***
İnsanın iyi mi kötü mü diye anlamak için yüzüne bakılır ya işte.Kiminin yüzünde nurlar açar, kimin yüzünde ise kalbine, her yaptığı hata için konulan siyah bir noktayı anımsatan soluk yüzü görünür.
Öyle bir yerdeyim ki, gücümü içimdeki yorgunluk ve acıyla savaşırken yitirmiştim.
Adımlarım ,nereye giderse gitsin acılarımda benle beraber geliyor. Şu kirli ve bir o kadar da kötü olan evrenden bir soluk alsam , sanki göğsüme bıçak sokulmuş gibi sızlıyordu.
Alışmak denen şeyin ne olduğunu bilmiyordum. Yaşadığım şeylerin tadı halen ilk günkü gibi geliyordu.
Yüzüme ve bedenime düşen yağmurun beni bütün herşeyden arınmamı sağlarmışçasına değiyordu. Tek düşündüğüm şey zihnimi yiyip bitiren , yarın için tefecilere vereceğim daha doğrusu veremeyeceğim para idi.
Zor zamanlar geçirdiğim dönemde edindiğim zorluklar, bana baş gelirken para için tefecilerden yardım istemiştim. Başta ne kadar iyi gibi davransalar da borç parayı almak için takındıkları iyi yüzlü maskeyi çıkarıyorlardı.
Soluk bir o kadar da kasvetli sokaklardan geçerken telefonumun cebimde titremesiyle duraksadım. Soğuktan çatlamış parmaklarımı cebime daldırıp gelen mesaja tıkladım.
Her zamanki gibi borç batağında olduğum zaman gelen borç mesajları. Soluk bırakıp paylaştığım eve , hızlıca kapısına kadar ulaştım. Beklemeden içeriye kendimi attım. Ufak damlaların saçımdan süzülüp aşşağı düşmesine izin verip odama girdim.
Odam küçük olsada bana yetiyor ve artıyordu. Bir masa, bir sandalye, bir yatak, birde dolaptan ibaretti.
Yağmurda islanan kıyafetlerimi çıkarıp
bir köşeye atıverdim. Yürümekten ve soğuktan hissetmediğim ayaklarım ile salona geçip yerleştim.Belkide uyku iyi gelebilirdi . Son zamanlarda bedenime fazla yükleniyordum. Buda fazla yorgunluğa yol açıyordu.
Bedenimi bıraktığım koltuğa uzanıp gözlerimi yumdum.
┉┉┉┉
Seslerin yoğunlaştığı evde uyumak mümkün bile değildi. Gözlerimi açamıyordum ama sesleri duyabiliyordum. Televizyondan geliyordu. Buda demek oluyor ki Dağra gelmişti eve.
Hem esneyip hemde gerilerek olduğum yerde doğrulmaya çalışıyordum. Gözlerimi açtığımda her zamanki yerinde önünde sehpası , küllüğü ve içkisi vardı.
Hiç samimi değildik. Daha doğrusu işten birbirimizi zor görüyorduk. İkimizde yorulup konuşmaya mecalimiz kalmıyordu. Ama tek ortak yönümüz ikimizinde paraya ihtiyacı olduğuydu.
Olduğum yerden kalkıp mutfağa ilerledim. Bir bardak su içimin acısını dindirirdi.
İşimi gördükten sonra salonun içindeki odama ilerledim. Dağra'nın da benim yaptığım hareketleri izlediğinin farkındaydım. Umursamadım.
Gecenin dördü idi. Biraz daha uyuyup yine o kabus gibi yere gidip çalışıcaktım. Soğuk yatağa girip, kendimi bürledim. Ve kendimi uykuya vericekken televizyonun kapanma sesi geldi ve ardından kapımın açılma sesi.
Buna alışıktım. Her gece yapıyordu. Neden yapıyor bilmiyordum. Korkmuyor değildim ama zararsızdı.
Kafasını içeriye sokup , yorganın altında ki benle bakışıyordu.
"İyiyim Dağra." sorucağı soruyu bildiğimden o sormadan ben söylüyordum.
"Allah rahatlık versin" diyip kapıyı kapattı.
Gerçekten garip biriydi. Ama işime yarıyordu.
╸╸╸╸╸
![](https://img.wattpad.com/cover/307115910-288-k54753.jpg)