Melek gibi uyuyan Yongsun o kadar zarifti ki herkes kolayca asik olabilirdi. Hani derler ya saf güzellik diye öyleydi iste. Çimlerde uzanan Yongsun adeta bir papatya kadar güzel görünüyordu.
Tabii orada olan tüm herkes onun güzelliğine kapılmıştı. Cok kisi teklif etmisti ama Yongsun zaten kalbinin anahtarını baska kapıları acmakta kullanmıştı.
Byul... Yongsun için ask demekti. Oyle seviyordu ki öl dese ölebilirdi. Buradaki herkes ayipliyordu bunu. Ne vardi yani bunda? İnsanlar için ask demek iki cinsten olusurdu.
Sonbahar aylarında buralarda ki çiçekler solardi. Yongsun çiçekleri cok sevdiğinden üzülürdü bu duruma ama Byul ne yapıp eder onu mutlu etmenin yolunu bulurdu.
Byul giydiği kahverengi İspanyol kotuyla oldukça sık görünüyordu. O farklıydı elbise veya etek yerine kot giyer oyle gezerdi. Iste bu Yongsun'un dikkatini cekmisti. Temizliğe gittiği bir evin en küçük kızı Byul'du.
Yongsun gülümseyerek kendisine doğru gelen Byul'a bakıyordu. Öylesine zarif yürüyordu ki Yongsun büyülenmiş durumdaydı. Byul hızla gelip Yongsun'un elini tutmuştu.
"Sevgilim, cok cok güzel görünüyorsun." dediği sırada Yongsun utanarak gülümsemisti. "Sen de cok sık görünüyorsun sevgilim." dediğinde ikiside gulumsemisti.
Huzur vardi. Byul varsa mutluluk vardi. Yongsun varsa ask vardi. Kimse bilmiyordu sevgili olduklarını bu yüzden hep tarla koselerinde buluşur günlerinin nasil gectiklerinden bahsederlerdi.
Ne kadar kulağa sıkıcı gelse de mutluydular iste. Yongsun yüzüne gelen saçlarını tam alacakken Byul onu durdurdu ve ince dokunuşlarla kulağının arkasına koydu.
"Nedense bugün Juliet kadar zarif görünüyorsun sevgilim." Yongsun bunu duyduğunda ilk şaşırsada sonradan ekledi."Cidden oyle mi görünüyorum?" Byul kafasını salladı sakince.
"Ama senin bir Romeo'ya ihtiyacın yok. Cunku ben varım." dedi Byul. Yongsun bu sözden o kadar etkilenmisti ki dokunsan aglayacakti. Kimse onu bu kadar sevmiyordu.
Bazen Byul olmasa intihar bile edebileceğini düşünüyordu. "Evet cunku sen varsin." diye tekrar etti Yongsun. Bu neydi şimdi? Niye kalbi cok hızlı atıyordu? Byul bunu fark etmiş olacak ki siritmaya başladı.
"Bende ne zaman seni görsem kalbim böyle atıyor. Bir an nefesim kesilecek saniyorum ama sonra geçiyor." dedikten sonra Yongsun hızla lafa girdi, "Evett! Hatta bazen o kadar çok hızlı atiyor ki kalp krizi geçiriyorum saniyorum!"
Byul, Yongsun'a kahkaha atarak bakarken Yongsun utanarak arkasını dönmüştü. "Boyle yapınca kendimi cok tuhaf hissediyorum. Ahhh!! Asiri salak görünüyordum degil mi?" diyince Byul, Yongsun'u kendisine çekti ve sarıldı.
"Hayir sevgilim. Asiri tatlı görünüyorsun." dediğinde Yongsun bir defa daha kizarmisti. Byul tekrardan kahkaha atınca Yongsun, Byul'u gidiklamaya başladı.
Oyle guzel gülüyordu ki sanki sanki o gülse akan sular durur, solan cicekler tekrardan açardı. Ne kadar güzel birseydi ask.
Zaman o kadar hızlı gecmisti ki artık eve gitmek için ayagi kalkmış sariliyorlardi."Binlerce kez iyi geceler, Juliet."
"Sana da binlerce kez iyi geceler, Sevgilim."
Selaaaamm!! Bu benim ilk fic kitabım umarım severek okursunuz. Sıkıcı olabilir cunku bir deneyimim yok:( Ama severek okumanız bile bana mutluluk verir. Iyi günler!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valéntina-Moonsun
Fanfiction"Şimdi sevgilim." dedi Yongsun ağlayarak. Kimse bilmiyordu ne kadar acı çektiğini. Belki cennette birlikte olacaklardı. Cunku bu dünya fazla acımasızdı. "Aglama, ayrılmayacağız. Sadece biraz daha acı çekeceğiz. Zaten alışık olduğumuz şeyler." diyere...