Merhabalar canlar!
Biliyorum yeni bölümün gelmesi uzun sürdü ama beni de anlayın canım. YKS öğrencisiyim, kolay iş mi?
Vallahi şimdiye kadar ki en uzun Virane bölümünü yazdım. Umarım beğenirsiniz 🙏🙏
Şuraya da imzamızı bırakalım (🐾🐾🐾).
Sizleri çok seviyorum ❤️❤️❤️
Ve Keyifli Okumalar...
Önümde ki yemeği iştahla yerken, kafamı kaldırıp yanımda oturan Dolunay'a doğru baktım. Önünde ki kâsede ki salatanın sonunu tırtıkladığını görünce kocaman sırıttım.
Gözlerim Anıl'a kayınca keskin kahveleri anında bana döndü. Gözleri sırıtan yüzüme anlamazca bakınca mümkünmüş gibi biraz daha sırıttım. Yüzü tatlı bir gülümsemeyle aydınlanırken, gözleri bir an kardeşine takıldı.
Sonunda neye sırıttığımı anlamış olacak ki, gözlerini devirip yemeğine geri döndü. Yemeğimi yemeye devam ederken Dolunay'ın naif sesi okşadı kulaklarımı.
"Abi bak ne diyeceğim sana. Çoktandır toplanıp, güzel bir film izleyemedik hep beraber. Yemekten sonra Devrimleri çağırsanda hep beraber film izlesek." dedi.
Kaşlarını çatıp, kısa bir an düşünen Anıl kabüllenmişlikle kafasını sallayıp, "Tamam ama filmi ben seçerim." diye bir teklifte bulundu.
"Ya ama olmaz ki." diyen Dolunay bir süre mızmızlandıkdan sonra Anıl'ın teklifini kabul etti. Onların bu hallerine gülümsemekle yetinip, yediğim yemeğin bulaşıklarını bulaşık makinesine yerleştirdim.
Arkamı döndüğümde ikisininde şaşkınca bana baktığını görünce kaşlarımı çatıp onlara baktım. "Ne var açıkta bir yerimi mi gördünüz?" dedim sinirle.
"Hayır ne yapmaya çalışıyorsun onu anlamaya çalışıyoruz sadece." dedi Anıl düz bir şekilde. Ona göz devirip, "Bulaşık makinesine kirli bulaşıklarımı koydum. Bunda şaşıracak ne var?" dedim eksilmeyen sinirimle. Bu sinirin tek bir mantıklı açıklaması olabilirdi; yaklaşan regl dönemim.
"Burayı yaşadığın yurtlarla karıştırma. Burası bir ev ve bu evin kuralları var. Herkesin yemeği bitmeden sofradan kalkıp, kirli bulaşıklarını yıkayamazsın." diye tısladı Anıl. Sızlayan kalbimi umursamamaya çalışarak, onun kasılan yüz hatlarına düz bir ifadeyle baktım.
"Burası bir ev olabilir ama benim evim değil. Bu evin kuralları olabilir ama o kurallar benim için konulmadı." deyip, derince bir iç çektim. Boğazımda ki yumru her dakika artıp, konuşmamı zorlaştırıyordu."Ben yurtta yaşamış olabilirim ama bu beni küçümseyebileceğin anlamına gelmiyor" diye karşılık verdim ona. Anıl'ın gözlerinde ki sinir her geçen dakika yerini pişmanlığa bırakınca, gözlerimi sıkıca yumup, geri açtım.
Tüm direnmelerime rağmen birkaç damla yaş hızla yüzümden akarken, burda daha fazla durmanın anlamsızlığını fark edip, hızla mutfaktan çıktım. Arkamdan adımı seslenmelerini duysam da umursamayarak, kendimi Zalim'in yanına attım.
Dolunay'ın ona aldığı küçük ip yumağıyla oynarken benim geldiğimi fark edip minik patileriyle üzerime tırmanmaya başladı. Pençelerini giydiğim tişörte saplayarak boynuma kadar tırmandı. Kocaman yeşil gözleriyle yüzüme bakıp, miyavladıktan sonra onu üzerimden alıp yanıma koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRANE +18
RomansaYetişkin içerik! Beni inceleyen cüretkar bakışları rahatsızca kıpırdanmama neden olmuştu. "Şey..." diye mırıldandım içime kaçan sesimle. "Ben nereye gideceğimi bilmiyorum." Elindeki içki şişesini son kez kafasına dikerek sert bir şekilde masaya bıra...