23

6.6K 338 250
                                    

Merhaba 🫶🏻
Dolu dolu bir bölümle geldim!

Sınır: 150 oy, 150 yorum

✨✨✨

"Hayır, dur."

Kendimi geri çekmeye çalışsam da başarısız oldum. Daha fazla direnemeyeyim diye, bileklerimden yakalamıştı ve kucağımda sabitlemişti. Yüzümü diğer tarafa çevirmekte ya da sızlanıp durmakta çareyi buluyordum.

"Ya dursana," dedim yeniden. Bu defa buz mavisi gözlerine baktım. "Yemeyeceğim işte, içim almıyor, Eflah."

Kaşları çatıldı. Havada kalan elindeki çatalı yeniden ağzıma yaklaştırdığında dudaklarımdan inleme benzeri bir ses döküldü ve elinden bir defa daha kaçmaya gayret ettim. Ancak elbette ki başarısızlıkla sonuçlanan diğer girişimlerimin yanına eklenmişti bu da.

"Beni deli etme, Alisa. Aç ağzını."

Tıpkı onun gibi benim de kaşlarım çatıldı. "Uçak geliyor da yapacak mısın?"

"Yok," dedi dilini damağına vurarak. Söyledikleri dalga geçer bir tonda olsa da ifadesi hala yerli yerinde, keskindi. "Ağzına başka bir şey vereceğim, o zaman uçağı göreceksin sen."

Söylediği şeyi idrak etmemle birlikte kaşlarım gevşedi, şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Bunu fırsat bilen Eflah, çataldaki patatesi ağzıma atarken dudaklarında galibiyet kazanmış birinin gülümsemesi peyda olmuştu.

"İki sözüme tav olacağını bilseydim, bu kadar uğraşmazdım şimdiye kadar."

Ağzımdaki patatesi zor zahmet çiğnerken çatılmış kaşlarım eşliğinde ona baktım. Ağzımdaki lokmayı yutmamış olmama rağmen, yutmak için bile beklemeden öfkemi belli ettim. "Edepsizsin. Terbiyesiz."

Sözlerim, Eflah'ı daha da eğlendirmişti.

Fakat ben asla eğlenmiyordum.

Çünkü geldiğimden beri bana zorla bir şeyleri yedirmeye çalışıyordu. Yoğurtlu patates, normalde sevdiğim bir şey olmasına rağmen canım istemiyordu. Ama Eflah, bunu bahane olarak kabul etmemiş, zorla yedirmeye çalışmıştı. Geldiğimden beri direniyordum, her direnişim de ne yazık ki etkisiz kalıyordu ve her an patlayacak gibi hissediyordum kendimi.

Omzunu silkti. "Etkilendin."

Şaşkınlıkla bir kez daha aralanan ağzıma yeniden patatesi sokmasıyla omzuna bir tane geçirdim. Dolu olan ağzıma dikkat etmeden, "Ya bir dursana oğlum, görmüyor musun halimi? İki saniye şaşıramayacak mıyız?" diye konuştum, fakat ağzım dolu olduğundan homurdanmadan öte gidemedi kelimelerim.

Eflah ise eğlenerek yamuk bir ifadeyle sırıttı. "Oğlum?" Tek kaşı havalandı sorgularcasına, ben ise omzumu silkmekle yetindim ve ağzımdakileri güç bela çiğnemeye gayret ettim.

"Ya yutamıyorum bile, yeter artık." Sızlanırcasına elindeki daha tabağın yarısı dolu olan patatesli yoğurda baktım.

"Onu mideni iyice küçültmeden önce düşünecektin." Çatala bir patates daha aldı. "Şimdi aç ağzını."

Öfkeli bakışlarım eşliğinde dudaklarımı araladım. Yoğurtlu patates, yeniden ağzımla buluştuğunda ise homurdanarak çiğnemeye başladım.

"Aferin benim kızıma." Eğlenen bir ifadeyle ağzımda zorla çevirdiğim patates yüzünden sinirlenmiş halime baktı.

Eli yüzüme doğru yaklaştığında ağzımdaki patatesi yutmuştum. Baş parmağı, dudağımın kenarına dokundu. Ağzımda hiçbir şey olmamasına rağmen yutkunmama engel olamadım. Gözleri de dudaklarıma düşerken, karnım anında kasıldı. Bu kadar hızlı tepki vermeyi ben de istemiyordum ama bir dokunuşuyla kendimi kaybedecek hale geliyordum. Bu, benim sonum olacaktı.

AKREBİN ZEHRİ (YARI TEXTİNG) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin