Bölüm 36

3.1K 584 102
                                    

Korhan erkenden kalkıp gözlerini ovuşturarak önce banyoya girdi. Altında şortu sarsak bir şekilde mutfağa gitti. Tezgâhta gördüğü iki kahve bardağı ile bir anda kendine geldi. Emre odasında uyuyordu ve o salaş bir şortla evin içinde dolaşıyordu. İlk üzerini değiştirmeyi düşündü ancak bir hafta boyunca yarı çıplak teknede geçirdikleri günleri düşününce bu fikir saçma geldi. Bir anda yüzünde gülümseme belirdi. Şimdi ne yapmalıydı? Kahvaltı mı hazırlasa yoksa Emre'yi uyandırıp dışarıda mı yeseler? Emre'nin zorunlu işlerin dışında pek ev işini sevmediğini öğrenmişti. Onu zorlamamak adına dışarıda kahvaltı şimdilik daha cazip göründü. Sevdiği kadına elleri ile kahvaltı hazırlamanın keyfi de başka olacak dedi fakat bunu daha sonra pek çok defa yapabilirdi. Doruk'un ergenliği ile dalga geçerken kendinin bir bakıp çıktığı ergenliğine hızla geri dönüşü daha komikti. Gerçi Korhan halinden çok memnundu. O kadar çok şey yapmak istiyordu ki bir türlü sıraya koyamıyordu. Önce duygularını açması gerektiğinin farkındaydı fakat şu halleri de bir daha geri gelmezdi. İçindeki heyecan, bastırmak zorunda olduğu tutkusu, çocuk gibi saçmalamak... Her biri özel ve farklı duygulardı.

Her şey bir yana onun yüzünü görme isteği ile kapısının önüne gitti. İki kere tıklatıp bekledi. Ses gelmeyince bir kez daha denedi fakat hala ses yoktu. Kapıyı aralayıp içeri baktığında Emre yatağında değildi. Kapıyı tam açıp odanın içinde göz gezdirdi ama orada değildi. İçine kor düştü, telaşlandı. Hızlı adımlarla salona girdi ve yine bedenini küçültmüş koltukta uyuyan Emre'yi gördü. Yaşadığı anlık korku akıp gitti. Yanına gidip sehpaya oturdu. Kollarını dizlerine yaslayıp masumca uyuyan kadını izledi. Derin nefesler alıp veriyordu. Elini yanağına koyup parmağı ile okşayarak ismini seslendi. Emre'nin gözleri açılıp tekrar kapandı. Muhtemelen o da nerede olduğunun farkında değildi. Korhan, onun boynuna dolanan saçları kurtardı. Bir kez daha seslendi. Emre gözlerini açtığında sanki Korhan'ı ilk defa görüyormuş gibi baktı. Gözleri içi gülen adam karşısında kayıtsız kalamadı ve o da gülümsedi.

"Her sabah odandan kaçıp beni korkutacak mısın?"

"Neden korktun ki, bir yere gitmem"

"Gitme sakın..."

Emre doğrulup oturduktan sonra üşüyen kollarını ovuşturdu.

"Üşüdün dimi?"

"Biraz"

"Hadi toparlan bakalım, seni kahvaltıya götüreceğim"

Emre fırlayarak kalktı ve koltuğun üzerinde ayakta durdu. Bir anda canlanmıştı. "Süper! Hazırlanıp hemen geliyorum" dedikten sonra koltuktan atlayıp odasına koşturdu. Korhan oturduğu sehpada kalmış hem hayret içindeydi hem de gülüyordu. Sakin evinin havası bir gecede değişmişti. Baharın gelişi ile açılan camlardan giren mis gibi taze çiçek kokusu sarmıştı sanki. Kısa sürede evden çıktılar. Önce tam doyurucu bir kahvaltı yaptılar. Emre bilmediği, yeni tanımaya başladığı şehri sevmişti. Deniz şehri olması, uzun palmiye ağaçları, geniş meydanlarını sevmişti. İnsanları güler yüzlüydü, kibardı.

Kahvaltının ardından şirkete gittiler. Cevaplanması gereken mailler, hazırlanması gereken siparişler vardı. Emre önüne düşen her maili çevirip Korhan'a gönderdi. Önceki meşakkatli çeviri yolculuğundan sonra Emre onlara kurtarıcı olmuştu. Fransa'da görüştükleri adamlardan genç olanından görüntülü görüşme talebi gelince bir an duraksadı. Korhan ne yazdığını söylemesi için yüzüne bakarken Emre dişlerini göstererek sırıttı.

"Yanındakine sırıt mı diyor adam?"

"Yok..."

"Ne yazmış Emre söylesene"

"Görüntülü görüşme istedi"

Emre'nin sesi tereddütlü çıktı çünkü bu görüşmeyi kendisi ile mi yoksa iş ile ilgilimi anlamadı. Korhan derin bir nefes aldı. Şimdi kıskançlıkla aşırı bir tepki vermek istemiyordu. Adı tebessüm olan fakat görüntüde tebessümden çok katil imajı çizen ifadesi ile baktı. Hiç böyle bir adam değildi Korhan. Bu aşk azıcık ayarları ile oynamış olmalı.

MAVİME PEMBE KATTIM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin