08. Just so I could call you mine

391 38 7
                                    

İyi okumalar...


"Jungkook, yemekler geldi." Belinin çevresinde sarılı ve başının üstünde duran iki havludan ibaret giyinikliğiyle odaya girdi dövmeli çocuk. Yoongi kaşlarını çattı çünkü onun banyoya girerken kıyafetlerini yanına aldığından emindi. "Ne yapıyorsun?" diye sordu diğeri yanına oturduğunda.

"Yemek yiyeceğim. Bir sorun mu var?" Yoongi onun koluna değdirdi parmağını çekinmeden. Jungkook kolunu kasmış, zaten sert kaslarını daha belirgin hale getirmişti. Bu yeşil saçlının dikkatinden kaçmadı.

"Kıyafetlerin nerede? Ne bu beni mi sınıyorsun böyle?" Jungkook sırıttı ağzına bir patates kızartması atarken.

"Aseksüel birisi için fazla yükselmiyor musun bana ya? Aşık mı oldun ne oldu?" Kısık bir kahkaha eşliğinde söylediği cümle dümdüz bir yüzle karşılık almıştı. Elini Yoongi'nin sandalyesine attı ve onu kendine yaklaştırdı. Ani parkeye sürtünme sesi ve yakınlıkları kesik bir nefes aldırmıştı Yoongi'ye.

"Jungkook gidip giyinir misin lütfen?" Diğeri başıyla reddetti. "Sandalyeyi ıslattın o havluyla." Bu sefer bir omuz silkmeydi yanıt. "Jungk..." Dudakları çocuğun dudakları tarafından hapsedilince onun adı da ağızları arasındaki boşlukta kaybolmuştu.

Bir öpücüğe erimek ne demekti? Yoongi bunu daha önce kimseyi öperken yaşamamıştı. Bu yüzden bir tanecik kuzeni kendisine bardaki solistin onu öpüşünü anlattığında anlam verememişti kendinden geçişine. Jimin Kim Taehyung'a aşıktı ve bu hissin kendisine asla olmayacağından emindi yeşil saçlı. Seksin tek karşılığı bedenini rahatlatmaktı, çoğu zaman ihtiyaç bile duymazdı. En azından kendisine dokunulana dek sertleşmemişti hiç. Bir bakışla sertleşenleri de öpüşürken boşalanları da ergenlik yıllarında dahi anlamazdı. Şimdi, bir yetişkinken tüm bu sekse ulaşmak çok daha kolay ama bir o kadar da zordu. Karşısındakinin fiziksel bir zevkin ötesini hissetmediğini anlayan herkes uzaklaşmanın başka yollarını bulmuştu. Bundan Jimin'e hiç bahsetmemişti, kuzeninin seksin hissiz ve soğuk olduğunu düşünmesini istemezdi. Zaten artık düşünmüyor olmalıydı, o esmer çocuk Jimin'i aşk delisine çevirmişti zira.

Jungkook'la ilk yattıkları gece, gerçekten de derdi bir ders vermekti. Tarzı buydu Yoongi'nin, çalışırken de insanlara ders vermek için şarkılarını düzenlemediği, başka birine hevesle dinletip hayal kırıklığıyla kendisinden düzeltme istemelerini sağladığı olmuştu çok kez. Ve o gece Jeon Jungkook bir değil iki kızı tepeden bakışlarıyla reddederken burnu havada bir velede ders vermekten başka amacı olmamıştı. Onu altına yatırabilmişti, üstelik çok baskın görünen çocuk bunun için oldukça gönüllüydü. Ancak şimdi tavşan dişlerini kapatan dudaklarıyla kendisini öpen çocuk kasıklarında değil, göğsünün sol tarafında bir ısıya neden oluyordu. İstemsizce bedenini ona daha çok yasladığında Jungkook onu tutmaktan gocunmadı. Başını biraz daha yana yatırıp öpücüğü derinleştirdi. Yoongi bir anda kendini geri çekince boşluğa düşmüş bir yüz ifadesiyle baktı yeşil saçlıya.

"Hey." diye fısıldamıştı, Yoongi bakışlarını yere dikerken. "Sorun ne?"

"Gidip giyinir misin Jungkook? Buraya seni oynaşalım diye getirmedim." Jungkook kaşlarını çattı ve onun elini tuttu. Ani tutuş irkiltmişti Yoongi'yi.

"Gitmeyeceğim. Benim derdim de oynaşmak değil Yoongi." Alaycı bir gülüş belirdi Yoongi'nin dudaklarında.

"Hadi ya. Banyodan çıplak çıkman tamamen bununla alakasız yani, öyle mi?" Jungkook havluyu çözdüğünde bir süredir görmediği organla karşılaşacağını sanıyordu ancak altında siyah bir boxer vardı çocuğun.

"Ben evde de böyleyim." diye açıkladı Jungkook. "Rahat hissediyorum, üstelik oda sıcak. Kıyafetlerimi dışarı çıkacağımızda giysem senin için bir sorun olur mu? Eğer odada böyle gezmem seni rahatsız ediyorsa şimdi de giyebilirim." Ayaklanacağında Yoongi parmaklarını sıktı. Başındaki havlu Yoongi çekince düşmüştü.

Drunk on You ~ YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin