teenagers

513 64 75
                                    

öğlen arasındaydı chris, diğer tüm okuldaki gençler gibi.

chris; bu okulun başkanı, ayrıca herkesin saygı duyduğu bir bireydi. büyüğü küçüğü demeden herkes onu sever ve sayardı. küçükler dersleri için, büyükleri ise dertlerini yakınmak veyahut konuşmak için yanlarına giderdi onun. oldukça iyi kalpli birisiydi chris. hiç sorunu yokmuş gibi gözükürdü dışarıdan.

ancak öyle değildi.

dışarıdan iyilik perisi gibi gözüken chris eve gelince itilip kakılırdı. ailesi onun dediklerini umursamaz, çocukları yokmuş gibi fikirlerini dahi önemsemezdi. sürekli telefonunu elinden alır, şehir dışından arkadaş edinmiş mi veya sosyal medya hesabı açmış mı diye paranoyak gibi kontrol ederlerdi. sürekli ailesine yardım etmesine rağmen hiçbir sik yapmıyormuş gibi davranılırdı, dövülürdü.

ancak chris yine, hiçbir şey olmamış gibi okuluna gidip 'iyilik perisi' gibi davranırdı.

bunlardan çok sıkılmıştı chris, bu yüzden okuldaki öğrenciler arasındana derin bir araştırma yapmıştı. ailesiyle ciddi olarak sorunu olan 7 genci tespit etmiş, ve okul müdüründen gizli olarak onları toplamıştı.

seo changbin, lee minho, han jisung, lee felix yongbok, kim seungmin, yang jeongin, hwang hyunjin.

****

"bizi neden topladın?" konuşan felixti. ses tonu oldukça meraklı çıkıyordu. diğerleri de aynı düşünceye sahipmişcesine başlarını sallamıştı. sahi, neden onları toplamıştı chris?

"hepinizin, buradaki herkesin belirli bir nedenden dolayı ailesel sorunları var.." tam konuşmaya başladığında hyunjin dalmıştı araya.

"ve sen bununla dalga geçeceksin?" minho sinirle kafasına vurmuştu. "chris öyle birisi değil salak" kavga başlayacağını düşünen chris hemen araya girdi.

"hayır, size bununla ilgili tavsiyeler vermek istiyorum çünkü ben uygulayamadım. ben yapamadım siz yapın gibisinden."

"tavsiyeye ihtiyacım yok benim?!" changbin konuşunca chris ona gülümsemişti. "hayır, ihtiyacın var. çünkü her gün tuvalette ağlayışlarını, yalvarışlarını duyuyorum changbin." chris'in sözleri bıçak gibi kesilince herkes susmuştu.

"ilk olarak, içecek birşeyler isteyen?"

"ben bir cappucino alayım." hyunjin gevşekçe konuşunca minho onun tekrardan patlatmıştı kafasına. "babanın eşşeği mi var amına koduğum çocuk ayıp olmasın diye sordu." "tamam be, uf.." buna karşı seungmin-jisung-jeongin üçlüsü sessizce gülmüş, chris ise gülerek konuşmaya başlamıştı.

"yetişkinler ilk olarak görünüşünüzü düzeltmeye çalışacak. kitaplarda gördükleri o klasik yalanlardan ibaret olan kelimelerle, sizden 'kendilerince'  bir vatandaş yaratabilmek için. isteyip istememeniz umurlarında olmayacak. kendi istedikleri gibi giyinmezseniz orospu muamelesi yapacaklar size. çünkü onlar silahla uyuyorlar, gözleri üzerlerinizde olacak. yani yaptığınız her şeyden haberdarlar, siz ne kadar değil sanarsanız da."

başından beri dalga geçen hyunjin bile dikkatle dinlemeye başlamıştı karşısında öğretmen masasında oturan, kravatını gevşekçe bağlamış olan bir üst sınıfında olan chris'i.

"aranızda uyuşturucu içenler var," minho, changbin ve jeongin'e dik dik bakmıştı. "ama uyuşturucular işe yaramaz. size yanlızca boş ve samimiyetten uzak bir gülüş verir çünkü onlar beyninizi ele geçirir."

"aileniz kafanızı parçalayacak, arzularınızı parçalayacak. arzularınız onların gram umurlarında olmayacak." sesi yavaştan yükselmeye başlamıştı chris'in. "çünkü sizi değerli görmeyecekler gözlerinde. sonra da diyecekler ki size,"

"şu ergenler benim ödümü bokuma karıştırıyor, birilerinin canının yanmasını umursamıyorlar. siz ne kadar onlara değer verseniz de, umursasanız da takmayıp bunu söyleyecekler. bu yüzden siyah giyinin ve saldırgan görünün. siyah göz kalemi çekin ve saldırgan görünün. hatta onları o kadar korkutun ki,, size söyleyecek cümleleri kalmasın çocuklar."

diğer 7'li chris'in bu yüzünü ilk defa gördükleri için çıt çıkarmadan dinliyorlardı. chris ise dinlenilmekten memnun bir şekilde gümbür gümbür anlatıyordu. 

"belki sizi rahat bırakırlar ama beni rahat bırakmazlar." derin bir nefes aldığında konuşmaktan dolayı kuruyan boğazını temizledi ve su şişesini alıp içti. diğerleri sesini çıkarmıyordu. chris buna gülümsemişti. 

"bir şey demeyecek misiniz?"

"ne diyebiliriz ki,, denilecek her şeyi dedin resmen chan" seungmin naif sesiyle konuşunca chris ona gülümsemişti. ayrıca diğerleri gibi chris değil de, farklı olmak adına chan dediği gözünden kaçmamıştı.

"daha diyeceklerim var elbet, dikkatle dinleyin beni."

"kendinize zarar vermeyin. biliyorum, zor zamanlar geçiriyorsunuz veya ailesel sıkıntılar yaşıyorsunuz, yada başka kendinizce zor sıkıntılar yaşıyorsunuz. ancak şöyle düşünün. şimdi gittiniz kendinize zarar verdiniz. sonra ne olacak? öldünüz diyelim, ileriki hayatınız şimdikinden iyi mi olacak? veya yaşadınız, daha zorlu bir süreç beklemeyecek mi sizi? aileniz baskı yapıyorsa belki baskısı artacak, arkadaşlarınızdan zorbalık görüyorsanız yine aynı şekilde zorbalıkları devam edecek. dünyada sizden sadece bir tane var, başka yok. sizi, siz yaşatıyorsunuz. kendinize. zarar. vermeyin. hiç arkadaşınız yoksa eğer gelin, arkadaşınız olurum, abi tavsiyesi isterseniz veririm ancak kendinize zarar vermeyi düşünmeyin bile, bu dünya zor geçiyor biliyorum ancak yaşadıkça güzelleşir hayat. ileride reşit olacaksınız, üniversiteye gideceksiniz, yeni arkadaşlıklar, aşklar kuracaksınız. beğenmediğiniz dış görünüşünüz değişecek. elinize işinizi alırsanız eğer kendi ayakları üzerinde duran bir birey olacaksınız ve kimseye muhtaç olmayacaksınız. istediğinizi, istediğinizde görüp istediğinizi yapacaksınız. bu dünya, yaşama son vermek için fazla erken, o yüzden kendinize zarar vermeyin."

bunları derken kendilerine zarar verdiğini bilen jisung-hyunjin ve seungmin'e bakmıştı ve uzun kollu kıyafetinin bileklerini iyice aşağı çekmişti. bunu da kimsenin fark etmemesi oldukça hoşuna gitmişti açıkçası.

"etrafta bir sürü kız ve erkek grupları var ve birbirlerine farklı lakaplar takıyorlar. onlara asla uyum sağlayamayacaksın, sağlayamayacağız. ben sağlamaya çalıştım, emin olun ama olmadı ama eğer sorunluysanız veya onlar sizin canınızı yakmışsa sizin gömleğinizin altında olan silah her şeyin bedelini ödetecek."

herkes chris'i anlarmışcasına  bakarken chris ayağa kalkmıştı ve konuşmasına devam etmişti.

"onlar diyecek ki, şu yetişkinler benim ödümü bokuma karıştırıyor, birinin canının yanmasını asla umursamıyorlar. bunu sürekli derler, diyecekler ve siz ölünce arkanızdan iyi insandı diyecekler."

"ve son olarak çocuklar,"

chris tekrardan oturmuş ve dolan gözlerini 7 gencin gözlerine dikmişti.

"sizi belki rahat bırakırlar ancak beni asla rahat bırakmazlar."

CHRISIM COK ASIGIM

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

CHRISIM COK ASIGIM

icime sinen bir fic oldu, burada chris'in dediklerinin hepsini size ithaf ediyorum<3

teenagersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin