SULANMIŞ ÇİÇEKLER Bölüm 1

45 6 2
                                    


   Acılar , tarif edilemeyecek bir duyguydu. Berbat ama bir o kadarda acı bir tebessümle tarif edebilirdik bu olayı. Geçerdi, bütün acılarımız geçerdi ama yanıldığımız bir şey vardı. Belki acılarımız geçerdi ama o acıları , o eski kötü anıları unutmak mümkün değildi. Her yara , her acı , her kötü anılarımızı belki bir anlığına hafızamızdan silebilirdik ama unutmak mümkün olmayabilirdi. Başkalarının hafızalarından silinse de benim hafızamdan silinmeyecekti her şey.

   Anılarım vardı, kötü anılarım , unutamadığım unutup ta güzel anılarımı doya doya yaşayamadığım anılarım vardı. Ama hepsini geride bıraktım geçmişi unutup geleceğe emin adımlarla yürüyebilmek için, yeni ve tertemiz bir sayfa açabilmek için ama olmadı. Hiçbir şey umduğum gibi gitmiyordu. Kötü anılarım canlandı birden gözümde. Küçüktüm daha çok küçüktüm , annesiz babasız kalmanın ne demek olduğunu bilmeyecek kadar küçüktüm. Sevgi ne demek bilmiyordum, bilemedim ve öğrenemedim de. Benim çocukluğum hep acılarla doluydu. Ama büyüdüm acının , anıların ne demek olduğunu öğrendim ama sevginin ne demek olduğunu öğrenememiştim. Bir tarafım doluyken diğer yanım hep boş kalıyordu. Bundan 8 yıl öncesine dönmüştüm. Annemin ve babamın kaza yaptığı anına "Hastanın nabzı düşüyor." diyordu bir doktor. "Kalbi duruyor." diyorlardı .Ben bir şey yapamamıştım, hem de hiçbir şey. "Anne ne olur beni yalnız bırakma" diyordu o küçük kız . "Anne babam gitti sende beni bırakıp gitme ." diyordu yeniden  o küçük kız. "Annem kimsem yok anne lütfen gitme beni  bir başıma bırakma anne" diyerek hüngür hüngür ağlıyordu. Etrafımda kimse yoktu. Okula giderken, evdeyken, eve gelirken, sokaktayken ve sayamadığım birçok yerdeyken hep yalnızdım ben. Yalnızlığın , kimsesizliğin ne demek olduğu öğrendim ben. Silmiştim bütün acılarımı, arkadaşlıklarımı , sevdiklerimi ve en önemlisi de geçmişimi silmiştim ben unutabilmek için. Yeni bir sayfa açabilir miydi insan .Sevdiklerin tekrar gelebilir miydi yanına. Kötü anılarını silip tekrar başlayabilir miydi insan hayatına. Özellikle her şey yok olmuşken.

   Şimdi acılarımla dolu olan acı dolu hayatımı bıraktığım o eve gidiyordum. Hala unutamadığım o eve.

  " Yine ne oldu Güneş " dedi yanımdaki Beste. Beste'ye baktım. Çocukluk arkadaşımdı. Beni hiç yalnız bırakmayan canım arkadaşımdı.

  " Eski kötü anılarıma " diye cevapladım sorusunu ve devam ettim. "Unutmak çok zor Beste. Unutamıyorum yaşanmışlıklarımı onları unutamıyorum ki " dedim.

  "Geçecek Güneş her şey geçecek birçok şey yaşadık biz. Zamanla düzelecek her şey inan bana " dedi. Küçük ve acı bir tebessüm gönderdim ona. Doğruydu, her şey zamanla düzelip geçerdi. Bütün yaralarımız kabuk bağlardı. Beste beni desteklemek istercesine elini elimin üstüne koydu. "Mutlu olmaya bak canım inan bana yüzündeki acıyı annen bile görmek istemezdi." dedi ve bende o devam etmeden konuştum. 

"Mutlu olmaya çalışacağım Beste" dedim bitkin bir ses tonuyla. Sonunda gelmiştik. Besteyle ödemeyi yapmak konusunda biraz inatlaşsam da Beste şoföre parayı vermişti. Gelmiştim o acı dolu olan eve geri dönmüştüm tam iki aylığına Beste benimle burada kız kıza beraber güzel anılarımız olacağını söylüyordu. Bu kötü anılarımızı silip güzel anılarımız yapacaktık. Beste 'de zor bir çocukluk dönemi geçirmişti. Onun çocukluğu benim çocukluğum gibi değildi. Küçüklüğünde babası annesini öldürmüş , annesi öldükten sonra babası Besteye yapmadığını bırakmamıştı.  Babası Bestenin annesini dövdüğü zaman benim yanıma gelirdi. Bende Beste ağladığı zaman üzüntüsünü , acılarını unutturmak için oyun oynardım hep onunla. Biz onunla kardeş gibi olmuştuk yaralarımızı sararak , üzüntülerimizi giderek. 

  "Güneş , dalmak üzülmek ,düşünmek yok demiştim. " dedi yanıma gelip bana destek vermek istercesine aniden ona sarıldım gözümden bir damla yaş süzülüp Bestenin eline düşerken. "Güneş yapma be kardeşim ne olur sen üzüldüğün zaman bende üzülüp kötü anılarımı hatırlıyorum bak ne olur yapma böyle" dediğinde ondan ayrıldım ve dolmuş olan gözlerimle ona baktım. Gözlerinde acıyı gördüğüm o kıza baktım. O da dolan gözleriyle bana bakıyordu. Gözyaşlarını silip kızıl saçlarını arkaya atıp konuştu. "Güneş gözlerime bakacağına şu poşetleri al da eve gidelim, yarım saatimiz boşa gitti şu anda" dediğinde çoktan elindeki poşetleri almıştım. "Of burada bayağı bir tozlu bu evi bir halletmemiz gerekecek." dedi söylenerek eve girdiği sırada o söylenirken bende telefonumu aldım yeni bildirim var mı diye. Çok susamış, dilim kurumuştu kendime bir bardak su almak için mutfağa girdiğim sırada Bestenin evin tozunu alırken düşeceği sırada onu tutarken bende düşmüştüm. Hala şoktaydım çünkü ne ara mutfağa girip temizliğe neden hemen başladığını anlayamamıştım. Besteyi tutmasaydım düşüp bacağı veya kolu sakat kalıp bir yerleri kırılabilirdi.

    "Ah Beste ah , beni çağırabilirdin neden tek başına iş yapmaya çalışıyorsun" dedim ayağa kalkıp ona yardım etmeye çalışırken. 

    " Sen biraz dinlen diye seni çağırmamıştım." diye cevap verdi.  

     " Beste, iyilik edeyim derken kötülük ediyorsun ya kardeşim" dedim büyük bir kızgınlıkla.

     " Ben bir daha düşmeyeceğim bak bana çok güçlüyüm, bir şey olur mu kızım sence bana ya" dedi . Kızgınlığımı ona belli edercesine ellerimi göğüsüm de birleştirdim. Allah'ım hala sırıtıyordu. Çıldırmamak elde değildi ki. Ama benim de Beste'nin en sevdiğim yanı benim yanımda olup dertlerini paylaşıp beni anlayabilmesiydi. Eğer sizi anlayan bir arkadaşınız varsa çok şanslıydınız. Yüzündeki o bebeksi surata ifadesini silmesi için ona sarıldım. Ben kızdığım zaman hep böyle yapardı. 

    " Tamam ama bir daha yapma böyle şeyler" dedim. 

     "Tamam, bir daha olmayacak söz veriyorum. " dedi yumuşak bir ses tonu ile.

     " Ah Beste ah ne yapacağım ben seninle ya " dedim o içeri giderken. Umarım duymamıştır.

     "Daha önce ne yapıyorsan onu yapmalısın. Ayrıca buradan her şeyi duyabiliyorum." dedi kızgın bir ses tonu ile. Hazır cevaptı bu kız ya. Kendi kendime söylenerek mutfağa Beste'nin yanına giderek onun ile birlikte temizlik yapmaya başladım. 

    Yaklaşık iki buçuk saattir temizlik yapmıştık ve ev Beste sayesinde pırıl pırıl olmuştu. Beste bir yandan çayını yudumluyor diğer yandan telefonuna bakıyordu. Ben ise eve bakıyordum. Annem ile babamı yan yana hayal ettim. Annemin çayı demledikten sonra bize getirdiğini, babamın benimle ilgilenip konuştuğunu ettiğini hayal ettim. Ama olmuyordu. Hiçbir şey benim hayal ettiğim gibi olmuyordu. O anı yaşayamıyordum. Ve yaşayamamıştım da. Babam para kazanmak için geç vakitlerde geldiği oluyordu. Hep bir topaltı, hep bir holding işleri ve hep bir işi oluyor idi mutlaka. Ben babama sorduğum zaman neden para kazanması lazım olduğunu söylüyordu. Ben babanın ne demek olduğunu bilmiyordum. Ama babam beni sevdiğini söylüyordu. Babam ile sadece bir anım vardı. O da annemden habersizce babamın yanına gidip gökyüzünü birlikte seyrettiğimizdi. Babam ile sabah gökyüzünü seyretmek o gün için çok güzeldi. 

   "Baba sabah gökyüzünde yıldız olur mu " demiştim çocuk aklımla. Babam da buna gülümseyerek cevap vermişti. 

   " Olur kızım " dedi yüzündeki gülümsemesini silmeden. 

  " Hani nerede ben göremiyorum. " demiştim gökyüzüne bakıp yılız bulmaya çalışarak.

  "Bak orada" dedi  eli ile Güneşi işaret ederken. 

  " A güneş baba , ben miyim "diye sormuştum bu kez.

  " Evet , kızım sensin" demişti bana çok mutluydum o gün. O gün annemin çiçeklerini sulayıp gelmiştim özellikle. Hem de küpeli çiçeklerini. Babamın yanına gelmiştim .  Annemin çiçeklere karşı büyük bir zaafı olduğu için bana sürekli onları koparmamamı söylerdi. Ben de çiçekleri sulayıp gelmiştim babamın yanına ve o gün en mutlu olduğum gündü.

    

     

    

ALARMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin