"Neyse, yara çok derin değilmiş allahtan."
Serdar'ın salonundaydılar, Zehra Serdar'ın çıplak göğsüne bakmamaya çalışarak kolundaki yaraya pansuman yapıyordu.
"Sana söylemiştim, bir şeyim yok diye," dedi Serdar.
"Ama olabilirdi," diye söylendi Zehra. "İnat ettin doktora görünmeyeceğim diye."
Serdar sırıttı. "Senin dokunuşun yeter beni iyileştirmeye."
Zehra gözlerini devirdi. "Tabi tabi Serdar."
Pansumanı bitirip yaranın üzerini sargı beziyle kapattıktan sonra, elini Serdar'ın yüzüne koyup yüzündeki morlukları inceledi.
"Yüzünde açık yara yok, kendi kendine iyileşecek artık bu morluklar."
Serdar mest olmuş şekilde gülümsedi. "Aslında morlukların daha hızlı iyileşmesinin bir yolu var."
Zehra kaşlarını kaldırdı. "Neymiş o?"
"Bir kere öpersen hemen iyileşir gibi bence."
"Bak sen, fırsatçı mısın acaba sen biraz Serdar bey?" dedi Zehra.
"Yani, fırsatçı demeyelim de," diye cevap verdi Serdar. "Olayları kendi lehime çevirmede yetenekliyim diyelim."
"Kısaca fırsatçısın yani," dedi Zehra dudak bükerek.
"Alt tarafı bir öpücük Zehra, hadi ama," dedi Serdar masum masum bakarak.
"İyi, peki." Zehra Serdar'ın yanağına hızlıca bir öpücük kondurdu. Serdar şaşkınca baktı.
"Bu mu?"
"E öp dedin öptüm Serdar!" diye çıkıştı Zehra.
"Zehra buna öpücük mü diyorsun sen, ilkokulda mıyız biz?"
"Ama yani Serdar, sen de fazla şey istiyorsun. Ne kadar nazlı bir hasta oldun çıktın başıma, alt tarafı..."
Zehra'nın cümlesi yarım kaldı, çünkü Serdar boynundan tutup dudaklarına yapışmıştı. Zehra bir an şaşırsa da, çok geçmeden aynı şevkle karşılık verdi sevgilisine. Bu, Serdar'ın Zehra'nın dudaklarını daha büyük bir açlıkla kavramasına sebep oldu, bu arada eli, Zehra'nın boynundan beline doğru inmiş, vücutlarını birbirine yapıştırmıştı. Zehra ise Serdar'ın çıplak omuzlarını ve sırtını okşuyor, dokunduğu yerde alevden izler bırakıyordu. Serdar kulaklarının uğuldadığını hissetti, Zehra her zaman olduğu gibi aklını başından alıyor, kanı adeta damarlarının içinde kaynıyordu. Sonunda, nefes almak için birbirlerinden ayrıldıklarında, Serdar Zehra'nın fazla uzaklaşmasına izin vermeden alnını onunkine yasladı.
"Bak gördün mü," dedi nefes nefese. "Şimdiden daha iyi hissediyorum."
Zehra güldü. "Sen yine de doktora görünmeyi tercih etsen iyi olacak bence. Gördüğün üzere, bu yöntem söz konusu olduğunda kontrolü kaybedebiliyoruz biraz."
"Bence arada kontrolü kaybetmek sana da iyi gelebilir," dedi Serdar. Sonra birden aklına bir şey gelmiş gibi güldü.
Zehra kaşlarını çattı. "Neye gülüyorsun sen?"
Serdar gülümsedi. "Hatırlıyor musun, bir keresinde..."
Flashback
Bir operasyon sonrası, karargahta herkes bir yana dağılmış, kendini toparlamaya çalışırken, Serdar ve Zehra da kanepede yan yana oturuyorlar, Zehra Serdar'ın açılmış kaşına pansuman yapıyordu.
"Allahtan dikişlik bir durum yok," dedi büyük bir konsantrasyonla elindeki tentürdiyotlu pamuğu Serdar'ın kaşına bastırırken.
Serdar'sa Zehra'nın söylediklerine odaklanabilecek durumda değildi, zira Zehra'nın yüzü birkaç santim ötedeydi, saçlarından yükselen koku başını döndürüyor, mantıklı düşünme yetisini kaybetmesine sebep oluyordu. Kendini zaptetmeye çalışarak kıpırdandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK VE ÖLMEK ZAMANI
FanficTeşkilat dizimizin güzide çifti ZehSer hakkında tek bölümlük hikayeler❤️