5.Bölüm "Asıl Devrin Başlangıcı" (Düzenlendi.)

10.4K 416 70
                                    

[Kahraman Deniz - Son Durağın]

Ona kavuşmak için koşarak ilerlediğim yollarda, şimdi onunla el ele ilerliyordum. Gecenin bir vaktiydi. Mahallede kimse yoktu. Muhtemelen herkes sıcacık yatağına girip uyumuştu.

"Biraz acele etsek ya? Babam beni çiğ çiğ yiyecek." dedim endişeyle. Cidden yiyecekti. Saatlerdir Ilgaz ile olduğum için onu aramayı ve telefonun sessizde olduğunu unutmuştum. Tesadüfen fark ettiğim telefonun yanan sönen ışığı ve üst üste gelen bildirimler ile de cenaze namazımı kıldırmıştım bile.

Babamın beni çiğ çiğ yiyeceğini söylemiş miydim?

"Niye telaşlanıyorsun ki? Baban sanki ilk defa seni dışarıdan topluyor." dedi gülerek. Lise anılarım aklıma gelirken yüzümü buruşturdum. Cidden hiç iyi bir ergenlik geçirmemiştim.

"Hem benim yanımda olduğunu söylesen eminim ki kızmaz." Dediği akla mantığa uymuyordu. Alayla baktım yüzüne.

"Evet Ilgaz kızmaz. Eminim ki senin cenaze işlerinle ilgilenmek ona büyük bir zevk verir." Bu sefer yüzünü buruşturan Ilgaz'dı.

"Bu genç yaşımda, hele ki sevdiğim kadına daha yeni kavuşmuşken ölmeye niyetli değilim." dedi. Ben cümlenin arasından sadece 'sevdiğim kadın' sıfatına takılırken adımlarım yavaşlamıştı.

Gözlerine baktım. Gözlerim gözleriyle buluşurken midemdeki kelebekler tekrardan ortaya çıkmıştı. Ne söylersem söyleyeyim, ne haykırırsam haykırayım Ilgaz'a olan sevgimin ne denli büyük olduğunu dile getiremeyecek gibiydim.

O bir okyanustu. Ben ise onun okyanusuna hayran olan bir balık. Onsuz yaşayamayacağım varlığı bana güç verirken daha sıkı tuttum elini. Gülümsedim. Dudaklarıma kayan bakışları derince yutkunmama sebep olurken, yine de bozmadım dudaklarımdaki gülümsemeyi.

İçten içe daha çok bakmasını istedim. Benim ona baktığım gibi, benim onda gördüklerimi o da bende görsün istedim...

Bir adım yaklaştım. Ellerimizi ayırmazken geniş omzuna yasladım alnımı.

"Birgün dizine uzanıp, sana 'içimdeki seni' anlatmama izin verir misin?"

Derin bir iç çekti. Bunu inip kalkarken göğsüme baskı yapan göğsüyle hissettim. Diğer elini belime atıp sarıldı. Benim diğer elim belini bulurken, avcumu bastırdım bırakmak istemezcesine.

Biz bugün sarılmalara doyamayan, birbiri olmadan yapamayan bir çift gibiydik. Bu gece bitmemeye yeminli gibiydi. İçinde bulunduğumuz karanlık bile mahremimizi dört gözle bekleyen bir seyirci gibiyken, bizi rahatsız etmemek adına açmıyordu ışıklarını.

İlk defa kimse bize dokunmuyordu.

Saçımı öptü. Onun bu dokunuşları nefesimi keserken daha sıkı sarıldım.

"Ben nasıl güzel bir sevap işledim de Allah seni bana nasip etti bilmiyorum ama iyi ki de verdi. Sen de buldum kendimi."

Devam etti. "Seni seviyorum, ruhumun hazanı. O yüzden izin isteme benden. Yasla başını dizime. Sen konuşurken ben seni izleyeyim. Sen konuş, ben doyasıya seveyim seni."

Konuşacak gücümün olmadığını hissetmiştim. Bir şey diyemedim. Omzundan ayırdım başımı. Gözleriyle göz göze gelirken acıyla baktım bu sefer. Uyanmaktan korktuğum bir rüyayı yaşıyor gibi hissediyordum. Onu kaybetme korkusu sarmıştı içimi hiç şüphesiz.

Bakışım sanki onda bir şeyler uyandırmıştı. Kaşlarını çattı. Ne düşündüğümü anlamış gibiydi.

"At o kafandaki düşünceleri, sevgilim. Bunlar bir rüya değil. Biz seninle rüya olmayacak kadar gerçeğiz. Ben sana aitim, sen benimsin. Bizim kalplerimiz evvelden öncesi birleşti. Bizden başka kimse olmayacak aramızda. Sadece biz, birbirimizin olacağız."

HAZAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin