-1.5-F-

3.5K 345 113
                                    

Önceden sadece filmlerde gördüğüm şeyler, gerçekti.

Medeniyetin sonu gelmiş, ardından da kalan bir avuç insan bambaşka bir dünya kurmuşlardı kendilerine. Önceki insanlığın düş dünyasını, Ütopya'yı.

Ütopya'da gözlerimi açmayı hiç beklememiştim. Kim düşünebilir ki, deney amaçlı dondurulmuş olmayı? Eski dünyayı, yeni insanlığa anlatacak bir kurban seçildiğimi? Bin yılı aşkın süredir dondurucu kapsülün birinde bulunmayı beklediğimi?

İmkansız gibi geliyordu kulağa ama doğruydu işte. Başta deli gibi inanamadığım ama sonrasında kabul etmek zorunda kaldığım bir durumdaydım. Bilmediğim bir yerde, bilmediğim bir medeniyetin ortasında yaşamaya çslışmıştım. Yeri geldi başaramadım, yeri geldi çok iyi uyum sağladım.

Ama onu ilk gördüğümde, bir şeylerin değişeceğini anlamıştım. Çimen yeşili gözleri ve mavi-gri saçlarıyla bana boncuk boncuk bakan, iri vücuduna kıyasla tam bir bebek olan Jeon Jeongguk.

Benim Eutopiam*

"Ne düşünüyorsun yine bakalım?"

Dudaklarımın üzerinde ritim tuttuğum parmağımı çekip öptüğünde dalan gözlerimi kırpıştırdım.

"Seni, bizi, eski zamanları, şimdiyi ve birçok şeyi."

"Çok felsefi bir cevaptı bu."

Kıkırdayıp ayakta bedeni kucağıma çektim, bir kolunu boynumdan dolayıp bana iyice yaklaştı.

"Dört yıl oldu, hâlâ mı sorguluyorsun bazı şeyleri?"

"Bilmem, bazen dalıyorum işte. Seni düşünüyorum, birden hayatıma nasıl girdiğini ve dört yılımın her gününü nasıl da birbirinden farklı ve güzel kıldığını."

"Şımarayım mı yani? Hm? Bööyle tepene çıkıp şımarayım mı?"

"Bööyle tepeme çıkıp şımarabilirsin. Her halin beni çok heyecanlandırıyor çünkü."

Gülümseyip burnunu burnuma sürttü ve hafifçe geri çekildi.

"Senin bana geldiğin yaştayım. Yirmi sekiz, çok büyük ama Taehyung.."

"Benim şeker küpümün doğum günü bugün, evet. Ama, o kadar da büyük değilsin bebeğim, ben otuz iki oldum. Ağlıyor muyum hiç senin gibi?"

"Sen bin otuz iki yaşındasın, yalan söyleme."

"Mumya şakasına devam edeceksen yatırıyorum bak seni şimdi koltuğa."

Hafifçe yerimde dikeldiğimde iki kolunu da boynuma sarıp ciyakladı.

"Tamam tamam! Demiyorum!"

Tatlı haline kahkaha atıp belindeki kollarımı sıkılaştırdım ve içime sokmak ister gibi sarıldım.

"Aslında, mumya şaka değil ki, gerçek, Taehyung! Taehyung dur! Yaaa!"

°°°

"Bugün Neptün'e gidebilir miyiz? Çok sevdim orayı, şu ışınlanma cihazını hâlâ kullanamıyorum."

"Tamam sevgilim, gidelim hadi."

Koltuktan zıplayarak kalkıp üzerimi değiştirmeye, dolabın önüne geçtim. Açılması beklerken ayağımla ritim tutuyordum, gezegen gezmeyi çok sevmiştim.

"Ben hazırım."

"Ben de!"

"Taehyung, sadece bir yerlere gitmeye karar verdiğimizde bu kadar sevimli oluyorsun, yiyeceğim seni."

Utopia×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin