AH AŞK (44)

177 18 1
                                    


Tek celsede boşandık. Evin onun olan yarısının parasını verdim. Arabası da vardı. isterse her ay hesabına para yatıracağımı söyledim. İstedi.

Bu durumda ailesiyle arası açıldı. Memduh beyin işleri de duyduğum kadarıyla baya bozulmuş zor durumda kalmışlar. Eee benden gelenlerde kesilince adam kızına çok kızmış tabi."

"Nasıl yani sen paramı veriyordun onlara?"

"Dolaylı yoldan güzelim. Nurhayatın kredi kartı limitsizdi ve her ay bankaya parası yatıyordu. Neyse bunlar benim için ufak şeyler.

Yolunacak kaz gözüyle baktıklarını biliyordum ama kızımın dedesi ve anneannesiydi sonuçta.

Nurhayat'ı, boşandıktan sonra bir daha görmedim. Bir akşam eve geldiğimde Sümbül kendisine ait ne varsa toplayıp gittiğini söyledi. Aleve veda bile etmemiş."

"Bu nasıl bir şey inanamıyorum. İnsan kendi canından birisi..

Katre, gerisini getiremedi. Söylediği ve söyleyeceği kendisi de yaşadığı için sustu.

Gözleri dolmuştu. Murat, karısının göz yaşlarını sildi öptü kokladı.

"Üzülmeyeceğine söz vermiştin. İstersen yarın devam edelim?"

"Hayır bu gece bitirelim ve sandığa kilitleyelim."

" Duyduğum kadarıyla ablasının yanına gidip annesiyle ilişkisini tamamen kesmiş. Nurhayat kendini seven birisi.

Çocuk istemediğini en başında söylemişti ve Alev, annesinin korkusu yüzünden doğmuştu.

Boşandığımız gün ki, ailesi bunu biz boşandıktan sonra duydu, babası şirkete gelip beni tehdit etti.

Kızının hayatını mahvetmişim, hakkı olanı vermemişim. Evin yarısı kızınınmış ve ben üzerine yatmışım. Nafaka bile vermemişim ve daha bir sürü saçmalık.

Belli ki, kızı onlara aldıklarını söylememiş. Bende bu durumda bir şey söylemedim ve adamı şirketten attırdım."

"Murat, evin yandığı gün yemekteydik hani hatırlıyor musun? "

"Evet ne oldu?"

"Sen aceleyle gittikten sonra o kadınla adam masamıza geldi ve sanki tesadüfmüş gibi yaklaştılar.

 Alev de Zümrüt ablada çok rahatsız oldular. Hatta Alev," annem de burada mı?" diye sorduğunda kadın, gayet rahat," hayır annen nişanlısıyla Antalya da tatilde," dedi.

Kadın Alevin bastonunu görünce," Bir çocuğa bakamıyorlar .."gibisine laf etti.

 Alevin düşüp bir yerini kırdığını zannetti. Ben Alevi savununca, "sende kimsin?" dedi. 

Kim olduğumu duyunca da, beni aşağıladı, cevabını aldı ama nedense hiç rahatsız olmadığı gibi hakaretine devam etti. Alev çığlık atmaya başladığında kalktık."

"Bunu bana neden daha önce söylemediniz?"

"Murat, sen bizi bile tanımadın o durumda şimdi beni söyletme! Sonrada unuttum gitti. Önemli olduğunu da hiç düşünmedim. Çünkü ilişkilerinizi bilmiyordum."

"Bunu hiç unutmayacaksın değil mi? Neyse çok haklısın ve tekrar özür dilerim. Yeniden aynı eşekliği yaparsam da bunu hatırlat lütfen."

"Şimdi söyle bakalım şüphelendiğin kişi eski karının babası mı?"

"Evet. Çünkü başka böyle canımı yakacak birisini tanımıyorum ayrıca böyle bir şeye cüret edemezler."

" Ben içeri girerken konuştuğun kimdi?"

" Özel dedektif. Daha önce benim için şirketle ilgili bazı işler yapmıştı. Kendini iyi hissettiğinde emniyete gidip görüntüleri senin de izlemeni istiyorlar."

"Olur. yatalım mı?"

                                                                       &&&                &&&

"Murat, okulların açılmasına bir hafta kaldı. Hafta sonu bizi çarşıya çıkart Alev ve Davut için alış veriş yapmamız lâzım."

"Emret karıcım."

Gece öpülmekten şişmiş karısının dudaklarına uzandı. 

"İşe geç kalacaksın?"

"Sebep sensen, iş gereksiz. gel buraya?"

Tabi ki, Murat'ın işe geç kalmak gibi bir derdi yoktu. 

Katre iyileşmişti ama hala tek başına dışarı çıkamıyordu. İçinde bir korku vardı.

Genellikle çocuklarla  çıkıyorlardı. Alev ve Davut aynı okula gideceklerdi. Davut okul pahalı diye biraz tedirgindi.

"Kardeşim, annen bana yıllarca para göndermiş. Bilmiyordu tabi bir gün bu paranın oğlunun tahsili için kullanılacağını!"

"Abla, o para senin. Ben düz okula giderim."

"Yeter artık, ben ablanım ve dediğim olacak. Hem Alev aynı okula gideceğiniz için çok seviniyor.

 Ayrıca ben o paraya yıllardır dokunmadım ve sen istemesen de dokunmam. Nedenini az çok anlamışındır."

"Dedem ve anneannem bu duruma ne diyorlar?"

"Onlar, hafta sonları onlara gidersen mutlu olacaklarını söylediler.  Edon, yardımcı istiyor yanına. Yaşlandı her işi kendisi yapamıyor. Bende yardım edemiyorum." 

"Murat abi sıkılmaz değil mi?"

"Ya sen ne biçim bir çocuksun! Bak davul bey, biz hepimiz seni seviyoruz. Sen bizim ailenin bireyisin ve bir daha aramızda böyle bir konuşma geçmeyecek. 

Sen bizi sevmeye bilirsin. Bir süre daha katlan. Üniversiteye gidince dilediğini yaparsın"

Katrenin gözleri dolmuştu.

Davut ablasına sarıldı.

"Bir kere ben davul değilim. Seni ve bu aileyi çok seviyorum. Ablam, sen benim ailemsin.

 Beni bu kadar çok sevmene alışmaya çalışıyorum. Annem dışında hiç kimse beni böyle sevmedi."

"Alış o zaman."

Katre düzeldiğinde, emniyete gidip görüntüleri izledi ve temizlenmiş görüntülerde Katreyi yaraladığı an açıkça görülüyordu.

Katre, bundan sonra iki gün kabus gördü. Murat ona bunu yaşatanı bulunca canına okuyacağına ant içti.

Nisa hanımı sıklıkla çağırıyordu.

"Nisa anne, ne olur bizimle daha çok birlikte ol. Senin tecrübelerine ve sevgine ihtiyacımız var. Murat yaptığım yemekleri zorlukla yutuyor sanırım. Bana onun sevdiği şeyleri yapmayı öğretir misin?"

İşte, şimdi Katre, Nisa hanımı fethetmişti. 

Müge öğlene doğru aradı.

"Katre, annemler sizi bu akşam yemeğe davet ediyorlar saat sekizde bizde olun."

"Muratla konuşmadım belki onun başka planı vardır. Kızım bu şimdimi söylenir ya!"

"Evet bu gün cuma , yarın tatil annemi bilirsin gelmezseniz bir daha seninle konuşmaz."

"Tamam seni ararım. Müge o günden sonra pek konuşamadık Aslanla aranız düzeldi mi?"

"O iş bitti."

"Saçmalama ben Aslanla konuşacağım. Böyle bir sevda bitmez!"

"Boş ver. Akşam gelince konuşuruz."

Telefonu kapattı. Katrenin canı sıkıldı.


AH AŞK ! (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin