hava hafif yağmurluydu ve hyunjin' i şemsiyesi altında çıkış kapısının orada beklediğini görünce sırıtmama engel olamamıştım. son zamanlarda aşırı mutluydum, evet zaman geçiyordu ve yine evet hwang artık daha fazla üstüme düşüyordu.
çıkışta asla yalnız gitmeme izin vermiyor- ya mahalleye kadar ya da durağa kadar benimle geliyordu.
yine o anlardan biriydi, hyunjin yeşil parkası içine sinerek beni beklerken suların sıçramasını umursamadan hızlıca ona yaklaşmış ve bana uzattığı şemsiyenin altına sığınmıştım.
"bugün," dedi parmaklarını saçlarım arasına atıp yanına gelene kadar ıslanmış olan tutamları geriye tararken. "eve gitmeden önce bi kahve içelim mi?"
"oluur." dokunuşlarından mayışarak cevap vermiştim. son zamanlarda temasları çekingenliğini yitirmiş ve daha içinden gelerek hareket etmeye başlamıştı.
öyle mutluydum ki, delirecektim.
beraber okuldan çıkarken şemsiyeyi ikimize de tutmak için koluna girmem adına uzattı fakat birinin adımı seslenmesiyle refleksle arkamı döndüm.
"felix!"
güvenlik kulübesinin oradaki beden sırıtarak el salladığında şaşkınca "chan hyung!" diye bağırdım. adımlarım benden bağımsız yaklaşan adama doğru hızlanmıştı.
chan hyung hızlıca beni kolları arasına alırken boynuma sıkı bir öpücük bırakıp geri çekildi.
"miniğim," dedi ensemi kavrarken. "çok özlemişim seni."
"hyung-" dedim heyecanla. "ne zaman döndün?"
chan hyung bana jiwon' dan daha çok abilik yapan büyük kuzenimdi. yurtdışında okuduğu için uzun zamandır görüşmemiştik ve şimdi onu tıpkı hatırladığım gibi karşımda görmek beni aşırı şaşırtmıştı.
"bu sabah." dedi aynı hatırladığım gülümsemesiyle.
"jiwon evde bekle dedi de dayanamadım, seni almaya geldim."
"hyung," dedim sesimin titremesini bastıramazken. "çok özlemişim seni ben ya!" ona tekrar sarıldığımda seslice gülerek kollarını sıkmıştı.
"bende yavrum, bende" dedi yumuşacık sesiyle.
"hadi arabaya geçelim evde gideririz hasretimizi, ıslandık hep hasta olacaksın."
o anda yeni aklıma gelmiş gibi arkamda çatık kaşlarıyla bizi izleyen hyunjin' e döndüm. resmen onu unutmuştum, alt dudağımı dişleyip chan hyunga arabaya geçmesini ve birazdan geleceğimi söylerken hyunjin uzaklaşan bedene sertçe bakmış ardından yanına yaklaştığımda gözlerini bana çevirmişti.
"kimdi o?" çenesiyle karşı caddeye geçip arabasına binen bedeni işaret etti.
"kuzenim," dedim çekinerek. "uzun zamandır görüşmüyorduk- abim gibidir zamanında çok koruyup kollamıştı beni."
neden bu kadar açıklama yaptığımı bilmiyordum ama hyunjin öyle sert bakıyordu ki zorunda hissetmiştim.
"anladım," dedi tek düze sesiyle ardından bir adım daha yaklaşıp elini boynuma çıkardı ve az önce chan hyungun öptüğü yeri parmak ucuyla silercesine okşadı.
"beraber gideceksiniz galiba, tutmayayım ben sizi." sözlerinin aksine omzuma tek kolunu sarmış ve beni kendine çekerek şakağıma yumuşacık bir öpücük bırakmıştı.
nefesimi tuttum, halis mi görüyordum neydi bu!
hyunjin son kez gözlerime baktı ve gülümseyerek "bir an önce eve git, üşüteceksin." diyerek benden ayrıldı.
"kahve?" dudaklarım istemsizce büzülürken kısa bir an gözleri kaymıştı ama hemen toparladı ve "sonra içeriz." dedi gülümsemeye çalışarak. ardından arkasını dönüp sokağın diğer tarafına doğru ilerledi.
beyin hücrelerim az önce ne yaşadığımı kavrayamamıştı- sudan çıkmış balık gibi alık alık arkasından bakıyordum. yüksek korna sesiyle irkildiğimde arabanın açık camından bana seslenen chan hyungla toparlanıp uzaklaşan bedeni izlemeyi kestim.
karşıya geçip arabaya yaklaştım ve ıslak bir şekilde ön koltuğa yerleştim, içerideki sıcaklık yüz kaslarımı gevşetirken chan hyung bir şeyler söylemiş ama ona kulak verememiştim bile-
saniyeler sonra düşen farkındalıkla "hassiktir!" diye bağırdım. "beni kıskandı-" enseme yediğim şaplak hayatın sillesi gibi bir etki bırakarak nevrimi döndürmüştü. chan hyung "düzgün konuş bücür- ayrıca ne ani tepki veriyorsun kaza mı yaptıracaksın!" diye azarlayınca utanarak kısa bir özür mırıldandım.
ardından utancım çabucak dağıldı ve aptal sırıtışımı bastırmadan koltuğa yaslandım.
hwang hyunjin, ah! beni kıskanmıştı.
🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
l'enfer. hyunlix✔️
Fanfictionfelix'in tek görevi abisini, saplantılı aşığı hyunjin'den kurtarmaktı.