Kutay elinde çift kaşarlı tostla birlikte ağırca yürürken hafif yağmur çiseleyen ılık havada bahçe çardağında oturan sevgilisine adımlıyordu.
Ona biraz kızgındı.
Stresten ne yemek yiyordu ne başka bir şey düşünebiliyordu son zamanlarda.Üniversite sınavı başvuruları başlamıştı ve Uygar için bu şimdiden kafasında bin tane senaryo kurması için yeterli bir nedendi.
Kutay ise saatlerdir bir şey yemeyen oğlanın kursağından en azından bir lokma girmesi için doğrudan kantine adımlamıştı."Kutiş?"dedi Uygar kızarık burnuyla birlikte ceylan gözlerini süzerken.
Islanan her bir kirpik zerresi Kutay'ın göğsüne ağırlık yaratırken lâcivertleri dalgınca süzdü oğlanın gözlerini."Ahu gözlü...Yaralı ceylanım bu ne hal?"dedi Kutay sinirle.
"Üzülüyorum haline.""Özür dilerim ben..."dedi Uygar dudak dişlerken.
"Benim biraz kafam karışık bu aralar o yüzden...""Bir kaç saatte değerini ölçen sikik bir sınav için."diye gürledi Kutay tespitini elinde ters çevirirken.
"En iyisini yapacaksın be Bambi,gel yarma kalbimi ortadan ikiye. Ağlama.""Ayrılmaktan korkuyorum.."diye fısıldadı Uygar çekingen bir edayla.
"Çünkü...Kutay...Biraz daha çaba sarf etsen..Ya ayrı düşersek...Ya ...Ben gidersem sen kalırsan ? Ya aynı şehir olmazsa ya...""Mesafe girince bitiyor mu ?"dedi Kutay tek kaşını havaya kaldırıp.
"Senin için kazanacağım diyorum yavrum...""Tek o değil ki... her şey üst üste..."diye mırıldandı Uygar dudak dişleyip.
"Sigara var mı?"Kutay paketi uzatırken titrek ellerle bir nefes aldı Uygar kara gözlerini yumup.
"Hiç bir şey yolunda gitmiyor ki.. Tiyatroda odaklanamıyorum. Tek eğlencem buydu. Görüyorsun provalarda..Hep unutuyorum kafam çok karışık...""Ben seni anlıyorum da güzelim."dedi Kutay lâcivertlerini dikip kaş çatarken.
"Sürekli kafaya takıyorsun normal değil mi?""Boktan biri gibi hissediyorum..."dedi Uygar derin bir nefes verip.
"Tam bir bok gibi. Benden bir şey olmaz gibi. Hiç bir şey yapamam gibi. Her şey mahvolacak gibi..."Kutay derin bir nefes verip oğlanın omzunu okşarken yanıtladı.
"Her şey çok güzel olacak biliyosun bunu.""Nereden biliyorsun ki!"dedi Uygar hıçkırıp.
"Çünkü her şey senin için mükemmel olana dek durmayacağım anasını satayım!"diye gürledi Kutay.
"Üzme kendini canım yanıyor...""Bugün okuldan kaçsak ?"diye fısıldadı Uygar yutkunup.
"Eve gidip uyumak istiyorum.""Vay amına koyayım üzüm üzüme bakarak harbi..."diye mırıldandı Kutay şaşkınca.
"Kulaklarım doğru mu duyuyor ? İnekler okuldan kaçmaz...""İnekler değil."dedi Uygar yutkunup.
"Sorumluluklar yüzünden cinnet getiren bir ergenin isteği bu..."Kutay alayla omuz silkip ayaklandı.
"Tellerden kaçarken..."dedi Uygar panikle.
"Pantolonumuz yırtılırsa! Ya paslıysa teller..."Uygar ayaklanıp sevgilisini takip ederken yineledi.
"Peki ya kamera varsa ? Duvarlar çok yüksek midir Kutiş?""Yav he..."
"Kutaaayy..."diye gürledi Uygar.
"Çantamda saklama kabı var dün gece yaptığımız vişneli brownieler,kırılır mı?"Kutay alaylı bir gülüşle masumane ineğine bir göz süzmesi yolladı ve fısıldadı.
"Gömlek ütün bozulur yaralı ceylan aman ha dikkat et...""Müdür yardımcısının odası tam da tellerin olduğu yerde mesela cama çıksa kesin göreb...."
Kutay elini kolunu sallayarak omzundaki deri ceketle birlikte ağzında sigarası elinde tespihi adımladı kapı girişine.
"Kutay! Napıyorsun!"dedi Uygar endişeyle arkasından gelirken.
"Kutay Abi..."dedi onuncu sınıflardan nöbetçi oğlan dizleri titrerken.
"A-abi müdür yardımcısı kimse çık-çıkamayacak dedi ama ab-abi..."Kutay gömlek cebinden bir paket sigarayı oğlana savurup atarken göz kırptı.
"Tuvalette içmek de yasak ama onu duymamışsın sanki Aliço.""Abi...ben görmedim."dedi Ali denen oğlan yarı kısık açtığı kapıyı gösterirken.
"Sizi...""Adam ol canımı ye."dedi Kutay sırıtıp Uygar'a eliyle "gel" işareti yaparken.
Çantaları omuzlarından sarkarken Kutay zarifçe uzanıp sevgilisinin eşşek yüküyle test kitabı dolu olan - teneffüslerde bile test çözüyordu zira.- çantasını sırtladı.
"Urfa 'da Oxford vardı da biz mi okumadık diyen Ibrahim Tatlıses misin sen amına koyayım..."dedi lacivert gözlü sinirle.
"Napıyon İstanbul'a Oxford inşaa edecek tuğla mı taşıyon çantanda ...""Fasiküller..."dedi Uygar kikirdayip.
"Çöz sen de...""Hapishane kaçış kurgusu kurdu oğlan kafada."dedi Kutay alayla.
"Rüşveti ver geç,tellerde pantalon parası niyetine.""Bilmem.."dedi Uygar hevesle.
"İlk defa okuldan kaçtım!.""Evde yatmak için okuldan kaçan koca yürekli inek be..."diye fısıldadı Kutay mahalle arasına girdiklerinde.
"Ben de eve uğrayacağım gülüm balım.. Ayyaştan para koparayım da sınav başvurumu yapayım.. ""Akşam uğrayacaksın dimi?"dedi Uygar iri bakışları ile.
"Süsleniiiyimmm miii?""Ağzını yerim.."diye fısıldadı Kutay ise dudak büzen oğlana bakıp yutkunurken.
"Duş alırım biraz ses kaydı çıkarayım konu tekrarı yaparız seninle..."diye fısıldadı Uygar boş sokakta apartman duvarı arasında Kutay'a bir öpücük kondururken.
Kutay'ın evine bir kaç dakika kala duvar dibinde boş sokağı fırsat bildiklerinde Kutay uzanıp bir buse aldı oğlanın dudaklarından.
Uygar kocaman gülümserken "Akşam gelirken kahve al ,uyumayalım..."diye mırıldandı."Kısmetse ne zaman yoğurt ekmek kola üçlüsüne dönecek siparişler ?"diye fısıldadı Kutay oğlanın dudaklarından bir buse daha çalıp çenesini okşarken.
"Hı?"
"Anladın bence.."dedi Kutay kızaran oğlana bir buse daha kondurup.
"Anladımmmm..."dedi Uygar muzipçe.
"Amaaaa tekrar söyle diyeeee.""Sınavdan sonra beraber yaşarken diyorum..."diye mırıldandı Kutay.
"İnceden diyorum,akşam liste atarsın diyorum...."Uygar parmak ucunda yükselip uzun ve sesli bir öpücük kondururken "Kaçtım ben..."diye fısıldadı.
"Eve gidip dinleneyim sen de parayı al gel başvuru yapalım..."Kutay oğlanın saçına da bir buse kondurup yollarken "Çok kırıtma yolda...Sıçaçam ağzına de yeter ama !"diye tısladı sinirle.
Ve elleri cebinde arkasına dönüp yürümek istediğinde ise dakikalardır kendisini izleyen bir çift gözle göz göze gelmişti.
Ayyaş namıyla kan kırmızı gözlerinin hakkını veren biri.
Pek de yatakların altından yaşamayan bir canavar.
Kutay lâcivertlerini öfkeyle kendisini izleyen babasının gözlerine dikmişti.Ayyaş,oğluna doğru adımladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Perde
Romance"Hiç sevilmemişsin,sevdiğin ise meçhul!"diye gürledi ceylan gözleriyle. Sevmek ve sevilmek nedir özenle ince ince öğreteceğini bilmeden...