Gel göster kendini...

2.9K 102 12
                                    


Multimedia: Deniz aşkım (sjsjsj)...

"Haydi ikile ikile yoruldum..."

Üç gündür bende kalıyorlar ve tatil geldi. Yeter artık sıkıldım. Sonunda bugün spor salonuna gidebilecektim hazırlanıp çıkacağım. Hemem bir sırt çantası kaptım dolabımı açıp siyah bir eşofman ve siyah sporcu atletimi içine tıktıktan sonra su şişemide çantaya atıp;

"Deniz, ben çıkıyorum. " diye anırdım...

bir homurdanma duydum sanki. Kapıyı çarptım ve çıktım. Kulaklığımı takıp şortumun cebine telefonumu tıktım. Ardından kapüşonumuda kafama geçirip sokağa attım kendimi. Bu sokak cidden büyüktü her apartmanda farklı bir dünya vardı.

Sokaktan çıktım. Yani dış dünya ile iletişime geçtim. Bir süre yürüdüm ardından tatbikat sahnesinin önüne geldim, durdum. Biri beni izliyor sanki ? Herneyse girişin yanındaki merdivenlerden inip o siyah demir kapıya geldim. Kapıyı yavaşça ittirdim içeri girdim ve kapıyı kapattım. Siyah merdivenleri inip binaya girdim.

"Günaydın Asya."

"Günaydın millet."

Hayır hayır ben daha gelmedim salona. Burası salonu gizleyen sakin kafemiz. Kafenin içerisinde bir asansör var. Ona bindim aşağıya inip o uzun koridora geldim. Ayak seslerimin arkasından başka bir ses geliyor. Hemen arkamı döndüm. Ayak sesleri kesildi ve kimse yoktu. Koridorun sonundaki o büyük kapıdan geçtim ve işte benim karanlık salonum. Kapı yavaşça kapandı. Üstümü değiştirip ana salona döndüm kapı açıldı ve bir ses;

"Çağlar. Asya Çağlar." arkamı döndüm.

"Aslan. Çınar Aslan. Yoksa beni mi takip ettiniz."

"Böyle birşeyi o güzel aklından bile geçirmeye cüret etmemelisin bence."

"O zaman burayı nası buldun ?"

"Sarp söyledi. Onu önceden buraya getirmişsin sanırım."

"Hayır ben getirmedim. Sen geldin ve o seninle takılmaya başladı. Yanlızlık ve sinirden kendimi dövüş sanatları ve spora verdim. Günlerden birgün Sarp beni takip etmeye başladı. Sırf psikopatlığından gittiğim heryeri öğrendi. Birgün buraya gelmeye başaldığımı öğrendi ve artık burayıda biliyor."

"Artık bende geleceğim sanırım."

"Sen sanmaya devam et. Hadi işine !"

"Benim işim seninle Asya'cık."

"Ne dedin ne dedin ?"

"As-ya-cık."

"Ha demek öyle. Tamam." sahte ama inandırıcı olan bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Salondakiler şaşırmış gibilerdi.

Bir süre çalışıp vücudumu ısıttım. Çınar hala bana bakıyor. Baksın o. Yanına gidip oturdum.

"Eee sen ne yapacaksın ?"
"Seni izlemek güzel."
"Gel biraz göster kendini."
"Ne ?" Demesine kalmadan yerimden fırladım ve dövüş ringine geçtim. Çınar hemen arkamdan ringe girdi ve planım istemişti.
"Güzel bir dövüş olsun."
"Hadi başlayalım."
Cümlesini bitirmesinin ardından kasıklarına güzel bir tekme yedi.

Doğrulamıyordu, bende bunu fırsat bilerek iki üç tane yumruk geçirdim yüzüne. Yere yıkılınca üstüne oturup birkaç yumruk daha geçirdim. Isim şimdilik bitince üstünden kalkıp ellerimi temizler gibi çırptım.
"Evet, birdaha ne zaman gelirsin Çınar ?"
Inlemekten başka birşey yapamıyordu yazık. Şortumu ve bluzumu giyip salondan çıktım. Geldiğim yoldan geri yürüdüm. İyi çalıştım bugün. Tam siyah kapının önünde geldiğimde bir el kolumu tuttu ve beni kendinr çevirdi. Çınar çabuk atlatmış acıyı. Keşke daha sert vursaydım.
"Ne var Çınar."
"Güzelim bu daha başlangıç. Hazırlıklı ol."
"Güzelim mi ? Hahahahaha çok komiksin bana bu laflar NAH söker."
Kolumu kurtarıp yürümeye devam ettim. Geldiğim yoldan döndüm.

Sokağa girince önümde gelen ilk serseriyi yumrukladım. Kimse bakmıyordu artık alışıktılar. Çınar denen herif beni sinirlendiriyor. Gerçekten. Düşündükçe elim yumruk şekli alıyor. Apartmana hızla girip merdivenleri tırmandım. Evin kapısına hafif (!) bir tekme atıp içeri daldım. Hızla odama doğru yöneldim çantamı fırlatıp yatağa uzandım. Odamda, eskide olsa bir müzik sistemi vardı. Uzaktan kumandası neredeydi bunun ?

"Selam bile vermedin Asya." Deniz kapıda dudağını büzerek bana bakıyor. Bilmiş bilmiş sırıtmaya başladım. Bir süre öylece baktı yüzüme ardından üstüme atıldı. Yatağımda uzanma seansımı bozdu.

Saçlarından tuttuğum gibi altıma aldım Deniz'i. Çocukluğumuzdan beri boğuşuruz biz. Altlı üstlü boğuşmaya devam ederken ayağıma birşey çarptı. Aha kumanda burda !
Hemen hemen her gün müzik dinlediğim için hangi cdnin icinde olduğunu biliyordum.

3 gün önce Taylan ve Ada'nın gelmesine birkaç saat vardı. Biz yine boğuşuyorduk ve Nirvana'nın en sevdiğimiz albümü olan 'nevermind' albümünü dinliyorduk. Kumandayı bir hamlede elime aldım ve play düğmesine basmayı başardım. 'Smells like teen spirit' evde yankılanmaya başladı.
"Hoop. Hahaha."
Deniz"in altındaydım. Omzuna attığım bir yumrukla sarsıldı. Sarsıntıyı fırsat bilip Deniz'i yatağın öbür ucuna yani yanıma savurdum. Soluk soluğa kalmıştık. Genelde böyle olurdu.

Kalp atışlarım normale dönüp rahatladığımda şarkılara eşlik etmeye başladım. Deniz'de kendine gelince yanına sokuldum. Kolunu bana iyice sardı bende elimi göğsüne koydum ve şarkıları beraber söyledik.

Bir süre sonra ayağa kalkıp çılgınca tepinip dans etmeye başladım. Deniz miskinin tekidir bu yüzden genelde ben zorlamazsam dans etmek aklinin ucundan bile geçmez. Kplundan tuttuğum gibi çektim miskinimi. Saçımı hafif de olsa çekti ve ayağa kalktı. Ben yatakta oturmuş saçımı düzeltirken kolumdan çekildim. Deniz, aslında iyi bir dansçıdır. Yani hobi olarak dans eder. (eğer miskin olmadığı bir gün varsa.) Kolumdan tutup beni kendine çekti bir süre dengemi saglamaya çalıştım. Tam olarak dengemu sağlayınca Deniz işaret parmağıyla 'bir dakika' işareti yapıp odadan çıktı. O sırada bende odayı toparladım. Bu arada 14 yaşındayken Deniz'le dans dersleri alırdık ailemizin işleri. Odaya elinde bir CD ile daldı. Eski dans müziklerimizdi bunlar.
"Deniz, yapma."
"Neden."
"Bilmem. Hatırlıyor musun ?"
"Tabi ki." O hayran olduğum gülümsemesi. CD yi kutudan çıkarıp müzik setine yerleştirdi. Country tarzı hareketli bir şarkı çalmaya başladı. Bunu hatırlıyordum. Deniz elimden tutup beni kendine çekti ve dans başlasın. Böyle dans etmeyeli uzun zaman olmuştu. Deliler gibi gülüyorduk.

Bir süre sonra ikimizde yorulduk ve kendimizi yere attık.
"Deniz saat kaç ?"
"Bakayım. Huh saat beş olmuş. Çok yorgunum."
"Bende. Senin yanında yatsam bugün ?"
Uzun zaman olmuştu tabi Deniz bunu sormamla kısa bir şok yaşadı.
"Tabi Asya'm. Sen iste yeter."
"Ama ilk önce birşeyler yesek. Bütün gün dans ettik sonuçta çok yoruldum ve acıktım."
"Bende. Hımm ne yapsak."
"Bekle." Odadan çıkıp mutfağa koşmaya başladım. Buzdolabının kapağını açtım ve sevinç dansı yapmaya başladım.
"Nutella ve çilek kalmış !!!"
Mermerde çıplak ayakla koşarken bir ses çıkar ya. O ses çok hoşuma gider benim. Tamda bunu düşünürken o efsanevi ayak sesini duydum.
"Ne bağırıyorsu- AMAN TANRIM ÇİLEK VE NUTELLA !!!"
Neden bağırdığımızı söyleyeyim. Uzun zamandır böyle bir gün geçirmiştik yani 'ikizler günü' olarak adlandırıyoruz biz bu günleri ve ikizler gününün vazgeçilmezlerinden biri de çilek ge nutelladır. Ondan bağırdık...

Çileklerin hepsini yedik nutellayla beraber. Biraz yuvarlandık konuştuk. Balkona çıkıp deli gibi bağırdık. Biraz koştuk. Biraz tepindik. Saati 10 ettik. İkizler gününün gecesinde genelde film seyrederdik yada bir başka program açıp küfür ederdik.

Bu gece Simpsons seyrettik ama uzun zaman olmuştu böyle film izlemeyeli. Genelde ben Deniz'in dizlerine yatıp mısır yerim, yedirim. Birlikte televizyona mısır fırlatıp güleriz. Yine böyle olmuştu ama daha eğlenceli gelmişti bize. Saat 11:30'a geliyordu.
"Deniz. Uykum geldi hadi."
"Tamam Asya."
"Televizyonu da kapatsan mesela."
"Aa bak iyi fikir."
Işıkları da söndürüp Deniz'in odasına gittik. Benim odam dağınıktı ondan Deniz'in odasındaydık. Böyle günlerde ilk Deniz yatağa girerdi ardından da ben yanına sokulurdum bu çok hoşuma giderdi.
"İyi geceler Deniz'im."
"İyi geceler sarışın güzelim."

____________________________________

Uzun bir aradan son phen geri döndüm. Neyse nasıl olmuş bilmiyorum ama inşallah olmuştur. Hikayenin üzerinde biraz oynama yaptım belki ismi değişmez ama Asya bence o kadar sert ve sadist bir kız değil. Neyse iyi geceler öptüm kocaman...

♥♡Maral♡♥

Kötü kızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin