Aynı anda hem Üst Ay 5 hem de Üst Ay 3 yenilmişti fakat kötü kısmı Üst Ay 3 ile savaşan Uzui Shinzoru da zehirlenerek vefat etmişti, yanında Ashi de vardı ve yanında panzehir vardı. Ama ne yazık ki panzehir işe yaramamıştı. Uzui ailesinden bir tek Himiko kalmıştı ve bu onu derinden etkilemişti. Etrafta uçuşan kargalar durumu rapor ediyordu.
Yukie, durum raporunu alır almaz adımlarını hızlandırdı. Sonunda bir kapının önünde durdu ve direkt kapıyı açtığı sırada kristallerle dolu bir oda ile karşılaştı. İçeri girdikten sonra kapı aniden kapandı, duvarlarda sarmaşıklar duruyordu. Odanın görünümü çok güzel ve ihtişamlıydı.
Etrafta hiçbir iblis avcısının olmaması onu tedirgin etmişti, arkasına döndü."Kaori-Chan en son arkamdaydı..."
Diye mırıldandı, o sırada bir ses yükseldi.
"Kaori mi??"
Sesi duyar duymaz Yukie kılıcını çekti. O sırada üstünde durduğu kristal köprünün diğer ucunda birinin olduğunu fark etti, köprünün diğer tarafı yeşillik ve geniş bir alandı, her iki yanında da söğüt ağacı duruyordu.
Karşıda duran kişinin gözlerinden onun "Üst Ay 4" olduğunu anladı. İsmi Aijiu olan iblis sakin bir tavırla öylece duruyordu. Bir elini çenesine koyup konuşmaya devam etti."Kimi kastettiğini anlamadım.."
Diye seslendi, masum bir surat ifadesi ile Yukie'ye bakarken jeton düşmüş gibi dikildi.
"Ah! Şu az önce becerdiğim kişiyi kastediyor olmalısın!"
Diye yanıtlayarak bir iki adım sağa çekilip çalılıklardan birini kendisine doğru çektiği sırada, kanlar içinde yüzüstü bir şekilde yerde duran Kaori'yi gören Yukie küplere bindi. Hızlı hızlı nefes alıp verdiğini gören Aijiu araya girdi.
"Ah~ üzülme canım! Hala hayatta, sadece biraz sarsıldı o kadar!~"
Diyerek kahkaha attı. Yukie pozisyonunu bozmuyordu. Aijiu konuşmasına devam etti.
"Aslında, onu yiyecektim ama güzel olanlara dokunmam. Hem saç rengi ilgimi de çekti.~~"
Diyerek Kaori'nin dibine gelip dizlerinin üstüne çöktü ve kızın saçlarını karıştırdı.
"Ben sadece çirkin olanları yerim. Çirkinlerin bu dünyada yaşama hakkı yoktur."
"Çek elini."
Yukie'nin tehditkar ses tonunu duyan Aijiu mimiksiz bir surat ifadesi ile ona döndü. Yukie'nin sinirden kollarında damarları gözüküyordu, göz bebekleri küçülmüştü.
"Öğrencimden ellerini çek."
Diye tekrarladı, Aijiu iyice ciddileşip ayağa kalktı. Hafif kaşlarını çatmış bir şekilde Yukie'ye bakıyordu.
"Kim oluyorsun da bana emir veriyorsun?"
"Ben.. Yukie Tandoku. Su Hashirası Yukie Tandoku."
"Ben Aijiu, fark ettiysen Üst Ay 4'üm ve Kojire-sama dışında kimseden emir almam."
Diyerek güler yüzle Yukie'yi gözleriyle süzdü.
"Güzel bir suratın ve fiziğin var... Seni sevdim~ Hadi bir anlaşma yapalım. Benimle uğraşmazsan hayatını bağışlarım."
Diye elini uzattı, iblisin duruşu zarif bir prensesi andırıyordu. Yukie uzun bir süre ona bakarken gözü Kaori'nin üstüne kaydı.
"Kaori'yi de vereceksin."
Dedi sesli bir tonda, Aijiu duruşunu düzeltip bir elini öne doğru salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimetsu No Yaiba★YENI NESIL★FANMADE
FanficHepiniz büyük savaşın nasıl bittiğini biliyorsunuz, Muzan'ı öldürmek için çok fazla can verildi ve kazandılar. Peki ya yıllar sonra bir başka iblis, başka bir savaş başlatsaydı? Bu iblis, Muzan'ın intikamını almak için güçlenmeye başlar, bunun farkı...