Yeni Düzen (Billdip)

Bölüm 3- Ev Arkadaşı

Gün, Soos için yeni başlamıştı. Her ne kadar yoğun programı yüzünden Bay Gizem olmayı Dipper'a bırakmış olsa da öyle ya da böyle Kulübe'nin bir parçasıydı ve öğleden öncesi ile akşam birkaç saatini seve seve Kulübe'ye harcardı. Melody ile güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra genç kadın Soos ile birlikte açtıkları fırın-cafe'ye erkenden gidip günün hazırlıklarına başladı. Soos da Melody'ye yardıma gitmeden önce doğruca Kulübe'ye.. Kapının önündeki kalabalığı görünce dudak büktü genç adam. Halbuki Dipper'ın çoktan ilk turu almış olması gerekiyordu. Sürekli müşterileri olduğu için artık tanıdığı tur rehberine doğru ilerledi.

"Günaydın James. Her şey yolunda mı? Niye dışarıda bekliyorsunuz?" Yaşlı tur rehberi ayağını belirli aralıklarla yere vuruyor, kollarını göğsünde birleştiriyordu.

"Niye olacak, Mason hâlâ kapıyı açmadı. 15 dakikadır bekliyoruz. Biraz daha gecikirse turumuza Şelalelerle devam etmek zorunda kalacağız." Soos'un gözleri şaşkınlıkla açıldı. Pekala, Dipper ne kadar uyuduğunu (veya uyumadığını) Soos'tan saklıyor olabilirdi. Ama ne kadar düzensiz uyuduğu çok rahat bir şekilde anlaşılıyordu. Acaba Soos'un en çok korktuğu şey başına mı gelmişti? Dipper'ın vücudunun tüm bu yorgunluğu kaldıramayacağı gün bugün müydü? Niye Dipper'ın "Sakin ol Soos, tabii ki de Kulübe'yi tek idare edebilirim! Hem sen de ne kadar iyi üstesinden geldiğimi görebilmek için arada bana yardım edersin? Yıllar boyunca Stan amca bu işlerin üstesinden tek başına geldi? Ben niye yapamayayım ki?" tarzı cümlelerine kanmıştı ki?

"Eminim Mason birazdan kapıyı açacaktır. Muhtemelen sadece uyuyakalmıştır. Neden ben Mason'a bakarken hepiniz soğuk bir içecek almıyorsunuz? Müessesenin ikramı." Soos tur rehberini biraz da olsa gönüllediğini düşünerek Kulübe'nin kapısını açtı ve sabırsızlıkla bekleyen insanları içeri aldı.

"Bay Gizem birazdan gelecek. Lütfen tur başlayana kadar ikramımız olan soğuk içeceklerden alın. Gizem'in kalbinden evlerinize götürmek için hediyelik eşyalarımız bu tarafta!" Sonunda önüne yapılacak bir şeyler konan kalabalığın dikkati biraz dağılınca Soos apar topar içeri koştu. Ford'un labına inen kapı niye açıktı ki? Her ne kadar Soos pek inanmasa da Dipper oraya inmediğine dair yeminler etmişti. Bu kadar dikkatsiz olmasını beklemezdi hiç. Genç adamın aşağı inerken kafasında şekillenen onlarca soru, portalın önünde kanlar içerisinde, baygın bir şekilde yatan Dipper'ı görmesiyle dağıldı. Cebindeki telefonun titremesiyle kendine geldi. Melody ona ufak bir ihtiyaç listesi atmıştı. Mesajla telefonunu hatırlayan Soos, cebinden çıkardığı telefonla 911'i aradı. Artık sadece ambulansın çabuk gelmesini umabilirdi.

🌌🌌🌌

"Gece ve Rüya Şeytanı!" Bill, ona seslenilmesiyle kendinden emin adımlarla ilerledi. Borcunu ödeyip buradan defolup gitmek için aşırı sabırsızdı. Bu borç işlerinin ne kadar boktan olduğunu çok iyi bilirdi. Kimi zaman bir şeytan binlerce yıl boyunca başka birine borçlu kalabilirdi. Bu borç işi anlaşma işine çok benzerdi ama çok daha boşlukluydu. Anlaşmada iki taraf da karşı kişinin istediği ölçüde bir fedakarlıkta bulunur, istenilen olay bitince belki de birbirlerini bir daha hiç görmezlerdi. Borç olayında bir taraf karşılıksız bir şekilde yardım ettiği için öteki şeytan aynı büyüklükte bir yardım edinceye kadar bir nevi köle-efendi ilişkisi başlardı. Asırlar boyunca başka şeytanları bu duruma düşürdüğü için Bill çok iyi bilirdi bunu.

Sabırsızlığını beden diline yansıtmadan ilerlemeyi başardı şeytan. Açıkta kalan gözünün, kedi gibi göz bebekleri ardından öteki şeytanları izledi. Göz dağı verircesine en az gözleri kadar parlak bir sarıdaki kanatlarını açtı. Bu sözsüz bir "Köle olduğuma bakmayın, efendiniz de dahil olmak üzere hepinizden daha güçlüyüm." bildirisiydi. Ki yanlış da sayılmazdı. Bill Cipher genç ve kurnaz olmasıyla yaşlı ve kandırılabilir tüm şeytanları bir nevi kumandası altına almış, her birinden de yaşamaları karşılığında auralarının, enerjilerinin bir kısmını almıştı. Şu an kesinlikle bulunduğu yerde bir tutsak değildi. Sadece bir iç savaş başlatmak için doğru zamanı bekliyordu.