Kahve Lekeleri

207 9 6
                                    

Her sabah olduğu gibi yüzüme vuran güneş ışığıyla uyandım. Biricik kocamın yanağına bir öpücük kondurdum ve kollarından sıyrılarak yataktan kalktım. Kendime bir sabah kahvesi yaptım ve çalışma odamın masasında duran günlüğümü elime aldım. Çoktan eskimiş ve yırtılmak üzere olan günlüğümün kapağında ki kahve lekelerin de parmağımı gezdirdim. 6 yıl önce bu lekelerin şanssızlık olduğunu sanmıştım. Ama bu lekelerin hayatımı değiştirecek en güzel şey olacağını nerden bilebilirdim ? Günlüğümün ilk sayfasını açtım ve her şeyin değiştiği , lisedeki son senemin ilk günün yazılı olduğu sayfayı milyonuncu kez olduğu gibi yine okunmaya başladım.

* 6 YIL ÖNCE *

-Mel! Mel!

En yakın arkadaşım Hayal'in bana seslenmesiyle durdum. Lisenin son yılıydı ve sonunda buradan kurtuluyorum diye seviniyordum.

- Mel değil ! Melodi.

-Hey ! Nereye böyle ?

- Kırtasiyeye , hadi gel.

Hayal'i kolunda tuttum ve kırtasiyeye sürüdüm. Uzun zamandır almak istediğim Gece Evi serisinin bir kitabı olan " Uyanmış"ı aldım ve tam gidecekken çok sevdiğim tombiş yanaklı Mehmet Amca bana bir günlük hediye etti. Bir elimde günlük bir elimde yeni kitabım ve Hayal ile beraber kırtasiyeden dışarı çıktım. Okula giderken Hayal'in ısrarları üzerine bir cafeye uğrayıp kahve aldık. Elimizde kahveler konuşa konuşa ilerlerken hep şu filmlerde yaşanan klasik çarpışma sahnelerinden birini yaşadık. Kız tatlı çocuğa çarpar ve kahve ikisinden birinin üzerine dökülür . Ne yazık ki burada o talihsiz insan ben oluyordum. Bana çarpan gerizekalı " Dikkat et! " diye bağırdı. Öküz ! Hep çarp hem dikkat et diye çemkir. Üstüm başım kahve içinde bana çarpıp giden çocuğun arkasından mal mal bakarken Hayal'in hunharca gülmesiyle kendime geldim. Kıyafetlerim , yeni kitabım, ve günlük baştan aşağı kahve olmuştu . Bu halde okula gidemeyeceğim için Hayal'i postaladım ve bay baş belasına söverek eve doğru ilerledim. O kadar uzun bir yolu rahatsız hissettiren yapış yapış kahveyle ve iğrenç bir şeker kokusuyla güneşin altında yürüdüm . Bu kadar felaketin üstüne en azından lezzetli hissediyordum. Evin önüne gelince kapıyı anahtarla açtım ve " Anneeeeğğğ! " diye böğürerek eve daldım. Ama ev temizleyen bir anneyle karşılaşmayı beklerken bir sürü yakışıklı ve takım elbiseli adamla karşılaştım . "Vauv merhaba bay kas ve merhaba beyler. " İçimden saçmalarken burada neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Acaba yanlış eve mi girmiştim ? Ama yanlış ev olsaydı uçan tekme atıp duvara bıraktığım iz olmazdı veya anahtar kapıyı açmaya bilirdi. Ama konumuz bu değil. Peki bu doğru evse annem neredeydi ve bu steroid topluluğunun evimde ne işi vardı ?

Pekala bundan pek şikayetçi sayılmazdım. Orlando Bloom filminde gibiydim. Tek fark bu yakışıklılar az sonra soyunacak gibi görünmüyordu ve çok büyük bir sorun vardı. Annem nerde ? Sesli düşündüğüme inanamıyorum. Bir anda bir takım elbise reyonu bana dönmüş gibi hissettim. Bende madem batırdım bari sıvayayım diyerek " Annem nerede ?!" diye bağırdım. " O ne yaptınız ?! Katil misiniz ?! İmdat! Katil vaaaaaaarrrr! " Bir elin ağzımı kapatmasıyla susmak zorunda kaldım. Ama hemen pes edecek miyim ? Kesinlikle hayır ! Tepinip tekme atmaya ve Takım Elbiseli 1'in elinden kurtulmaya çalıştım. Ne olursa olsun bir isme ihtiyacı vardı ve Takım Elbiseli 1 bu durum için uygun bir isim sayılırdı. Ben debellenirken mutfak kapısından öldüğünü düşündüğüm annem elinde bir koca tepsi kahve ile çıktı. Kahve mi ? Cidden mi ? Evin tek kızı olduğum için bu yakışıklılardan birinin beni istemeye gelmiş olma ihtimali? Hiç mi ? Peki.

Annem beni o halde görünce şaşkınlıktan tepsiyi elinden attı ve her yer kahve oldu. Cidden kahveden nefret ediyorum.

" Neler oluyor burada ? "

" Ben de onu diyorum. Ne oluyor burada ? Bu yarmaların evimizde ne işi var ? "

Takım Elbiseli 1 " Yarma falan ayıp olmuyor mu ? "

" Sen bi susar mısın Takım Elbiseli 1 ? "

" Takım Elbiseli 1 mi ? Senin okulda olman gerekmiyor mu Melodi ? "

" Cidden konumuz bu mu şimdi anne ? "

Takım Elbiseli 1 " Melodi bu kız mı ? "

" Evet ne olmuş ? Sen kimsin ki ? "

" Bunlar KS'nin (King Star ) adamları. "

" KS mi ? Peki evimizde ne işleri var ? "

" Çünkü onları KS'nin patronu göndermiş . "

" Oğluna beni mi alacakmış ? Niye yani ? "

" Saçmalama Melodi seni mi ? Neyse gel otur şuraya ve neden geldiklerini dinle. "

Salona geçip oturdum ve olanları anlatması için anneme baktım. Annem iç çekti ve koltukta yanıma oturdu.

" Bak kızım , bütün bu anlattıklarımdan sonra belki benden nefret edeceksin ama ben her koşulda senin annenim. Tamam mı ? "

Bu işten bir bok çıkacak ama neyse. Devam etmesi için anneme baktım.

" Yıllar önce ben ve baban yeni eğlendiğimiz sıralarda maddi olarak bir çöküş içerisindeydik ve bunu yapmak zorundaydık. Bizi anla lütfen. Zengin bir adam geldi ve bize çocuğuna bakmamız karşılığında yıllık bir miktar , çok büyük bir miktar para vereceğini söyledi. Bizde kabul ettik. Ama sonra seni her şeyden çok sevdik. Kendi kızımız gibi Melodi. Anlıyorsun değil mi ? Seni ne kadar çok sevdiğimizi biliyorsun Melodi. "

Duyduklarımla gerçek manada bir şok geçirmiştim. Denilenleri duyamaz olmuştum. Beynimdeki düşünceler beni boğuyormuş gibiydi. Gözlerimden akmak için savaşan yaşları zor olsa da durdurdum. Ben ağlamazdım. Ağlayamazdım. Annemin yüzüne baktım. Yani sahte annemin.

" Peki beni .. Beni neden bırakmışlar? Yani size niye evlatlık olarak verilmişim? "

Yanımızdaki adamlar soğuk kanlılığıma şaşırırken annem sakindi. Her ne kadar gerçek annem olmasa da beni tanıyordu.

" Bu konuda biyolojik ailene ne kadar ısrar etsekte bize hiçbir şey söylemediler. Şimdi seni almaya geldiler. Bunu sadece onlardan öğrenebilirsin sanırım. "

" Yani beni onlarla göndereceksin? "

" Üzgünüm Melodi buna mecburum. Beni anlamalısın. Hem onları tanımak istemez misin ? "

" Beni sen büyüttün. Sana o kadar alıştım ki.. Daha onları tanımıyorum. Kimler ? Neyin nesiller ? Beni sevecekler mi ? Bilmiyorum bile. Ama sonuçta onlar benim biyolojik ailem değil mi ? Tamam görebiliriz."

diyerek tuhaf bakışlar altında gitmek için ayağa kalktım. Odama çıktım. Valiz hazırlamalıydım ama madem o kadar takım elbiseli adamı var hâlâ zengin olmalıydı. Valize gerek yoktu. Bende sadece hazinr kutumu almaya karar verdim. Yatağının altındaki hatıra dolu o kutu çıkardım. Kutunun kapağını açtığımda bütün anılarım , bu evle ilgili her şey , bütün hislerim gün yüzüne çıktı. Sek sek oynadığım o güzel taşlar, ölen evcil hayvanımın oyuncağı vr daha bir çok güzel hatıra.. Bugün bana hediye gelen günlüğüde içine attım ve aşağıya indim. Annemin şaşkın ve üzgün bakışları altında arkamdaki takım elbiseli adamlarla kapıya doğru ilerledim. Annem eminim ki ona sarılmamı bekliyordu. Ama bir o kadarda bunu yapmayacağımı , vedalaşmalardan nefret ettiğimi biliyordu. Ona döndüm ve yapmacık bir gülüşle " Arada gelip kalacağım. Manevi de olsa annemsin. Benden kurtulduğunu sanma sakın. "

Buruk bir gülümsemeyle baktı ve başını onaylarcasına salladı. Konuşacak hali yoktu belli ki. Konuşunca ağlayacak gibi duruyordu. Benimde ondan pek bir farkım olduğu söylenemezdi. Ama ben nefret ederim ve ağlamayacaktımda zaten.

Arkadaşlarlütfendestek :) öncebirhikayayebaşlamıştıkamabenyanlışlıklasildimveyenibirhikâyeyebaşlamakistedik. Yorumlarınızıvevotelerinizibekliyoruz. :)

Kalbimin NotasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin