Uyandım ve kalkar kalkmaz ilk düşündüğüm şey yemek olmuştu her zaman ki gibi.Kendime krep yaparken bir anda elimi yaktım.Yani o zaman fark etmedim ama sonradan izi vardı ve hiç acı vermemişti.Hala güçlerime alışamamıştım ama izlediğim onca filmden sonra yeteneklerimi gayet iyi kullanıyordum.Evden biraz erken çıktım ve Yavuza yazdım "Ben erkenden gideceğim haberin olsun."
Okula vardığımda hemen kapıya doğru yöneldim.Kapı donuk gözüküyordu fakat Kapıya doğru yöneldiğimde sanki vakumlanmış gibi bir şey beni içine çekti.Bu garipti ama yinede girebildiğimiz için mutluydum.Girdiğimde büyü ve sihir yapanlar havada savaşıyordu.İlk önce turnuva gibi bir şey zannettim ama bana doğru gelen bir ateş topu görene kadar.Ardından fark ettim ve hemen geri çıktım
Yavuza haber verdim ve hemen gelmesini söyledim.Zaten geliyormuş,5 dakikaya gelmişti.Bu savaşı ona söylemedim çünkü bende emin değildim ve öğrenirse geleceğinden şüpheliydim.Girdik ve bizi biri karşıları direk,onun kötü olduğunu düşünsem de zaten biz ona bir şey yapamadan o bizi almıştı.Bize anında bir görev vermişti.Bize sormamıştı bile kabul ediyor musun diye.Ama "Eğer görevi başarılı şekilde yerine getirirseniz ödüllendiriliceğinizden eminim" dedi.Bende ödülü duyunca tabii ki hazırdım göreve.Yavuz başını bana çevirdi ve "Ya o kötüyse."dedi.Bende ona karşılık olarak "Ha kötü ha iyi bana ne ödül var sonuçta"dedim.Bana göz devirdi.Ama çokta umurumda değildi zaten.Görevi bize bir kağıtta verdi ama kağıdı okumadım bile
Kağıtta:Bunu ana binadaki "Önder Angın" adlı kişiye gönderin.Yazıyordu ve arkasında değişik bir alfabe yazıyordu büyü alfabesiydi.Yavuz "Önce burada yazanı okumaya çalışalım mı ?" diye sordu.Bende merakıma yenik düşüp kafamı onaylar biçimde salladım.Bir tüccar bulduk ve "Oradaki kelimeleri bizim dilimize çevirebilen bir şeyin var mı ?" diye sorduk.O da cevap verdi "Evet var ama baya bir pahalı." dedi biz de ne para ne başka bir şey vardı.Ama bir planımız vardı ve o da çalmaktı
Adamın gitmesini bekledikten sonra Adam bir kaç dakikalığına gittiğinden emin olduğumuzda ben hemen tezgaha gittim ve kağıdı bulmaya çalışıyordum. "Kelimelerin Çeviri Kağıdı'nı" Bulduğumda adam geliyordu ve Yavuz "geliyor" diye seslendi.Hemen aşağıdan fırlatıp kaçtım.Yavuz kağıdı almış ve arka tarafta beni bekliyordu.Yanına gittim. ve hemen çevirmeye başladık.Ve bir kaç tane büyü yazıyordu ve Ardından bu büyüler bizi kurtarabilir.Bunlar yasaklı büyü ama tek çaremiz bu yazıyordu.Bizde enayi olmamak için bütün kağıdı başka bir kağıda yazdık ve onuda cebimizde taşıdık büyüleri öğrenmek için.
Adamın adını sorduğumuz kişiler bize o ana binada oraya gitmek çok zor ölebilirsiniz dese de biz ödül için yapacaktık.Ana kuleye gittik ve hiç bir şey yoktu.Adamın adını sorduğumuz kişilere göre kapı bir sözcükle açılıyormuş tabii ki biz okumayı bilmediğimiz için büyü dilinde okunuşunu sorduk "sebağ hamde" gibi bir şeyler dedikten sonra açıldı ve anında bize doğru bir ok geldi ama ıskaladı.Buraya girerken bile rastgele şeyler söyleyerek kapıyı açmıştık "Burada kesin öleceğiz" dedi Yavuz. Ona ürkmüş gözlerle baktıktan sonra ilerlemeye devam ettik
Bir bubi tuzağına bastık ve üzerimize ok yağdı ama ben ateşten o da sudan kalkan yaparak o oklardan geçtik.Buradakiler enayi olmalıydı bubi tuzakları çok belliydi sadece bir tanesine bastık.Ya da biz öyle düşünüyorduk ama sonuç olarak bir şey olmamıştı.2 tane gardiyan gördük ve girmemize izin vermeyeceklerini düşünerek onları gizlice bayılttık.Tabi biraz acı vericiydi ama bunu yapmak zorundaydık.Yani bizce,içeri girdik ve bir sürü gardiyan vardı etrafımızı sardılar ama adamın adını söyleyince adamın önüne bizi kelepçeli olarak götürdüler.Adamın yanına gidince.Ben daha ağzımı açamadan Yavuz "Önder Angına bir mesaj var biz ileticiyiz" dedi ve adam önümüze geldi.Yavuzun cebinden gerçek olanı aldı.Kopyası hâla bende duruyordu.Aldı ve teşekkür ederek bizi attı oradan.Bu gayet kabacaydı.
Bize görev veren adamı bulunca olanları anlattık."Eğer bu savaşı kazanırsak dileyin bizden ne dilerseniz" dedi."Tamam" demekten başka bir şey yapamamıştık.Tek kaldığımızda hemen konuşmaya başladık "Biz o kadar yok gidelim çile çekelim bize yapılan muameleye bak" dedim.Yavuz "Bize sadece bunu ulaştırırsanız ödül var dediler savaşı kazanırsak değil ?" dedi.Kendimizi kazıklanmış bir şekilde hissediyorduk.
Dışarı normal dünyaya döndüğümüzde saat 8.50 idi.Yani derse 10 dakika vardı.Ama ilk dersteki hocamız derse 10 saat sonra geldiği için fazla endişelenmedik.Okulun bitmesini bekliyorduk herhalde bizim okul bitene kadar orada baya bir zaman geçer belki de savaş biter diye düşünüyorduk bütün gün okulun heyecanla bitmesini bekledik.Ve en sonunda okuldan çıkmıştık,ormana doğru yola koyulmuştuk.
DEVAMI BİR SONRAKİ PARTTA...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ekinoks'un gizemi
Science FictionEkinoks efsanesi ve iki arkadaşın yeni okulda bu efsaneyi keşfetmesine dair bir kitap... İyi okumalar