4 - Gülünç derecede iyi

1.1K 76 96
                                    

Tatilin ilk resmi günü, Seungmin kendini on bire kadar yatakta kalmaya zorlamıştı. Gecenin yarısında ayakta olduğunu düşünürsek çok da zor değildi. Her şeyi düşünmüştü. Hyunjin öğle yemeği için ailesinin evindeydi. Dün gece Seungmin'i davet etmişti ama Seungmin kabul etmemeye karar verdiği için mutluydu. Kafası hala biraz dağınıktı... Ama belki de sonunda tüm bu durumu biraz aşabileceğini düşünüyordu.

Dünkü konuşmaları yardımcı olmuştu. Belirli noktalarda rahatsız ediciydi ancak aslında oturup bir şeyler konuşmak, tam olarak ne yapacakları hakkında daha net bir resim elde etmek yardımcı olmuştu. Hyunjin'in rıza, dürüstlük ve güven hakkında söyledikleri de aklında kalmıştı... iyi ve kötü yönlerden.

Bir yandan, iki rıza gösteren yetişkin olduklarını hatırlamak yararlıydı. Hyunjin rızalı bir yetişkindi... Dahası, bu onun fikriydi. Seungmin'i böyle istemeseydi, bunu yapıyor olmayacaklardı.

Yani, bu iyiydi.

Tanrım, bu çok kafa karıştırıcıydı.

Seungmin istememeyi, her şeyi iptal edip hayal kırıklığına uğramamayı diledi ama yapamazdı, biliyordu.

Çünkü istiyordu.

Sorun da buydu.

-

"Bundan emin misin?" Hyunjin'in yüzünde yumuşak bir gülümseme vardı, Seungmin'in yatağına yarı uzanmış olduğu yerden, uzamış saçları arasından Seungmin'e bakıyordu ve bunun hakkında bir şey Seungmin'i garip bir şekilde etkiliyordu. Her şey çok... Hyunjin'di. Alnının ortasından onları orada tutacak bir şey olmadan ayrılan siyah uzun saçlar, elmacık kemiklerinin üzerinde mutlu görünen yarım ay şekline benzer gözler, düzgün dişler, mükemmel dolgun dudaklar... Bu çok Hyunjin'di. Fark etmesi tuhaf bir şeydi çünkü o Hyunjin, onun en iyi arkadaşı, ev arkadaşıydı. Dağınık saçlarıyla evde sarhoş veya hasta bir şekilde dolanan, süt sıçramış tezgahlar arasında onunla kıkırdayan, küçük oturma odalarında onunla sabaha kadar konuşan, terk edildiğinde onu teselli eden Hyunjin, onun Hyunjin'i.

Seungmin onu gerçekten seviyordu. Bu yeni bir şey değildi, kesinlikle ama yine de önemli hissettiriyordu.

"Eminim." Hyunjin'in gülümsemesi bu sözü daha da doğru hale getirdi. O da Hyunjin de bunu istiyordu. Şu anda önemli olan tek şey buydu.

Şimdilik Seungmin vücudunu Hyunjin'inkinin yanına yerleştirmişti. Bu garipti, sadece ikisi de birbirine bakıyordu, ikisi de ilk hamleyi yapmak, sınırları test etmek istemiyordu.

Hyunjin yapana kadar.

Parmakları Seungmin'in çenesi boyunca uzandı, gözleri küçük olanın dudaklarına doğru gitti. İkisinden de aynı anda bir kıkırdama patladı.

"Bu neden bu kadar garip?" Hyunjin kıkırdayarak sızlandı.

Birbirlerine çok yakınlardı, Hyunjin'in parmakları Seungmin'in yüzünün yanında yumuşakça duruyordu ve birbirlerini izliyorlardı. Seungmin neden gülüşünü durduramadığını bilmiyordu. Vücudunun her yerinde garip bir enerji vardı ve onunla ne yapması gerektiğini de bilmiyordu.

"Bence sadece..." Hyunjin utangaç bir şekilde kıkırdadı ve bu kadar gülünç derecede sevimli olmamalıydı ama öyleydi. Bunların hepsi çok... Garipti... Yine de bunun iyi bir garip olduğundan oldukça emindi. "Bence sadece ilerlemeliyiz." deyip güldü büyük olan.

Seungmin, Hyunjin ona doğru eğildiğinde bu düşünceyi sindirme sürecindeydi. Sonra dudakları üzerinde yumuşak, dolgun dudaklar hissetti. Hyunjin'in dudakları.

Dürüst olmak gerekirse ilk başta biraz garipti. Ağızları birbirine yaslıyken, bir sonraki hamleyi yapmak için çalıştılar. Seungmin'in elleri iki yanındaydı. İstediği gibi dokunup dokunmamasına izin var mı diye düşündü. Karar veremeden dudakları üzerindeki baskı kayboldu ve alnına bir alın değdi. Hyunjin'in yumuşak, nefesli kahkahası etraflarındaki havayı doldurdu.

enlighten me, hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin