childhood

113 18 110
                                    

Taşıdığı büyük çöp kovalarını zorla malikâneden çıkardı. Konteynerların önüne geldiğinde durakladı, seslice soluklandı, alnındaki teri elinin tersiyle silip işine devam etti. Öğlen sıcağında çöp çıkarmayı hiç sevmezdi. Kalan son gücüyle kovalardan birini kucakladı ve diğer çöplerin dolu olduğu konteynera boşalttı.
Dengesini kaybedip düşmek üzereydi ki hemen tanıdık biri ona yardımcı oldu.

"Yavaş olsana sakar, bir yerini inciteceksin."

Sahte bir öfkeyle kaşlarını çattı Sasha.

"Hıh, sakarmış. Senden daha becerikliyim ben bi kere, Kel Connie!"

Connie'nin eli refleks olarak saçlarına gitmişti.

"Hadi lan ordan! Gayet de saçım var! Ayrıca ben kısa seviyorum."

Kadın şımarıkça dil çıkardı ve kovaları kaptığı gibi mâlikanin yolunu tuttu. Yapması gereken daha çok iş vardı. Connie ise onun peşinden bir şeyler anlatarak ilerliyordu. Sasha'nın aklı dinleyemeyecek kadar doluydu, tahminlerine göre genç adam bu seferki deniz seferinde yaşadığı şeyleri anlatıyordu.

Beraber geniş bir alanı kaplayan mülke geldiklerinde Sasha, Connie'nin önden girmesine izin verdi. Kendisi aceleyle işlerinin başına geçerken genç adamsa geniş avluda arkadaşını arıyordu. Gördüğü ilk hizmetliden yerini öğrenir öğrenmez rotasını oraya çevirdi.

Geniş alanda yürümek bile yorucuydu. Kirschteinler gerçekten zengin bir soylu aileydi. Adada sözleri geçen, makamlı insanlardı... Adımları gittikçe mâlikaneden uzaklaşırken ileride çoktan arkadaşını görmüştü. Her zamanki gibi yine işinin başındaydı. Islık çaldı, ona dönen bakışlara karşılık el kaldırdı. Aldığı işaretle daha da hızlanarak sonunda oraya vardı. Tek hamlede çitlerin üzerinden atlayıp, sırıttı.

"Aman Tanrım! At ata binmiş, bu bir mucize!"

Sesli bir kahkaha patlatırken Jean nazikçe atını durdurdu ve hayvanı incitmemeye özen göstererek üzerinden indi. Connie'nin berbat espirisine göz devirip, cevap vermeyi es geçti.

"Dönmüşsün bakıyorum da, nasıldı sefer?"

Heyecanla atıldı Connie. Sasha'nın onu dinlemediğini fark edince hevesi kaçmıştı.

"Harikaydı! Marley'e uğradık, hepsinin selamı vardı. Yakında Paradis'e geleceklermiş, ziyaret için."

Başıyla onaylamakla yetindi Jean. Atının yelesini okşadıktan sonra kayışını kavradı ve ahıra tıkmak için ilerletmeye başladı. Connie de peşinden gelip bir şeyler anlatıyordu. Jean ise arada kısa cevaplar veriyor, aradaysa kıkırdıyordu. Atını tıktıktan sonra geri kalan işi bahçıvana bıraktı ve beraber diğer atlara baka baka avluya gittiler.

"Hiç değişmemişsin oğlum. Hala aynı at Jean'sın. Sasha da aynı sakar Sasha."

"Alt tarafı birkaç ay yoktun Kel, ne kadar değişmemizi bekledin?"

Kollarını göğsünde bağlayıp kaşlarını kaldırdı.

"En azından aranızda bir şeyler olmasını beklerdim."

Jean durakladı, anlamaz gözlerle Connie'ye baktı.

"Ne demek istiyorsun, Connie?"

"Diyorum ki, en azından Sasha'yla aranda bir şeyler olmasını beklerdim. Hani çocukluktan beri ondan hoşlanıyorsun ya."

Attığı iddialı bakışın ardında 'Her şeyi biliyorum.'  mesajı yatıyordu. Fakat Jean hemen itiraz etti:

"Yok öyle bir şey."

cinnamon girl  |  jeansasha ×askıya alındı×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin