Lisa bindiği attan inip jeongyeon'a baktı. Bu birazda ondan onay almak içindi. Karşılarında şehrin bakanı vardı.
Bakan bu ikiliyi uyarmak için gelmişti. Çünkü bu ay öldürdükleri insan sayısı artmış ve bu şehride etkilemişti.
Lisa aldığı onay ile bakana yaklaşmış ve sert bir şekilde yüzüne bakmıştı.
"Sayın bakan üçümüz de biliyoruz ki şehri sadece biz etkilemiyoruz. Sizin çaldıklarınızı halka yayarsak ve bu kralın kulağına giderse sizin sonunuz olur biliyorsunuz dimi."
Bakan hızla arkasına dönüp uzakta onu izleyen adamlarına baktı. Duymadıklarına emin olduktan sonra tekrar önüne döndü.
"Sessiz olun duyarlarsa bu hepimizin sonu olur. Tamam lanet olsun krala size söylediğimi ve sizinde artık bir sorun çıkarmayacağınızı söylerim."
Jeongyeon yine yan bir şekilde hafif sırıtıp başını salladı. Kral yaşlıydı bakan sürekli bu şekilde oyaliyordu onu.
Bakan sesli bir nefes verip iki kadına baktı.
"Yakında kızım evleniyor. Lütfen düğün bitene kadar büyük bir sorun çıkarmamaya çalışın."
Jeongyeon kaslarını çatıp sert bir şekilde konuştu.
"Senin kızın hasta değil miydi sen nasıl evlendiriceksin onu?"
Bakanın kızı Nayeon eskiden yaşadığı bir tramva yüzünden hala kendini bir çocuk olarak görüyordu. Bunu bütün ülke biliyordu. Jeongyeon bir yıl önce onu dere kenarında çiçek toplarken görmüş ve çok şaşırmıştı.
O gün onunla biraz konuşup sonrada muhafızlar geldikleri için uzaklaşmak zorunda kalmıştı.
Nayeon'un çok güzel bir yüzü ve tavşan dişleri vardı. Şimdi jeongyeon'un aklına gelince ister istemez sinirlenmişti.
"Damat burdan uzak bir şehrin bakanı ve onun bu güzel teklifini nasıl geri çeviriyim?"
Jeongyeon'un eli klıcına giderken Lisa sert bir şekilde kolunu tutmuştu.
"Şimdi olmaz Yeon."
Bakan sırıtarak giderken jeongyeon sinirle arkasından bakıyordu.
"O kız özel Lisa o daha evliliğin ne olduğunu bile bilmiyor. Onu -onu nasıl evlendirir aklım almıyor."
Lisa şaşırarak ona bakıyordu. İlk defa jeongyeon bir insani savunuyordu hemde bir kadını.
"Tanıyormusun onu ?"
Lisanın sorusu ile jeongyeon biraz sakinleşip başını salladı.
Lisa birden çığlık atıp bağırdı.
"YOKSA SEN ONU SEVİYORMUSUN?"
Lisanın bağırması ile jeongyeon sicramişti.
"Saçmalama lisa ne sevmesi."
Lisa'nın yüzü düşmüş ve gözlerinin içine bakmıştı.
"Eee bize ne o zaman?"
Jeongyeon tekrar kaslarını çatmış ve sinirle solumustu.
"O kızın evlenmesine asla izin vermiycem. Şimdi düğünün tam zamanını öğrenmemiz gerekiyor. "
Lisa tekrar şaşırmış ama bir şey dememişti. Biliyordu içten içe ondan hoşlanmış ve bunu inkar ediyordu Yeon.
"Ben öğrenirim hadi burdan gidelim."
Beraber atlara binip uzaklaştılar.
________________
"Yeon ben biraz ormanda dolanıp geliyorum belki bir seylerde avlarım. "
Kılıcını ve yayını alıp çıktı.
Jeongyeon başını sallamis ve tekrar düşünmeye başlamıştı.
Duyduğuna göre düğün 3 gün sonraydı. Büyük bir düğün konvoyu gelip kızı götürücekti. Bir diğer duyduğu şey ise şehrin ismi.
O şehri biliyordu bakanı yaşlıydı ve 4 tane karısı vardı. Lanet olsun minicik nayeon'unu kurtarmazsa orda öldürürler.
Bir planı vardı ama yakalanırsa bu iyi olmiyacaktı.
_________
"Lütfen bırakın. YARDIM EDİİN!"
Lisa duyduğu bağırışlar ile elini kılıcına atıp kılıfından çıkardı.
Sesin geldiği yöne ilerleyip çalıların arasından baktı.
Bir kız ve iki adam vardı. Adamlar kızın zorla kıyafetlerini çıkarmaya çalışıyordu. Bunu görünce hızla çıkıp bagirmisti.
"BIRAKIN LAN KIZI! KÖPEKLER"
adamlar lisaya bakıp sırıtmıştı.
"İstersen sende gel eğleniriz"
İki adam kahkaha atmıştı. Lisa sinirlenip uzatmak istemeden bir adamın boğazını kesmişti. Kız çığlık atıp geri geri giderek yere düşmüştü.
Diğer adamda kılıcını çekip lisaya yaklaştı. Lisa onuda kolay bir şekilde öldürüp kıza döndü.
Kızın up uzun dalgalı saçları ve beyaz bir teni vardı. Kedi gibi gözleri lisanın gözleri ile buluşur buluşmaz Lisa kalbinde bir şeylerin kipirdandigini hissetti.
Kılıcı kılıfına sokup kıza yaklaştı önünde eğilip elini yara olmuş yüzüne getirdi. Yavaşça dokunup tekrar gözlerinin içine baktı.
"S-senin..."
Kekelemesi ile lanet edip öksürerek konuşmaya devam etti.
"Senin onlarla ne işin vardı."
Kız kızarmış kedi gözleri ile lisaya bakmaya devam etmiş ve tekrar ağlamaya devam etmişti.
Hızla lisaya kollarını sarıp konuşmaya başladı.
"T-teyzem bana ormanda toplamam gereken bir bitkinin olduğunu söyledi. B-ben bitkiyi götürmezsem i-iki gün yemek vermiyecekti."
Lisa burnuna gelen çiçek kokusu ve kızın naif sesi ile kendinden geçmişti. Elini yavaşça kaldırıp kıza sardı.
"Şşş geçti. Bak kimse sana zarar veremez artık."
Kızı kucağına alıp yaklaşık yarım saatir yürüdüğü yoldan geri dişli dağlara dönmeye başladı. Orda küçük bir kulübede yaşıyorlardı ikisi isteseler topladıkları para ile kendilerine bir şato bile yaparlardı ama onlar fakirlere dağıtmayı daha çok seviyordu.
Kız sorgulamadan sessizce lisanın kucaginda bekliyordu.
"Adın ne senin?"
Lisa'nın sorduğu soru ile kız gülümseyip ona baktı.
"Jennie ben peki ya senin adın?"
Lisa kızın tekrar yüzüne bakıp ona merak ile bakam kızarmış gözler ve büzülmüş dudakları gördü.
"Siktir ya."
Kısık sesle söylediği küfrü Jennie duymamıştı.
"Bende Lisa."
______________
Çiftleri de tanıştırdığımıza göre artık sorun yok.
Nasıl buldunuz? Yorum yapmayı unutmayın.
snakewomen01
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOSSES GXG
FanfictionLisa ve jeongyeon yolda giden at arabalarından ve ticaret adamlarından haraç keserlerdir. kendilerine mesken seçtikleri iki dağ arası olan yolda bir diğer adıyla dişli dağlar insanların şehire ulaşmalarını sağlayan tek yoldu. herkes bilir iki patron...