insanlar mutluysa bende mutlu oluyorum. Sanki onların mutluluğu benim üzüntülerimi bir silgi misali silip yok ediyor.
"Aaaaa! Beni çok yanlış tanımışsın!" Dedi alınmış gibi yaparak.
***
"Ellerine sağlık canım babam. Gerçekten yanlış tanımışım ben seni yaaa." Dedim masadan kalkarken. Babamın cevabını beklemeden odama çıkmak için merdivenlere yöneldim. Allahtan babam bir sorunum olduğunu anlamadı. Bir de ona anlatamazdım herşeyi. Tamam Aras'la geçmişte yaşadıklarımızı biliyor ama bu olayları anlatırsam ve tekrar geldiğini söylersem bu sefer onu yaşatmayabilir.Odaya girdiğimde telefonuma bakınca kızların aradığını gördüm. Bende Eceyi aradım. İlk çalışta açtı.
"Aloo" dedi Ece endişeli çıkan sesiyle.
"Aramışsınız" dedim umursamaz bi sesle.
"Kızım bizi orada öylece bırakıp gittin. Çok endişelendik."
"İyiyim merak etmeyin."
"Bekle sana geliyoruz." Dedi ve ben daha cevap veremeden telefonu kapattı.
***
"Şu zilin sesinden nefret ediyorum." Dedim zilin çaldığını duyunca. Gerçekten kulak tırmalayan bir sesi var ve insanı rahatsız ediyor. Sanırım gelen kızlardı. Aşağı indiğimde yardımcımız Ayşe abla kızlara kapıyı açmıştı. Beni görünce koşarak yanıma geldiler ve bana sarıldılar. Bende onlara sarılarak karşılık verdim. İşte arkadaşlık bu bence. İnsana sarılırken bile güven vermeli , huzur vermeli arkadaş. Şuan o kadar huzurlu hissediyorum ki kendimi."Kızım seni çok merak ettik." Dedi Irmak benden ayrılırken.
"Merak etmeyin ben iyiyim. Hadi odama çıkalım."
Beraber odaya çıktık. Ben yatağımın başlığına sırtımı oturdum ve kızlarda tam karşıma. Bu ne yaa kendimi sorguda gibi hissettim bir an için."Kızım o nasıl bir çıkıştı öyle." Dedi Ece gülerek. Ama ben neden güldüğünü anlamadığım için şaşkın şaşkın bakıyordum.
"Tabi senin hiç bir şeyden haberin yok." Dedi Seher kafama vurarak.
"Ben gidince birşey mi oldu? O Aras denen armut size birşey mi söyledi?" Dedim sinirlenerek.
"Bu hala Aras diyor yaaa." Dedi Ece.
"Ne Arası kızım. Arasdan bahseden kim burda. Unut artık şunu." dedi Irmak kafama vurarak. İki oldu bu ama önce Seher sonra Irmak.
"Kızım düzgünce anlatın zaten Emre'ye sinirliyim." Dedim kaşlarımı çatarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN APTAL HALİ...
HumorMutluluk mu? Aşk mı? Peki ya hayaller mi? Hangisi? Hepsini seçmek mümkün mü? Peki ya birisinden vazgeçmek zorunda kalırsan? Sizce Mira ve Ece hangisini seçti, ya da hayat onlara seçme sansı tanıdı mı? Her sayfası sürükleyici bir roman. Keyifle okuma...