Giriş ; Tanıklık yükü

770 75 125
                                    

Dikkat!
Argo, küfür, kan, cinsellik vb on sekiz yaş üstü unsurlar içerir.
Rahatsız olacaklar, psikolojisi etkilenecekler okumasın. Deepweb gerçeklerini kaldıramayacak olanların okumamasını şimdiden söylüyorum.
Psikolojik bir hikâye işlenecektir.
Mazoşist karakterler bulunur.

"Aşk, dünyanın sonsuz kararsızlığı. Yalanlar, nefret, hatta cinayet de dahil olmak üzere her şey aşkta düğümleniyor. Karşıtlıklarından, belli belirsiz kan kokan muhteşem bir gülün doğması kaçınılmaz."

-Tony Kushner

Onu izliyorum  bakışları beni bulmuyor. Az önceki haykırışlarından sonra susuyor, konuşmamaya yemin ediyor sanki. Yıllar ona hiç değmemiş gibiydi ya da doğru konuşmak gerekirse kendisini çok iyi gizliyordu. Ama gözleri vardı, ama canlı bakışları vardı onun . Bir insan misali konuşurdu, dili olmasa da olurdu. Gözleri bir yıkımı andırırdı, bu da yeterdi ya. Bir de bana bakın şimdi; bir ölüden farksızım, hasta bir adamım . Biçare gibi tüm hissettiklerimi bedenime yansıtmakta usta sayılırım. Ne de zavallıcaydı.

Gülümsüyorum, biraz kırık . Ellerim üşüyor, ısıtamıyorum. Yanına ilerliyorum . Oturduğu tekli koltukta bir kimsesiz gibi duruyor, öyle değil miydi zaten, öyleydi. Hepimiz öyleydik. Yanına kıvrılmak istiyorum o an, yapamıyorum. Yalnızca dolu gözlerim onu karşılıyor başımı hemen çeviriyorum, dolu gözlerimi sandalyede oturan Hoseok Hyung'a götürüyorum, bana bakıyor o da. Başını olumsuzca sallıyor, ağlamaya başlıyorum.

Durgunca ağlıyorum. Akabinde bakışlarım diğerlerine değiyor, hepsinin yüzünde o ifade doğmuş, görebiliyorum; kimsesizlik. Hiçbir yere ait olamama. O lahza ağlıyorum, ben hepimize ağlıyorum o gün. Sakinleşemiyorum. Kulağına her şeyin iyi olacağını fısıldamak istiyorum, o an yapamıyorum. Ama iyi olacaktı, biliyorum. Kimsesiz olmayacaktık artık. Hepimiz iyi olacaktık.

Kimsesiz derlerdi bize, siz hiç kimsesiz kaldınız mı? Biz kaldık, biz çok bir başımıza kaldık, yapayalnız kaldık. Hiç sesimizi çıkarmadık, ama çok da ağladık. Ses çıkarmadan ağladık, dişlerimiz dudaklarımızı yarıp geçti, yeter ki ses çıkmasın istedik . Dönüp durduk, dünya döndü biz durduk. Öylece yerimizde saydık, hiç iyileşemedik.
' Asla özgür olamayacağız, kuzular gibi boyun eğeceğiz ' derdi. Haklıydı, biz bir oyunun parçası çokça da bir planın temel taşlarıydık. Piyonduk. Özgür olamadık, herkes gitti biz kaldık. Biz diyorduk ancak o bir boşlukta yek, ben bir boşlukta tekken biz olamıyorduk. Kimsesiz oluyor, biz olamıyorduk.

İki bin on sekiz yılı, ölmeye karar verişimin tam yedi ay on iki gün öncesi. Bir doğumun saatler gerisi belki.

Öyle bir gündü ki o gün, yağmur dahi anlamıştı aslında. Gök bile öyle gürleyip duruyordu ki o da biliyordu neler olacağını sanki. Bir daha eskiye dönemeyeceğimi, bir daha var olamayacağımı...
Sağanak yağmurun ardından kasvetli bulutların esiri olan gökyüzünü parlak yıldızlar aydınlatır olmuştu, sırılsıklam halim gecenin karanlığından kaçamamıştı pek tabii. Evime dönüyordum o gün ben, büyükbabam beni bekliyordu. Biraz önce aramış, nerede kaldığımı sorup bir güzel de azar çekmişti. Yemek yememiş, beni beklemiş, öyle söyledi. Masa hazırmış hâlâ, toplamamış bile. Kulağımda sevdiğim müziklerden herhangi bir tanesi, yağmurun altında bana eşlik ediyordu her gün olduğu gibi o gün de. Aceleci değildim, yine de evde büyükbabamın beni tek başına bekliyor oluşunu düşünerek oyalanmamaya çalışıyordum. Okul masraflarını çıkartmak için girdiğim kafe o sağanak yağışlı günde fazla kalabalıktı, geç kapatmak zorunda kalmış ve temizlik üzerime kalmıştı. Kaytaramamıştım ne yazık ki o gün. Belki de bu hayatıma mâl olmuştu. Geç kalma sebebimin hepsi bu değildi pek tabii, sürekli kullandığım toprak yol üstündeki binada inşaat olduğundan bir şeyler düşebilme ihtimaline karşı yolu kapatmışlardı. Şans ya işte, her şey o gün planlanmış gibiydi sanki. Birer komplo, Tanrı'nın birer komplosu. Sabah hangi yoldan geldiysem o yola sapmıştım yine, gecenin bir vakti o sokaktan geldiğim gibi çıkamayacağımı bilseydim şayet büyükbabamın yanında olurdum bugün belki hâlâ. Her şey ama her şey farklı olurdu. Bambaşka.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

göze görünmeyen ölülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin