Tapınak

59 21 4
                                    

Neredeyse bir gündür yoldaydılar. Andrey hala uyanmamıştı, enerji kaybı sandığından çok fazlaydı, bu gücün ortaya çıkmasının tek sebebi ölüm korkusuydu. Bu durum onu yeterince tedirgin etmişti, aklına tek bir çare geliyordu kutsal tapınak ama bunun işe yaraması için çok hızlı olması gerekiyordu yoksa her şey için çok geç olabilirdi.

Kutsal tapınak antik enerjilerin yuvasıydı, karanlık güce sahip olmak isteyen her kimse tapınaktaki lahidin içinde gece vaktinden güneşin doğuşuna kadar kalmalıydı, bu güce sahip olmak isteyen bir çok kişi, ya lahidin lanetinde can verdi yada yaratıklara yem oldu.

Eğer bunu yapmak istiyorsa güneş doğana kadar yaratıklar ile savaşmak zorunda kalacaktı. Bunu yapsa bile Andrey'in sağ kalacağından şüpheliydi ama başka çaresi kalmamıştı.

Tapınağa giden en kısa yoldan dört nala ilerdiler, bu hızla yaklaşık bir kaç saat sonra orada olabilirdi.

----

Bir süre sonra tapınağın önündeydiler, her yer zifiri karanlıktı, neredeyse gece olmak üzereydi, altı köşeli işlemeli uzun monolitlerin önündeydi, ayağının hemen altında tapınağın girişi duruyordu. Bunu normal bir insanın açması imkansızdı, monolitlerin üzerindeki yılan işlemelerini hareket ettirmeye başladı tâki hepsi yerine oturana kadar, sonunda bütün işlemeler yerine oturduğunda, yer titremeye ve ayağının altındaki giriş yavaşça kendiliğinden açılmaya başladı.

Andrey'i kucağına alarak yavaş ve emin adımlarla karanlığa doğru merdivenlerden aşağı inmeye başladı, yolun çift tarafında duran meşaleler tek tek yanmaya başlamıştı, büyü kaynağına yaklaştıkça yoğunlaşıyordu, bunu daha önce kendi sınavında yaşamıştı ama bu yine de garip hissettiriyordu.

Koridor bittiğinde büyük bir avlunun içindeydiler, lahit tam ortada duruyordu, avlunun dört bir yanı meşaleler ile kaplıydı, sanki hepsi bir asırdır hiç sönmemiş gibiydi. Duvarlarda büyüklü küçüklü bir çok delik vardı, bunlar yaratıkların hareket ettiği tünellerdi. Andrey'i lahidin yanına bıraktıktan sonra delikleri tek tek şok dalgası yaratarak kapattı, en azından daha az yere bakması gerekecekti.

Lahidin yanına geri döndü artık zamanı gelmişti , lahidin kapağını araladıktan sonra Andrey'i içine yatırdı, büyü etkisini göstermeye başlamıştı, Andrey'in etrafında mor ve kızıl karışımı ışık hüzmeleri dolaşıyordu, lahidin içinde havada süzülüyor ve antik enerjiyle bütünleşmeye başlamıştı. Lahidin kapağını kapattı ve çevresinde bir koruma kalkanı oluşturdu, bu ona bir şey olsa bile Andrey'i sabaha kadar koruyacaktı.

Şimdi tek yapması gereken tetikte olmaktı, cebine aldığı kaos iksirinin bir şişesinin tamamını kafaya dikti, normalde bu kadarı hayati tehlikeye yol açardı ama uzun bir gece olacaktı. İksirin etkisi ile her yer simsiyahtı, henüz hiç bir canlıyı hissetmiyordu ama uyanmaları uzun sürmezdi . Kısa süre sonra titreşimler gelmeye başlamıştı, sayamadığı bir çok kalp atışını duyabiliyordu.

"Gelin bakalım lanet olası pis haşereler umarım ateşin tadını seviyorsunuzdur!" dedi ve gülümsedi.

Kaosun gücüyle ellerinden çılgınca ateş saçıyordu, lahidin bir kaç metre uzağında alevler yükseliyor ve her yer neredeyse cehennem sıcağındaydı bunu iliklerine kadar hissedebiliyordu.

Kapattığı delikler bir bir açılmaya başladı, her yerden yaratıklar fırlıyor ve hepsi alevin arkasında toplanıyordu, çığlıklar, hırıltılar ve çınlamalar kulak delercesine havada uçuşuyordu. Şansını denemek isteyen bütün yaratıklar alevlerin arasında kül olup gidiyordu.

Uzunca geçen saatler sonrasında neredeyse güneş doğmak üzereydi, her yer yaratık cesetleriyle doluydu, alevin arkasında hala yaratıklar cirit atıyordu, bazıları alevlerin içinde kül oldu, bazıları ise kılıcın tadına baktı ama sonları hep aynıydı ölüm. Karsgov'un her yeri kan içindeydi, kılıcına tutunarak ayakta durabiliyordu, kaos iksirinin etkisi artık bitmişti.

Tapınağın üstündeki küçük delikten bir ışık hüzmesi yavaşça içeri girmeye başladı, yaratıklar kaçarcasına inlerine geri dönüyorlardı, artık bitmişti. Rahat bir nefes alabilirdi. Lahidin yanına dönerek güç kalkanı enerjisini geri çekti, kapağını zorlukla da olsa kenara doğru itti .

Andrey hala baygındı ama bir kaç farklılık vardı, simsiyah olan saçları artık kül grisiydi, kollarına alarak lahidin içinden çıkardı ve yere oturdu Andrey hâlâ kollarındaydı, yavaşça saçlarını okşayarak, hüzünlü bir bakışla,

" Artık uyanmalısın dostum..." diye mırıldandı ve sonrasında yorgunluktan uykuya daldı.

----

Aradan bir kaç saat geçmişti, ortam çok sessiz ve sakindi. Tavandaki ışık hüzmesi Andrey'in yüzüne vuruyordu, sessizliğin arasında derin bir nefes çekti ve aniden gözlerini açtı, yeşil zümrüt gibi gözleriyle etrafa bakıyordu.

BEYAZ ALEV (Kılıç & Büyü)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin