16

184 18 32
                                    

Mina

Kapının tam önünde Chaeyoung'u bekliyordum. Çantasını unuttuğunu söyleyip geri dönmüştü ve yaklaşık beş dakikadır beni bekletiyordu. Gerçi bu benim için sorun değildi. Dün onun benimle konuşmak için bir yıl bekledigini öğrendiğim için beş dakikanın lafını yapabilecek bir konumda olduğunu düşünmüyordum.

Sonunda beyaz kuğum küçük çileklerle süslenmiş çantasıyla yanıma geldi.

"Üzgünüm, çantam bıraktığımı düşündüğüm yerde değilmiş." Dedi mahcup bir tavırla.

Ona sıcacık gülümsedim ve "sorun değil Chae." Dedim

"Hadi o zaman gidelim. Neyle gideceğiz?" Dedi benim önümden yürümeye başlayarak. Ben de arkasından yürüyerek onu takip ettim. "Otobüsle mi gideriz yoksa metroyla mı?"

"Yada benim arabama ne dersin beyaz kuğum?" Kapının önündeki siyah spor arabaya doğru ilerledim. "Çok güzel değil mi?"

Chaeyoung hayranlıkla arabama bakıyordu. "Mina bunun senin araban olduğunu bilseydim arkasına beni yıka yazamazdım."

"Ne onu sen mi yazmıştın?" Şaşkınlıkla yüzüne bakarken konuştum.

"Ah şey, böyle güzel bir arabanın toz içinde olması hoş bir şey değil ve bunu yazmak eğlenceli kara kuğum."

Ağzından çıkan kıkırtıyla birlikte ben de güldüm.

"Tamam tamam." Dedim ve arabanın ön yolcu koltuğunu açtım. "Önden buyurun bayan Chaeyoung." Dedim hafifçe eğilip, elimle arabanın koltuğunu göstererek.

Sesli bir şekilde güldü. "Mina bazen aşırı tuhaf davranabiliyorsun." Dedi hâlâ kıkırdarken.

Ona ne dediğini anlamadigimi belli eden bir bakış attım ve sürücü koltuğuna geçtim. "Sevgilime bir prenses gibi davranmam tuhaf mı Chae?" Diye sordum oturduğum anda.

Chaeyoung biraz düşünür gibi yaptı ama cevabın aklında olduguna emindim. "Hayır, aslında bu çok tatlı." Diyerek bana karşılık verdi ve ellerinden destek alarak bana yaklaşıp küçük bir öpücük verdi.

Ona sadece ona sunduğum güzel gülümsemelerimden birini sundum ve "Çileklerin beni delirtebilir. Bunu bu tür yerlerde çok sık yapmamalısın." Dedim. Ardından yaramaz bir sırıtışla ona baktım.

Yüzü hafifçe kızardı. "Ya yapmaya devam edersem?" Diye sordu, yüzü kızarmasına rağmen gözlerini bir an bile benden ayırmadan.

Evet tam şu anda kendi kazdığım kuyuya kendim düşmüştüm. Yüzüm yanarken gözlerimi ondan ayırdım ve emniyet kemerini takmaya çalıştım.

"Çok çabuk utanıyorsun Mina-ah." Dedi ve bir yandan da uzanıp emniyet kemerini takmam için bana yardım ediyordu. Emniyet kemerimi taktıktan sonra kendi koltuğuna iyice yerleşti ve kendi kemerini de taktı.

"Bu böyle olmamalıydı." diye mırıldandım.

"Ama böyle oldu." Dedi chaeyoung kıkırdayarak.

Ona kırmızı olduğunu tahmin ettiğim yüzümle gülümsedim ve lunaparka doğur sürmeye başladım.

...

Lunaparka geldiğimizde Chaeyoung heyecanla etrafa bakıyordu. Resmen yerinde duramıyordu.

"Lunaparkalara bayılıyorum Mina-ah! Mükemmel yerler." Bana dönerek konuştu ve gülümsedi.

"İlk önce hangisine binelim?" Diye bir soru yönelttim gülümserken.

"Bilmiyorum." Dedi kararsızlık içerisinde. "Belki de çarpışan arabalarla başlamalıyız."

"Olabilir." dedim gülümseyerek ve jetonların satıldığı küçük kukubeye doğru yürümeye başladım. Chaeyoung da hemen arkamdan hızlı birkaç adım attı ve bana yetişti. küçük kulübeye ulaştığımızda kulübedeki çalışanla küçük bir konuşma gecti aramızda ardındansa toplamda on tane olan jetonlarla sevgilime döndüm.

First Time [MiChaeng] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin