Gri

879 65 8
                                    

Issız, duvarlarında soyulmuş kağıtlar olan, biri hariç bütün pencerelerine tahta çakılmış bir odadaydılar. Şatoya yapılmakta olan saldırının sesleri bastırılmıştı, uzaktı. Tahta çakılmamış tek pencere, şatonun durduğu yerden, uzak ışık patlamalarını gözler önüne seriyordu ama odanın içi, tek bir yağ lambası dışında karanlıktı.

Alanis Grindelwald ise en köşede karanlıkta parlayan bir mücevher misali ile oturuyordu. Devasa yılan yanı başındaydı. Herkes savaşırken onlar Karanlık Lord tarafından korunuyordu...

Savaştan uzak ve sessizlik içindeydi.
Biri onu arada kalmaktan koruyordu evet... Ama böyle olmamalıydı, içten içe herkes düşünüyordu ve biliyordu... Normal olmayan bir şeyler dönüyordu.

Gözlerini bir kez bile ayırmadı, açık pencereden... Dışarıdan bakılınca oyundan atılmış küçük bir çocuğa benziyordu, bana göre. Yalnızlıkla bütünleşmiş biri gibi.

Karanlık Lordun yanında durduğu ilk andan beri biliyordu, yüzüğü parmağına taktığı, kehaneti kabul ettiği, herkesin önünde diz çöktüğü anların hepsinde biliyordu.

Evi yıkılırken, onun yanında durduğunda, herkes biliyordu.

Dumbledore'un ordusunun karşısında göründüğünde herkes biliyordu.

Kaderinin Karanlık olduğunu.

Yalnızlığın en sadık dostu olduğunu.. İlelebet yalnız kalacağını, bağıran barakada, yanına kıvrılmış bir yılan dışında yapayalnız, kedere ve delirmek için buraya terk edildiğinde biliyordu.

Issızlığı biri bozdu. Yüzünü görmeye tahammül edemediği sadık  bir ölüm yiyen içeri girdi. Başını yana eğdi yavaşça, boş gözlerle ona bakarken, dudakları yorgunca kıvrıldı. "Ne oldu Severus? Lord en gözde ölüm yiyenini beni korumakla mi görevlendirdi? Gerek yok, kendimi koruyabilirim. Ayrıca zaten savaşa katılmaya niyetim yok."

"Zamanın yok." Dedi adam sert bir sesle. Buna kaşlarını çattı. Ona doğru yürüdü. Gergin ve ıssız gözüküyordu Snape. Önünde eğildi hiç düşünmeden, yapmacık bir hareketle. Elinde bir kağıda sarılmış bir şey vardı. Ona uzattı, kız hiç beklemeden uzandı ve aldı. Kaşları çatılmıştı içgüdüselce, şimdi o kadar da umursamaz bakmıyordu mavi gözleri. "Dumbledore'a sana güveniyordu." Diye fısıldadı Snape.

Kızın kanı dondu. Nefesi göğsünde takılı kaldı, kağıda sarılı şişeyi tutan parmakları titredi. Bir lanet tarafından vurulmuşçaşına dondu, "Ne?"

"Buradan çıkmanın bir yolunu bulmalısın-"

"Sen ne dediğinin farkında mısın?" Sesi istediğinden daha yüksek sesle çıktı. Snape önünde daha eğilirken soğuk terler döküyordu. "Aç!" Dedi hareketinin tam tersi bir sesle.

Gri Prenses (Grindelwald'un Kızı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin