İlk büyük zaferini kazanan mari ordusu tüm krallıkta kesin hakimlik kurduktan sonra yönlerini ileriye çevirmek için çalışmalara başladılar. Toprak ve Denizlerin lortları Orman Krallığının geriye kalan diğer kalelerini fethederek kontrolü sağlamışlardı. Pek tabi durum Akman'a bildirildiğinde öfkeden bir müddet ne diyeceğiniz bilemedi. Geray'ın kendisine gönderdiği haberciyi bile öldürmek üzereyken şamanları buna karşı çıktılar: haberciler kutsaldı ve ölümleri Hanların Laneti demekti. Ama yapamadı ve tüm öfkesiyle ordulara hazırlanmalarını emretti. Biliyordu Geray'ın bir sonraki hedefi Akrep Kalesiydi ve eğer o kale düşerse kuzeyin kapıları tamamen onlara açılmış olacaktı. Bu yüzden kaleye neredeyse tüm ordusunu gönderdi ve başına da başkomutanı atadı. Şamanlara büyü konusunda tereddüt etmemelerini hatırlattı... ordu yola çıktığında öfkeliydi ve Erlik Han'ın kendisine neden hâlâ bir şarta bağlı olarak yeraltı ordusunu vermek istediğini sorup duruyordu ama bir türlü inandığı tanrısına ulaşamıyordu. Öğrenecekti.
Orman Krallığının yıkılmayan ve sağlam olan tek kalesi olan Ejder Kalesine yerleşen Geray ve komutası şu anda bir sonraki hedefleri için toplantı halindelerdi. Kalenin harita odasında sağa ve sola karşılıklı dizilen komutanlar, şamanlar, İris, Akel ve lortlar ileri uçta sırtı kendilerine dönük olup karşısındaki duvarda asılı, karma karışık tabloya bakan liderlerine bakıyorlardı. Geray baktığı tablodaki kargaşanın bir savaş olduğunu ve bunun Nara İmparatorluğuyla yapılan bir savaş olduğunu zira zırhlardan birinin üzerinde gördüğü damgadan anlamıştı. Büyük ve sütunsuz odanın tabanında boydan boya çizili olan haritada bir ayağının Korom Krallığının diğer ayağının ise Melezya İmparatorluğunun üzerinde olduğunu fark ettiğinde derin bir nefes alarak arkasındakilere döndü.
''sırada Akrep Kalesi var. Orası için mevcut gücümüz yeterli değil ama yetersiz de değil. Kalenin surları en az Marobis'in surları kadar güçlü ve büyük. Bu durumda surları yıkmak neredeyse imkânsız. Pek tabii Lort Aspar olmasaydı. Her şeye rağmen surları yıkarsak bu sefer karşımızda en seçkin birlikleri bulacağımızı unutmayın. Akman, bu kaleyi geçersek artık durdurulamaz olacağımızın farkında bu yüzden kaleyi çok iyi koruyacak,'' yerinden kıpırdayarak birkaç adım ilerledi ve sağ ayağını bir yere bastırıp sert yüzüyle devam etti, ''doğu ve batı dağların kırıldığı tek nokta ve kuzeyin kapısı. Burayı geçemezsek başka türlü geçemeyiz.'' Başını kaldırıp karşısında duran ahşap kapıya kilitlendiğinde İris aklındakileri söyleyecekti, ''hiç şüphesiz Akman orayı ordularla dolduracak ve işimiz daha da zorlaşacak ama farkında olmadığı bir şey var bu şekilde zaferimizi daha da büyük kılacak.'' Onun bu sözlerine karşılık Geray'ın yüzüne bir tebessüm yerleşmişti, ''sizin için gönderdiği mesajı aldınız diye düşünüyorum'' diyerek baktı kraliçeye, yüzünde öfke vardı, ''ordunla beraber geri dönmeni istiyor. Yoksa size acımayacakmış.''
''günün sonunca acınacak duruma düşecek olan kendisinin olacağını keşke bilseydi.'' Onların bu konuşmaları devam edecekti ama lortlar ve Geray aniden birbirlerine bakakaldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAROBİS (TAMAMLANDI)
FantasyTanrı kurdun rahmine yerleştiğinde gökyüzü yeryüzüyle bir oldu. Yeryüzünde doğan bir fitne yeraltıyla bir olduğunda yok oluş günü geldiğini ilan etti. Tanrı ve Tanrıçaların aşkı gökyüzünden taştı. Kayra Han yeryüzünü düzene sokmak istedi, bir şeh...