26*
Gökyüzünde yıldızlar, ayın çevresine dağılmış haldeydi. Dolunay tepedeki yerini almış, adanın üzerinde hakimiyet kuruyordu. Jeongguk verandadaki sandalyelerden birinde oturmuş gökyüzünü izlerken tuhaf bir huzur hakimdi kalbine. Günün erken saatlerinde abisinin eşi olan Bae Joohyun ismindeki genç kadın ile tanışmıştı, birkaç aylık hamile olan bu kişi uzun ve bol bir beyaz elbise giymişti. Karnında hafif bir çıkıntı olsa da henüz belirgin değildi. Taehyung'un kadının üzerinde gezinen bakışlarını, onun mutlu yüzüne verdiği hüzün dolu bakışları görmüştü. Abisi ormana yakın olan bu iki katlı ahşap evi seçmişti ev olarak. Alt katında üç oda vardı ve üst katında geniş bir oturma alanı ile iki oda bulunuyordu.
Taehyung eşyalarını odalardan birine yerleştirirken Jeongguk arka bahçeye bakan odayı seçmişti. Karşılıklı kapılara sahip iki ayrı odada kalacak olmak ona garip geliyordu. Taehyung'u uykusunda izlemeyi alışkanlık haline getirmiş biri olarak ona bakmadan nasıl uyuyacağını bilmiyordu. Taehyung onlar için akşam yemeği hazırlamış, tatlı bir soğuk içecek de hazırlamıştı. Adadaki düzeni az çok öğrenmişlerdi, küçük bir devlet mekanizması işliyordu. Kurt lideri Bay Kim eşliğindeki bir ekip, buna geleceğin lideri olacak Taehyung'un erkek kardeşi de dahildi, her hafta bir gün adadan ayrılıyor ve çevre kasabalardan yiyecek ihtiyaçlarını her evde yaşayan kişilere eşit olacak şekilde alıyorlardı. Adada yeterli meyve ağaçları vardı ve birkaç tarım bilen kişiler tarafından toplanıyordu. Birkaç kasabanın önde gelen aileleri de onlarla beraber adada yaşıyordu.
Tüm bu düzen ona tuhaf hissettiriyordu, kendisini bu adaya kapatmak için bu kadar çaba sarf etmiş olmalarına anlam vermek zordu. Onun yardımı kabul edeceğini neye dayanarak düşünmüşlerdi, bilmiyordu. Serin hava tenine değerek ürpermesine sebep olurken omuzlarında bir battaniye hissetti, arkasını döndüğünde Taehyung hemen sandalyenin dibinde dikiliyordu. "Hava serin, büyükbaba Panter bedeninin Kurt bedeni kadar sıcak olmadığını söylemişti." dedi, içeri girmek için hazırlandığı sırada Jeongguk ona verandada kendisiyle birlikte oturmayı teklif etti. Onu görmek, onunla konuşmak, paylaşımda bulunmak ilk günler kadar acı vermiyordu artık ona. Taehyung'un zarar görmesi miydi değişen yoksa onun sebepleri arasında kendisinin de bulunması mıydı, bilemiyordu.
Taehyung hemen yanında kalan sandalyeye oturarak bakışlarını gökyüzüne çevirdi. "Dolunay ne hissettiriyor?" diye sordu Jeongguk, ay orada öylece duruyor ve Kurtların içindeki bir noktayı harekete geçiriyordu. "Kapana kısılmışsın gibi hissettiriyor. İnsan bedenini reddediyorsun. Kurt duyuların en üst safhaya çıkıyor, kontrol etmeyi öğrenene kadar zorlu seneler geçiyor. İnsanları, hatta bazen Kurtları bile tanımakta zorluk çektiğin bir ruh haline sokuyor seni." Taehyung'un kahve kızıl tüylere sahip kurdunu düşündü, onu ne zaman görse uysaldı, kendini kaybettiği bir an düşünmek zor geliyordu Jeongguk'a. "Size hiçbir etki yapmıyor mu?" diye sordu Taehyung, başını iki yana sallayarak reddetti, Ay ya da Güneş, etki etmiyordu üzerlerinde. Sessizlikleri devam ederken ikisi de ne konuşacağını bilemiyor gibi duruyordu, Jeongguk ilk onu Panter olarak gördüğü zamanda birbirleriyle konuşacak daha fazla konuları olduğuna emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue cheese' taekook
Fanfiction• mini hikaye • jeon jeongguk'un minik sırrı alfa kim taehyung tarafından fark edilir.