Derin uykumun en güzel yerinde. ŞAAAK!! Alnıma yapışan ıslak sert cismin ne olduğunu anlamak için gözlerimi açmama fırsat vermeden İhsan Beyin sert tok sesi kulak zarlarımı patlatmaya yetip artmıştı
''Kalk ulan kalk bu sefer süründürcem seni.''
Elimi alnımda yapışmış olan şeye götürdüm. Hışır Hışır babamın tükürüğü ile alnıma yapıştırmış olduğu kağıt parçası geldi elime, gözlerimi aralamamla, dün akşam Kadıköye geçerken yediğim trafik cezamı aldım. Sıcacık geniş yatağımdan zorla da olsa doğruldum. Babamın sinirden, kızarmış, merhametsiz saçlarının açıkta bıraktığı kafası ve yüzü, ateş saçan gözleriyle bana bakıyordu. Yağla bağla oğlum Kemal vur damardan dedim içimden. Yüzümün en dayanılmaz yeri olan mavi gözlerimi devirdim.
''Baba bunun için mi üzüyorsun beni. Daha geleli iki hafta oldu hiç mi özlemedin...''
''Ulan eşek sıpası neyini özleyeceğim senin. O iki haftada yediğin 10. Ceza ödediğim 13. Mekan Faturası lan.''
''Çok mu yani şu yakışıklı oğlundan çok mu ödediğin birkaç bin tl'cik.''
''Seni şu camdan atarım ibret olsun diye. Vazgeçtim dön ulan İngiltere'ye geri.''
''Vallaha mı?''
Gözlerimi kocaman olmuştu gerçekten geri yollar mıydı acaba. İçimden bildiğim ne kadar dua varsa ettim lütfen Allah'ım geri yollasın, Söz oraya cami yaptırıcam. Ben duamı bitirmemiştim ki...
''Rüyanda görürsün okulların yönetimini sen alacaksın. Adam ol diye gönderdim seni oralara. Gidip oradaki okullarında yönetimini gör sistem nasıl ilerliyor az öğren O dilini de geliştir diye. Sen ne yaptın...''
Harbi ne yaptım ki sadece bir kere yakalanmıştım onlara. Gittiğimin 2.Ayıydı, annemle babam hasretime dayanamamışlar. İngiltere de benim için aldıkları evin anahtarlarının onlarda da olacağını nereden bileyim, sürpriz yapmak istemişler. Saat farkını da hesaplayamadıkları için sabahın altısında odamın ışıkları yandığında ben Alexis ile çırıl çıplak yatakta uzanıyordum. Şuan sadece annemin kırmızıdan mora çalmış yüzünü ve babamın alt çenesinin yere kadar açık olduğunu hatırlıyorum.
'' 'Dil dile değmeden dil öğrenilmez ama babacığım' ulan elin gavur kızını almış koynuna bana bu lafı söyledin. Ah benim eşek kafam daha o zaman seni buraya getirip adam olana kadar süründürseydim böyle olmazdı.''
''Ama babam bak ne güzel geliştirdim dilimi öğrendim sistemi ver beni oradaki yönetime Türkiye ye niye geri getirirsin ki...''
''Kemal!''
Dedem elinde görkemli bastonu ile belirdi kapımda. Dedim içimden kadro tamamlandı. Kalk Kemal geç hazır ola.
''Dedem benim yakışıklı dedem. Şu torununu kurtar oğlunun elinden.''
Dedem yüzüme bile bakmadan çatık kaşlarının altındaki derin mavi kızgın gözlerini babama sabitleyip
''İhsan aşağıya salona inin konuşacaklarımız var uzadı bu mesele.'' Dedi.
Babamın bana pis pis sırıtışını yakaladım. Noldu şimdi böyle neden sırıttı bu adam. Aklımda deli sorular. Acaba hala dün gecenin etkisinde miydiler ama ben nereden bileyim kadının evli olduğunu sürtük ilk önce o asıldı bana. Ama 'uzadı bu mesele' demişti dedem Ulan yoksa her zengin ailede olduğu gibi bunlar benim başımı bir kızla bağlayıp oturtmasınlar buradaki yönetime. Evlenmem. İsterse okullardan birinde temizlik yaptırsınlar ama evlendirmesinler. Hem annem canım annem hayatta kıyamaz oğluşuna paylaşmaz değil mi beni başkasıyla. Babam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANA DOĞRU
RomanceBaşına gelen şey onun için cezaların en saçması, en mantıksızıydı... Üniversiteye bile sırf dedesinin zorunlu koyduğu bölümü okumak için gitmişti ama şimdi ondan bunu meslek olarak yapması bekleniyordu... Hemde koskoca şirket başkanlığı dururken...