13.BÖLÜM; "KAÇAK KIZ"

90 11 16
                                    

"Ne yani; böylesi korkunç bir dünyanın, bir de cehennemi mi var?"
-Umberto Eco

İyi okumalar ❤︎

Esen sert rüzgârın verdiği o soğukluk tüm bedenimi ele geçirdiğinde yorgunluktan açmayı hiç istemediğim gözlerimi zorlukla araladım. Bir süre nefesimi dinledim, gözlerimi tavandan ayırmadım ve kendime gelmeyi bekledim.

Bir süre geçtikten sonra yatakta doğruldum ve ruhsuzca karşımdaki duvara baktım. Ayağa kalktım ve banyoya gidip kısa bir duş aldıktan sonra üzerime V yaka, beyaz bir kazak ve altına da kot pantolon giydikten sonra saçlarımı at kuyruğu yaptım ve odamdan çıktım. Tomris daha yeni odasından çıkmışken beni gördü ve gülümsedi.

"Tam vaktinde," dedi elini sırtıma yerleştirip. "Hadi kahvaltı yapalım."

Ona uydum ve beni mutfağa götürmesine izin verdim. Ezra'nın masaya krep koyduğunu, Laçin'in çayları doldurduğunu ve Araf'ın sandalyeleri düzelttiğini görmüştüm.

Gözlerim başka birini aradığında kendi düşüncelerime irkildim ve hemen Araf'ın benim için çektiği sandalyeye oturdum. "Günaydın prenses." dedi, Ezra. Yanağımı iki parmağının arasına alıp hafifçe sıktı ve bana içtenlikle gülümsedi.

"Günaydın."

"Bu haftanın sonunda kasabada eğlence olacakmış." Laçin bunu söyledikten hemen önce oturmuştu ve omletten bir parça kesip tabağına yerleştirdi. "Gidecek miyiz?"

Araf bana baktı kısaca. "Tehlikeli." dedi yalnızca.

"Ben kalırım, siz gidin." dedim sakince. Benim yüzümden bir eğlenceyi kaçırmalarını istemezdim.

"Saçmalama öyle olmaz." Tomris bunu söyledikten sonra yanımdaki sandalyeye oturmuş ve çayından bir yudum almıştı. "Şapka falan takarsın eğer gelmek istersen. Gelmez istemezsen de hiçbirimiz gitmeyiz."

"Bensiz gidin, gerçekten."

Ezra konuşmaya dâhil oldu. "Tamam bu konuyu uzatmaya lüzum yok. Ya seninle ya hiç. En azından kendim için konuşuyorum."

"Hep beraber gideriz işte. Orada olan gösterileri izlemeyi seviyorum." Laçin'in konuşmasıyla Araf'ın gözleri onda asılı kaldı. "Gider miyiz?" Masumca sorduğu soru üzerine yanımdaki Araf'ın yutkunduğunu duydum. Dudaklarımı birbirine sımsıkı kapatıp gülmemek için çaba sarf ederken Azel'in sesini duydum.

"Yine nereye gidiyorsunuz?" Bu konuyu merak etmediği sesindeki tınıdan belliydi. Mutfağın kapısından içeriye girdiğinde benim karşımdaki sandalyeyi çekti ve oturup umursuzca Laçin'in çayını aldı ve büyük bir yudum aldı.

"Eğlenceye ve o benim çayım."

Azel omuz silkti ve bir yudum daha aldı. "Artık benim."

Laçin tam ağzını açmış bir şey söyleyecekken konuşmaya dâhil oldum. "Çok kızdırma, Laçin. Sonra silah falan çeker sana ya da seni ölümle tehdit eder... Aman diyeyim." Bakışlarımı Laçin'in gözlerinden çekip Azel'e diktim. Bana çatık kaşlarla bakıyordu. Ona sevimsiz olduğuna emin olduğum bir gülüş yolladım. "Haksız değilim öyle değil mi?"

"Asla." deyip başını salladı ve kahvaltısını büyük bir sakinlikle yapmaya başladı.

Diğerleri ne dediğimi anlamışlardı ama yorum yapmıyorlardı. Ben de umursamadan kahvaltımı yaptım ve bittiğinde masayı toplayıp tekrardan odama çekildim. Neden olduğunu bilmiyordum ama sadece odamda durup yatağımda uzanmak ve düşünmeden bir yerlere bakmak istiyordum.

KAYIP RUHLAR MAHZENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin