1.Bölüm

146 23 11
                                    

Elimdeki kitabı, yatağımın hemen yanında bulunan komodinin üzerine koyup, kolumdaki saate baktım. Neydi bu şimdi böyle? Yaklaşık iki saattir kitap okuduğuma eminim ama saat hala hiç ilerlememiş gibi. Pazar gününün bir an önce gelmesi için can atan insanları anlayamıyorum. Benim için anlamı, koskoca geçen bir günden başka bir şey değil. Uzun süredir aynı pozisyonda olduğum için uyuşmaya başlayan ayaklarımı doğrultup, yataktan aşağıya sarkıttım. Evet, ben gününün çoğunu müzik dinleyip, kitap okuyarak geçiren bir asosyal olmama rağmen, sıkıldım. Başımı, biraz önce bıraktığım kitaba çevirdim.Kitabına, çok değerli bir hazineymiş gözüyle bakıp, onları asla yıpratmayan insanların aksine oldukça yıpranmış görünüyordu. Evet, bende kitaplara, onlar birer hazineymiş gözüyle bakıp değer veriyorum fakat onların yıpranmaması için elinden geleni yapan insanları anlayamıyorum. Hem yıpransa ne olur ki? Kitabı okumamızın bir sonucu olarak, zihnimizde belirli şeyler oluşup netleşiyorsa, kitapta da bir iz bırakmalı okumamız bence. Zaten iki taraf arasında bir olay yaşandığında, sadece bir tarafın etkilenmesi mümkün değil. Aynı bana olan gibi...Anne,babam ve ben...İki taraftık biz...Onlar bir, ben yalnızdım. Hep de yalnız oldum...Aramızda bir olay yaşandı çünkü,sadece bir tarafın etkilendiği bir olay değil, benim de parçalara ayrıldığım bir olay. Onların, kendilerini toprağa gömdükleri, benim ise kendi karanlığıma gömülmeme izin verdikleri bir olay...


Karnımın guruldamasıyla düşüncelerimi, bir daha hiç açmayacağım deyip hiçbir zaman başarılı olamadığım kutuya koyup kaldırdım. En kısa zamanda, bu kutuyu en uzak bir yere fırlatmam gerektiğini aklımın bir köşesine not ettim. Giymiş olduğum ceketin, yatağa uzanmamla yukarı kıvrılan yerlerini düzeltip salona yürümeye başladım. Oradan da mutfağa geçer bir şeyler atıştırırdım belki. Keşke teyzem ile aram biraz daha iyi olsaydı. En azından iletişim ihtiyacımı giderirdim, akrabam olduğunu hatırlatırdı bana. Bazen ciddi anlamda okulun icat edilmiş olmasına şükür ediyorum. Her ne kadar sıramda oturup moron gibi insanları izlesem de evde geçirdiğim eğlence(!) dolu dakikalardan bin kat daha eğlenceliydi. Her zaman ki gibi Gökhan evde yoktu. Eniştem işte, teyzem ise yemek programını gösteren televizyonun başında, dikkatle izliyordu.


Ads by TremendousSaleAd Options



"Teyze yemek hazırlayayım'mı?"

Konuşmadan önce her ne kadar boğazımı temizleyip, sesimin normal çıkmasını ümit etsem de , anormal bir şekilde çıkmasına engel olamamıştım.Beni duymamış gibi hala televizyona bakmaya devam ediyordu. Beni umursmayıp, duymamazlıktan geldiğine adım kadar emindim.Bu tavırlarına alışık olduğumdan, ikinci bir kez daha sormayıp mutfağa doğru ilerledim. Hızlı bir şekilde yemeği hazılrayıp, yemeye başladım. Doymama yakın mutfağa giren teyzem, onun için hazırladığım tabağa baktıktan sonra ;

"Bu akşam enişten işten geldikten sonra, valizlerimizi hazırlamama yardım edersin. Yine yurt dışına çıkacağız."

Başımı hafifçe salladım.

"Bu gece'mi çıkıyorsunuz?"

"Yarın sabah erkenden çıkarız. Gökhan ile iyi anlaşın ve evi temiz tutmaya özen göster. "

Başımı yine salladım.Yemek masasını topladıktan sonra, yarın ki yazılıma çalışmaya başladım.Evet, dışarıdan bakan insanlar tarafından ya inek ya da cool olmaya çalışan asosyal olarak tanımlandığımı biliyordum ama hiçbiri umrumda değildi açıkçası. Ben böyleydim.Çalışma kitaplarımı toplayıp çantama yerleştirdim.Eniştem ve teyzem çoktan odalarına çekilmiş, uyumuşlardı. Gökhan ise henüz eve gelmemişti. Ama alışıktım.Teyzemin aksine Gökhan ile yakındım, abim gibiydi. Ailem gibiydi. Çok samimi, içli dışlı, espriler yaparak konuşmasak da samimiydik.Seviyordum onu, onun da beni sevdiğini biliyordum. Hava her ne kadar gündüzleri güneşli olup, vücudumuza aldığımız tüm sıvıların dışarı atılmasını sağlasa da, geceleri serin oluyordu. Yeni yeni yaz ayına geçiyorduk sonuçta.Saç tokamı kafamdan çıkarıp, tüm serinliğiyle beni bekleyen ve beni bu boşluktan kurtaracak olan yatağa bıraktım kendimi. Uyku tamamen rahatlıktı benim için. Gün boyunca ne yaşarsam yaşayayım, kendi içlerinde savaş verip strese yol açan nöronlarımı yatıştırıyor , beni rahatlatıyordu. Uykunun nöronlarıma aşık olduğu gibi bir sonuca varıp, şizofrenliğimi kanıtlamak istemediğimden iyice yayıldım yatağa ve battaniyemi iyice üzerime çektim...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 24, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sessiz HaykırışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin