Özel Bölüm I

152 16 20
                                    

Hatırladığı kadar soğuktu hava. Nefesi duman duman yükseliyordu dudaklarından kurtulur kurtulmaz. Burnu da kıpkırmızıydı. Birazdan akmaya başlayıp onu utandıracak gibiydi. Ama elleri üşümüyordu bu kez. Mew, sevdiği adam, onu bir bütün yapan, tamamlayan, verdiği sevgiyle ruhunu doyuran adam yanındaydı ve ellerini avuçlarına almış, bir an olsun üşümelerinden korkarak, ciğerlerinden dudaklarına ulaşan nefesi, onlara ulaştırıyordu.

"Tamam, yeterince ısındılar.", dedi Gulf utanarak. Adamın bu ilgisine hem hayrandı hem de utanıyordu. Kendisine verilen değerin yaşattığı o gurur, utanmasına sebep oluyordu. Elinde değildi!

Mew, sevgilisinin uyarısından sonra bıraktı nefesini üflemeyi. Ama Gulf'un elleri hala avuçlarındaydı. İstemeye istemeye o ellerden birini de bıraktı sonra. Ama sol elini bırakmadı. Sağ eliyle daha sıkı kavrayıp yürümeye başladı.

Boşta kalan elini hemen kabanının cebine soktu Gulf. Adamın nefesiyle ısıttığı elini... Düşüncesi bile sıcacık yapıyordu kalbini. Kimin hayır duasıydı bu adam ona, hangi sevabın ödülüydü, farkında olmadan ne kadar büyük bir iyilik yapmış olabilirdi ki Tanrı, Buda ya da hangi ilahi kudretse artık o, Gulf'un böyle bir mutluluğa ermesine salık vermişti.

O şehre ilk gelişini hatırlıyordu da hiç sevememişti soğuğunu. Öylesine kuru ve yabancı gelmişti ki ona, bir daha, hele hele kış mevsiminde, üstelik de bile isteye, gönül rızasıyla geleceğini söylese biri, elinin tersiyle bir tane sille geçirir ve "Ağzından yel alsın!", derdi. Ama şimdi...

Bir kere soğuk değildi eskisi kadar. Yabancı da değildi. Aksine evindeymişçesine rahattı. Çünkü yanında Mew vardı. Mew onun eviydi, sıcağıydı, ocağıydı. Mew varsa şehirlerin ismi de iklimi de birer hiçti. Evi avuçlarında, bir nefes kadar yakınındaydı.

"Annem çok heyecanlı!", dedi Mew.

Bu da Gulf'u içinde bulunduğu hülyadan uyandırmaya yetmişti. Geçen seferki gibi bu şehre gelişinin temel amacı yine iş olsa da aslında daha önemli bir meseleyi aradan çıkarmaya gelmişlerdi: Mew'in ailesi ile tanışmak!

Çok güzeldi! Şimdi hücrelerine kadar buz tutmuştu işte! Üşüdüğü için değildi elbet. Korktuğu içindi. Ya sevmezlerse onu diye ödü kopuyordu. Üstelik, her ne kadar Mew defalarca aksini söylemiş olsa da hala "Mew'i onlardan ayırmış olma" sorunsalı vardı. Yani tam olarak öyle olmamıştı ama ailesi pek tabi öyle düşünmüyor olabilirdi. Mew bir sorun olmadığı konusunda ısrar etse de Gulf, ailesinin gerçekte nasıl hissettiklerini ondan saklıyor olabileceğini düşünüyordu.

Bu tanışma yemeği kesinleştiğinden beri, Gulf'un beyninde, izlediği Kore dizileri dönüyordu. Tekrar tekrar dönüp dolaşıp takılı kaldığı sahneler ise barizdi: Zengin tarafın -çoğunlukla annesiyle- edilen konuşmalar! En iyi ihtimalle suratına bir bardak soğuk su servis edilir(!) en kötü ihtimalle de Mew'in babası onu, oğlunun peşini bırakmazsa ona dünyayı dar etmekle tehdit ederdi.

Gulf'un sessizliğinin altında yatan endişeleri çok iyi bilen Mew, durdu. Sıkıya sıkıya tuttuğu elin sahibini de kendisiyle birlikte durdurdu.

"Seni sevecekler.", dedi ılıman bir tonda. "Annem inanılmaz heyecanlı! Gerçekten! Kız kardeşim biraz fazla meraklı ve detaycıdır. Onunlayken kendini sorguda gibi hissedebilirsin ama açığını bulmaya değil seni tanımaya çalıştığı için sorar onca soruyu. Babam...

Daha önce de söyledim, babam biraz huysuzluk edecektir ama endişelenme, kalbini kırmaz. Çünkü bilir ki eğer seni kırarsa beni kırar, seni üzerse beni üzer. Belki bazı sitemleri olur, o kadar."

"Sadece sitem mi?", dedi Gulf. "Sitem" diyerek neyi masumlaştırmaya çalıştığını da merak etmişti ama sormayacaktı. Zira yeteri kadar gergindi. Daha fazla gerilirse kopacak gibi hissediyordu.

"En fazla sitem.", dedi Mew. "O da sana değil, bana. Tamam mı?".

Sorusuna aldığı tek cevap Gulf'un yere eğdiği başını sallaması olunca bu kez bir öneriyle geldi Mew:

"İstemiyorsan, hazır değilsen yapmak zorunda değiliz. Erteleyebiliriz. Annemlere hastalandığını, havasına alışık olmadığın için üşüttüğünü söyleyebilirim.".

"Olmaz!". Hiddetle çıkmıştı daha genç olanın ağzından kelime. Sonra sesini yumuşatarak devam etti:

"Olmaz, bir sürü hazırlık yapılmıştır şimdi. Hem nasıl olsa bu akşam birlikte yemek yiyeceğiz diye geldiğimizden beri yanlarına da uğramadın. İki gündür buradasın ama ailenin yanına gitmedin benim yüzümden. Bir de benim için onlara yalan söylemeni hiç kaldıramam.".

"Gulf... Yapma böyle...".

Al işte! Yine canını sıkmıştı adamın. Hep onu üzüyor, onu ya da ailesini bir şeylerle itham ediyor, Mew'in sözlerine inanmayı reddediyordu.

"Üzgünüm...", diyebildi tekrar yere indirdiği başıyla.

"Olma. Üzül diye demedim. Sadece... çok fazla düşünüyorsun Gulf. Düşünememen gereken şeyleri bile... Hatta sana düşünmene gerek olmadığını söylediğim, güvence verdiğim halde. Yapma böyle sevgilim. Her şey mükemmel olacak demiyorum ama iyi olacak. Biz iyi olacağız, güven bana.", dedi Mew. Gulf'un yüzü adamın avuçlarındaydı şimdi.

Derin bir nefes aldı Gulf ve : "İyi olacağız!", dedi adamın gözlerinin içine bakarak.

"Aynen öyle sevgilim.", dedi ve yumuşacık öptü Gulf'u. Ardından tekrar tuttu elini ve yürümeye devam ettiler.

"Hem...", dedi Mew, "...en kötü babam sana para teklif eder, sen parayı kabul edersin, sonra ben sana kaçarım, babamın parasıyla da uzak bir ülkede bir iş kurar, geçinir gideriz.".

Ardından Gulf'a baktı ve sevdiği adamın yüzündeki "Şaka mıydı şimdi bu?" bakışına karşılık kocaman gülümseyerek tanıştıkları dükkanın kapısını açtı.



Aslında sadece iki özel bölüm olacaktı ama bölümün birini ikiye bölüp sayıyı üçe çıkarmaya karar verdim. Keyifli okumalar efendim...

Ökse OtuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin