Önsöz; merhaba ben liforya bu yazdığım fic ilk fic'im umarım seversiniz.. yazım yanlışlarım tabiki olacaktır şimdiden özür dilerim 💗
-
-
Uçurumdayım ve aşağıya bakıyorum. Bir adım atarsam ölürüm.. geri kalan senaryo'yu biliyorum ama. Tam adım atacakken uyanıyorum..
Aylardır gördüğüm rüya bu işte neyse ki alıştım.
Daha fazla rüyamı düşünmeden geç kalmamak için sıcacık yatağımdan kalktım ve duş almaya gittim.
Hazırlandım ve kahvaltı için aşağıya indim.
Ji-eun teyze her zaman ki gibi çok güzel şeyler hazırlamıştı. Annem yemek masasının başına geçmiş 2 gün önce yaşadığımız olay yüzünden bana hala sinirliydi.
Daha fazla beklemeden bende masanın diğer tarafına geçtim. "Günaydın" dedim annem'e. Bana bakmadı bile.. Sadece eşcinsel olduğumu öğrendiği için bunu yapıyor. Tekrardan "günaydın anne" dedim. Bana o an ki ruh halini anlayamayacağım bir bakışla "Bak Jungkook.. senden bir şey rica edeceğim. Lütfen karşı gelmeden önce dinle" dedi. Kaşlarımı çatarak "evet?" Dedim. Daha sonra annem "Senin için bir psikolog tuttum onunla görüşürsen belki düzelirsin. Lütfen beni kırma en azından deneyelim belki kurtulursun". Ahh.. anne kurtulursun mu.. keşke beni cidden anlayan bir ailem olsaydı. O an sinirlendim neden hastaymışım gibi davranıyorlar anlamıyorum.. O sinirle " Ne diyorsun anne? Hasta mıyım yani ben? Elimde olan bir şey mi sence.. keşke beni anlasaydın.." dedim bağırarak. Karşılık olarak o da bağırdı "Benim çocuğum böyle olamaz! bütün Kore bizim ailemizin açığını bulmaya çalışıyor anlıyor musun? Ne dersen de o psikologa gideceksin!" Dedi. Biz dedem sayesinde Kore'nin önde gelen ailelerindeniz. Bizi tanımayan yok. Hatta fanlarım? Bile var. Bu yüzden hayatımız hep magazin sayfalarında.
Istemsizce gözlerim dolmaya başladı. Hep böyle oluyordu işte sinirlenince ağlıyordum. "Doydum ben" diyip kalktım masadan. Arkamdan "Jungkook! Buraya gel" diye bağırıyordu. Bende kapıya doğru ilerliyordum ki kapıda ji-eun teyze'yi gördüm elinde poşet vardı. "Jungkook oğlum, hiçbir şey yemedin sana sandviç hazırladım okulda ye olur mu" dedi. Gözlerim dolu bir şekilde ona "Eşcinselim ve beni hala seviyorsun öyle mi?" Diye sordum. "Eşcinsel olman hiç bir şey değiştirmiyor Jungkook" dedi ve kulağıma eğilerek "hem benim kızımda eşcinsel korkma çekinmeden bana her şey'ini anlatabilirsin oldu mu? şimdi bu sandviç'leri al ve artık git geç kalacaksın" dedi. Ji-eun teyze on yıldır bizim evimizde çalışıyor bir nevi ikinci annem gibi.
Sandviç'i alıp ji-eun teyze'ye teşekkür ettikten sonra dışarı çıktım.
Biraz daha sakinleştikten sonra motoruma binip okula gittim. İlk derse girmek istemiyordum bu yüzden okulun bahçesinde oturdum. Düşündüm, anneme nasıl kendimi kabul ettirebilirdim. Bu imkansızdı galiba benim hasta olduğumu düşünüp psikologa gitmemi isteyen biriydi o..
Bunları düşünürken birinci ders çoktan bitmişti bile. Boş boş etrafta ki insanlara bakarken gelen sesle irkildim "hey, Jungkook" bu jimin'nin sesiydi. Dönüp sesin geldiği yere baktığımda çoktan yanıma gelmişti bile. "Günaydın" dedim donuk bir sesle. Benim yüzümü görünce o da bir anda somurtmaya başladı. "Yine ne oldu" diye sordu bana, bende "annemle kavga ettim" dedim. Yüzünde ki ifade "yine mi" diye bağırıyordu bana. O bir şey demeden ben takrar konuşmaya başladım "eşcinsel olduğum için hasta olduğumu düşünüyor. Psikologa gidecekmişim.. cidden şaka gibi.." bana acıyormuş gibi bakıyordu. Çünkü onun ailesi sonuna kadar destekliyordu onu.. bana yaklaşıp "Biliyormusun Jungkook ilk başta desteklemiyorlardı.. aynı şeyi yaşadım. Beni psikologa göndermek istediler.. başta karşı geldim daha sonra gittim ve psikolog beni değil ailemi iyileştirdi.. tabi hemen olmadı bu biraz ailen gittiğini düşünsün güya iyileştiğini, daha sonra psikoloğun ile onlarla konuş, bak bana İnan düzelicekler.." dedi. Şöyle bir bakınca tek gidebileceğim yol buydu.. denemem gerekti. Jimin'e teşekkür edip hemen kalktım. Motoruma binip biraz dolaştım.. şuan tek yapacağım şey psikoloğumun homofobik olmamasıydı.
Akşam eve geldiğimde yemek masası çoktan hazırdı. Masaya doğru ilerledim. Annem bana bakarak şöyle dedi "akşam buraya gelmezsin diye düşündüm". Bende direkt birşey yapmadan hemen söyledim. "Anne, psikoloğa gideceğim." Annem ve ji-eun teyze şaşırmıştı. Annem'in sevinci yüzünden okunuyordu. "Aferin doğru kararı vereceğini biliyordum. O zaman hemen yarın randevuna başlayabiliriz zaten haftasonu" dedi , doğru ya yarın cumartesi.. "tamam"dedim "başlayalım"
Sabah yine aynı rüya yüzünden kalktım ama biraz erkendi. Kitap okuyup saat on'da yataktan kalktım. Duş alıp üstümü giyindim. Aşağıya kahvaltıya indim. Yedikten sonra annem şoför ile gitmemi söyledi. Bende ısrar etmeden kabul ettim. Araba ile giderken tek yapabildiğim psikoloğu'mun homofobik olmaması için dua etmekti... Hiç etmediğim kadar dua ettim Tanri'ya.
Sonunda gelmiştik. Tam odasının karşısındaydım. Kapıyı yavaşça açtım ve İşeri girdim. Uzun boylu, yapılı, kahverengi uzun saçlı, siyah gömleğinin üstünde beyaz önlüğü olan, dünyada gördüğüm en yakışıklı adam oturuyordu. Gözgöze geldiğimizde içimden sadece homofobik olmayıp bana yardım etmesini istiyordum.
Masasının üstüne baktım adı.. adı Kim taehyung'du..
Gözlerimi dikmiş ona bakıyordum cidden o kadar yakışıklıydı ki bir an her şey'i unuttum.
"Buyrun" dedi, sesi çok hoştu.. irkildim ve masanın önünde ki koltuğa oturdum.
Bu kadar genç birini beklemiyordum açıkçası.. daha kolay olacak gibi hissediyordum çünkü genç sonuçta bence homofobik değildir.. ben bunları düşünürken taehyung bir an'da "jeon Jungkook değil mi?" Diye sordu. Bende "evet Jungkook" diye karşılık verdim. "Neden burada olduğunu biliyor musun peki?" Diye sordu bana.. Ben ne diyeceğimi bilmiyordum o an. Ne desem hastayım, Eşcinselim, ben canavar'ım mı desem...
"Hey, iyi misin?" Diye tekrar sordu, hayır iyi değilim.. hasta olduğumu düşünen bir annem var taehyung.. "iyiyim" diye karşılık verdim. Ve ardından "Eşcinselim ve annem hasta olduğumu düşündüğü için burdayım" diye getirdim. Derin bir nefes çekti sonrada bazı dosyaları çıkarttı. Bana baktı bende ona. "Üniversite son sınıf öğrencisisin ve 23 yaşındasın.. 1 yıl mezun'a mı kaldın?" Diye sordu. Neden hayatımda ki herşeyi biliyor? ahh anne.. "evet öyle oldu" dedim kısık ses tonuyla. "Sen kaç yaşındasın" diye sordum bir an'da, aklımdan böyle bir şey geçmiyordu bile ağzımdan döküldü. Bana baktı ve "25" dedi. Ne benden sadece 2 yaş büyük.. nasıl olurda 2 yılda bu kadar önemli bir doktor olur ki?
"Evet nereden başlayalım" diyip bilgisayar'a birşeyler yazmaya başladı.. korktum cidden homofobik olabilir mi diye.. içim içimi yiyordu ama soramiyorum da.. "biliyorsun ki son zamanlarda bir moda haline gelmiş durumda, bazı sosyal medya uygulamaları sayesinde insanlar görüp özeniyor özellikle küçükler.." o kadar sinirliydim ki konuşmasını böldüm.. nasıl böyle şeyler söyleyebilir aklım almıyordu. "Ama ben 23 yaşındayım ve kesinlikle eminim.. cidden sizin gibi insanları anlamıyorum.. insanlar belki sosyal medya sayesinde farkına varıyor ha? Cidden nasıl böyle düşünebilirsin?.. ben buraya bir ümit homofobik biri yoktur diye geldim.. belki beni anlar ve bana yardım eder diye düşündüm.. belki benim hastalıklı olduğumu düşünmeyip.. beraber ailemi iyileştiririz diye düşünüp geldim.." o kadar çok şey söylemek istiyordum ki ağzımdan hangi kelimelerin döküldüğünü bilmiyordum..
Bana bakıyordu ama yüz ifadesini anlamıyordum "bak ne kadar çabalarsan çabala ülkemizde çok homofobik var birini değiştirmen diğerini değiştirmeyecek" ne diyordu bu diğerlerinden banane annem'i değiştirsem yeterdi bana.. hiç düşünmeden sordum "peki sen homofobik misin?" Diye sordum. Baktı ve bana "bunu bilmen hiçbir şey değiştirmeyecek bana verilen işi yapıyorum sana yardım edemem" dedi.. hayatımda aldığım en kırıcı şey bu olabilirdi.. hissediyordum sinirlenmiştim ve yine ağlıyordum.
"Eğer devam etmek isterseniz pazartesi tekrar randevumuz var saat akşam yedi'de. Bugünlük bu kadar yeter." Dedi. Hala gözlerimden yaşlar aktığını hissediyordum.. tek yolum buydu ve benim aklıma gelmedi ki hep olumlu düşündüm.. kalktım koltuktan kapıya doğru ilerledim.. arkamı dönüp ona baktım ama bakmıyordu bile.. daha ne kadar bu şeyleri görecektim.. hangi psikoloğa gitsem aynı davranışı görecektim..
Arabaya bindim ve eve doğru ilerlerken jimin'i aradım ona olanları anlatacaktım.
"Alo" dedi jimin ve ardından "nasıl geçti" diye sordu.. bende anlatmaya başladım "çok kötüydü homofobik'ti eminim bana söylemedi ama, çok aşağılanmış hissettim.. ondan yardım istedim yapamam dedi. Bana sosyal medyadan özeniyorsun dedi resmen.." sözümü kesmeseydi herşeyi anlatacaktım ama..
"Bak Jungkook sana dememiş bile homofobik olduğunu onun işi bu karşısında ki kişi ne istiyorsa onu yapmak zorunda.. bence tam emin olana kadar git. Emin olduğun zaman başka psikolog'tan yardım isteriz olur mu? Içimden bi ses onun sana yardım edeceğini söylüyor.." dedi. Olabilir miydi böyle bir şey.. işi gereği bana söylemiyor muydu yoksa? Bir daha gitmeli miydim bilmiyordum.. şu bir günde iyice düşünecektim..
Acaba gidecek miyim? Ve tekrar yardım isteyebilecek miyim bende merak ediyordum..
Olanları düşünürken Jimin bana "yarın akşam bir partiye gideceğim gay'lerin olacağı bir parti toxic hetore'leri dışlama sırası bizde kesinlikle sende gel olur mu?" Dedi. Aslında gidip kafa dağıtmak istiyordum.. hemde herkes benim gibi olacak.. canavar olmayacağım orada. Jimin'e "tamam geleceğim saat kaçta buluşacağız" dedim o da akşam 9'da olacağını söyledi.
Eve geldiğimde annemle konuştum bugünün güzel geçtiğini ve psikoloğum ile tanıştığımı söyledim. Biraz erken yattım sabah jimin'nin aramasıyla sürekli gördüğüm rüyayı görmeden kalktım. Telefonu açıp "Alo" dedim. "Bugün spor salonuna gidecektik ya kaç gündür gitmiyoruz hadi seni almaya geliyorum hazırlan" dedi. "Tamam" diyip telefonu kapattım daha sonra yataktan kalkıp duş almaya gittim. Aldıktan sonra hazırlanıp aşağıya inip kahvaltı yaptım. Jimin geldi ve motorlarımızla beraber spor salonuna gittik.Akşam 7'ye kadar spor salonundaydık. Eve geldiğimde akşam yemeğimi yedim ve hazırlanmak için odama çıktım. Güzel giyinmem gerekti ama ne giyineceğimi bilmiyordum. Sadece dövmelerimin görünmesini istiyordum. Siyah atlet giydim altıma siyah bol bir pantolon, üstümde sıfır kollu deri bir ceket giydim. Saçımı taradım ve artık hazırdım. Aşağıya indiğimde ji-eun teyze evden ayrılmıştı bile annem'de iş için 2 günlüğüne şehir dışına çıkmıştı yani eve gece gelmesem bile kimsenin ruhu duymazdı. Dışarı çıktığımda Jimin motorunun üstünde yanlamasına oturmuş beni bekliyordu. Yanına yaklaştığında ıslık çalıp şöyle dedi "woww işte benim adamım, erkekleri kendine düşürmek istiyorsun değil mi" deyip çekici bir gülümseme ile hafifçe sağ omzuma vurdu. Bende gülüp kaskımı takmaya başladım. Heyecanlıydım ilk defa benim gibi olan bir çok insanın yanına gidecektim.. ilk defa yargılanmayacaktım..
Yola koyulmuştuk ben jimin'i takip ediyordum. Uzun dakikalar sonra sonunda gelmiştik önüne. Indik ve bar'in kapısına doğru ilerledik. Içeri girdim ve hayatımı buldum.. Herşey o kadar özgür hissettiriyordu ki.. sanki günahlarından kaçan suçsuz insanlar toplanmıştı buraya.. dans edenler, öpüşenler, ağlayanlar, sarilanlar, şarkı söyleyenler... Herkes fazla özgür ve mutlulardı.
O müthiş mekanın içine ilerledim. Jimin bana yaklaşıp "eğlencene bak parti bittiğinde kapının önünde buluşalım" dedi ve beni dinlemeden kalabalığa karıştı.
Daha sonra etrafa bakınırken tanıdık bir yüz gördüm.. yaklaştım ona doğru. Her adım atmamda daha da netleşiyordu. Bu kişi taehyung'du. Homofobik sandığım Kim taehyung'du.. O şimdi lgbt bireylerinin olduğu bir partide içki içip etrafı izliyordu..
O an onu gördüğümde anladım.
Gerçekten benim kurtarıcım olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Gece Ay Seninleyken Çok Güzel..
FanfictionBen senin en çok bana yansımanı sevdim.. Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni, mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim, ben seni sevdim, ben seni sevdim... - taehyung'dan jungkook'a