Hyunjin okuldan çıkan sevgilisini görünce gülümsedi fakat yüzünün düşük olduğunu görünce kaşlarını çattı.
ne olmuştu?
Jeongin en sonunda gelip hiçbir şey söylemeden arabaya bindiğinde o da bindi arabaya.
"Jeongin?"
"efendim?" demişti ruhsuzca.
"bir sorun mu var?" kafasını iki yana salladı.
"yok." Hyunjin dikkatlice Jeongin'in çenesini tutup kendisine bakmasını sağladı. daha sonra rahatsız olur diye elini indirdi.
"birisi seni üzecek bir şey mi söyledi?"
yutkundu Jeongin, "üniversiteli adam sana niye baksın dediler inanmadılar bana ve şey.." gözlerini kaçırdı.
"ney?"
"seninle oynuyordur o yatıp bırakır dediler." Hyunjin kaşlarını imkanı olabilirmiş gibi daha çok çattı.
"buna inandın mı peki?" Jeongin hiçbir şey söylemedi. insanlar bilmedikleri şeyler hakkında nasıl böyle yorum yapabiliyorlardı? Hyunjin sinirleniyordu.
"Jeongin bana bakar mısın güzelim?" dedi sakin bir sesle.
"bilmiyorum." Hyunjin derin bir nefes verdi.
"Jeongin," dedi. "ben sana bakmaya bile kıyamıyorum, sen bana sarılmadığın sürece gelip sana sarılmıyorum bile. elini tutarken yanağından öperken bile izin istiyorum senden. onu geçtim sen daha reşit bile değilsin. sen istesen bile ben seni durdururum, pişman olma diye. iki senedir çıkıyoruz biz, sen benim için sadece bir hevesten mi ibaretsin sence?"
hafifçe tebessüm etti Jeongin. biliyordu bunları zaten, sadece okuldakiler sinirini bozmuştu.
"ama eğer ki benden rahatsız olacaksan-"
"senden rahatsız olmam ben hyung." derin bir nefes verdi Hyunjin ayrılalım diyecekti. tamam, Jeongin mutlu olsun diye her şeyi yapardı ama ayrı kalmak..
"o zaman.." gülümsedi Jeongin, neşesi yerine gelmişti.
"boşver onları sinirim bozuldu sadece." dedi ve kendisine bakan yüze yaklaştı.
"iyi ki sevgilimsin hyung." dedi yanağını öpmeden önce.
-