Ardımdaki seslere aldırış etmeden, çıplak ayaklarımın yollarda çıkardığı sesleri ruhuma işlemiştim. Hızlı nefes alışverişlerim ruhuma kattığım seslerle ritim tutturmuş, kalbimin göğsümü delip geçebilecek kadar delice atmasıyla bir orkestra kurulmuştu. İçimde verilen konser de insanlar zıplıyor, onlar zıpladıkça bacaklarıma ağırlık çöküyor ve koşmamı engelliyordu. En fazla aranan insan olarak tarihe bile geçtiğimi düşünüyordum, insanların benden bıkması umurumda bile değildi. Ölümü isteyen ruhum bedenimi öyle iğrenç bir yerde ölüme terk edemezdi. Ölüm de kutsaldı, ve ben ölürken kimsesizliğe karışıp, ölümsüzlük kokacaktım çünkü ben herkes gibi sıradan ölümü tatmayacak ölürken doğmuş olacaktım. Ardımdaki kavgayı görmemle kaçmaya başladım, zihnime dolan hatıra denilen beyin kurtçukları düşüncelerimi çoktan ele geçirmiş, küstahlığını gösterip bedenime yayılmaya başlamıştı. Her bir kaçışta ruhumu başka yerlerde öldürdüm, ayak bastığım her yere biraz daha kendimi gömdüm... Sokağın başını dönüp attım kendimi yere duvara yaslanıp nefesimi düzene sokmak için acılı acılı nefesler aldım. Boğazım kurumuş gözlerim bulanmaya başlamıştı, midemde de ekşimsi bir tat vardı. Gözlerimi geçmişi hatırlamamak için birbirine bastırdım, kirpiklerim gözümün içine batması canımı yakmaya yetmiyordu ben daha çok acı daha çok haz istiyordum. Ben ölü bir beden istiyordum... Vücudum, soğuktan mı ya da zihnimin karanlığında kalan acılarını anımsamasından mı bilinmez kaskatı kesilmişti. Gözlerimi açmak istemiyordum anılarım beni idama mahkûm etmişti çoktan zihnimde tekrar ölüme hazırladım.kendimi, ayaklarımın altındaki tabureyi ittim yine. Çırpınmadım, çırpınmazdım ben çoktan benliğinde ölmüştüm zaten, gözlerimi araladım tüm dünya bütün çıplaklığıyla gözlerimin önüne serildi. Bağırmaya çalıştım ama sesim benim aksime çok cılızdı. Çıkmıyordu, ben kendimi yine duyuramıyordum. Balçığa bulanmış martı ölümü beklerdi bende dünyanın en pisliğine batırılmış ölümü bekleyen martıydım. Bedenim haftalardır sokakların çıkmazlarında zedeleniyordu, yeniliklerle dolu şehre geldiğimde unuturum sandığım her şey beni yanılgı çukuruna düşürmüş debelenmeme sebep oluyordu ve ben yine ölüme mahkûm edilerek kendimi katlediyordum. Yavaşça toparlanıp ayağa kalktım, adımlarım usul usuldu ruhumu rüzgara kaptırıp onun gittiği yöne ayaklarımı hareket ettiriyordum kulaklarıma dolan uğultular bedenimi titretiyordu. Bir haftadır saklandığım depoya geldim bedenimi açlıktan belki de sürekli koştuğumdan daha yorgun hissediyordum kendimi bir adım dahi atamadan yerde buldum, gecenin soğukluğunu örttüm yorgan yerine ve göz kapaklarım bana ihanet ederek kapanıyordu ama ben onlara işkence etmek adına sürekli aralıyordum. Uykunun kollarına kendimi bırakmadan
"İyi geceler ruhumun yoldaşı" dedim gitarıma, iyi geceler demeden asla uyumazdım ruhumun tek yoldaşına... Gecenin koynunda çaresizliğe gebe bedenime şiddetli kramplar giriyordu. Gözlerimi yavaşça araladığımda depoyu gün ışığı dolduruyor etrafı aydınlatıyordu ama benim bedenim sancıların karanlığında kalmış acı çekiyordu ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ama ağrılar şiddetleniyordu bedenim kasılıyor ve soğuk terler dökülüyordu. Güçlükle ayağa kalkıp duvarlara yaslana yaslana dışarıya adım attım vücudum bir balina ağırlığında iken bacaklarım bir çekirge bacakları kadar inceydi. Vücudumun ısısının düştüğünü hissediyordum sanırım ölüyordum ve döktüğüm ter ecel teriydi. Bu sefer adım atmak yerine çöktüm gözlerimi kapattım ve ölümü bekledim... Azrail'in ruhumu almasını bekledim... Yaralarımın kapanmasını bekledim...
Bu hayata eksilerle başlamıştım, hiç bir zaman şansım olmamış hayatın girdabında henüz çocukken boğulmuştum gözlerimi araladığım da olduğum yerdeydim ben hep görünmezdim, yok sayılandım ölsem bile umursanmayacak o kişi bendim. Ben kendi şehrinden kaçtığında anıların onu rahat bırakacağını sanan aptalın tekiyim, bazen acaba beyin nakli yapsam da unutsam mı bu yaşadıklarımı diyorum, hep imkansızlık hem bahane neden beni bulur ki. " çünkü sen salağın tekisin cancağızım " diye bana hakaret eden iç sesime lanet ettim. Konumuz bu değildi yani niye her şeyi yüzüme vurmak zorunda ki yani sonuçta bazen çok aptal olabiliyorum evet "biliyor musun Melodi im şuan tam da bir mala benzedin deli diye tımarhaneye yaptırırlar seni"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Notaların Ölüm Bestesi
Adventureİçimdeki çığlıkları sustursam seni anlatan notaların ölüm bestesini yine susturamam...