Neredeyse bir aydır görmediğim kişi, o... O, arkamdaydı. İçimden 'Benim gibi, o da spor yapıyor herhalde.' dedim ama daha önce, koşarken onu hiç görmemiştim. Aslında koşarken daha önce hiç kimseyi görmemiştim. Bu saatte uyanık olan kimse yoktu ki!
Üzerinde bol bir t-shirt, siyah bir eşofman altı ve uzaktan bakınca bile kendini belli eden bembeyaz bir ayakkabıyla spora çıkmış gibi duruyordu. Fakat işin en garip kısmı; onu bugüne kadar görmemiş olmam değil, sanki beni takip ediyormuş gibi davranmasıydı. Benimle birlikte koşmuş, benimle birlikte durmuştu. Ama onu fark etmemi istemediği de belliydi. Çünkü aramızda neredeyse 5 metre kadar mesafe vardı. Fakat koşu sırasında, bu mesafe daha da artmış olmalıydı.
Yavaş adımlarla yanıma doğru gelmeye başladı ama ben, kimseyle konuşmak istemiyordum. Üstelik kimsenin beni spor kıyafetlerimle görmesini de istemiyordum. Bu, bana pek hoş gelmiyordu da. Hızlı bir şekilde banktan kalktım ve ona doğru koşmaya başladım. Sanırım onunla konuşacağımı düşünüyordu. Bu yüzden birden bire yürümeyi kesti ve beni beklemeye başladı. Oysa benim, onunla konuşmaya hiç niyetim yoktu. Yanından hızlıca geçerken bir an göz göze geldik. Mutlu görünüyordu. Onu ilk gördüğümde de yüzünde bir tebessüm vardı. Ama göz göze gelince bana öyle güzel güldü ki bir an ayaklarım sanki tutmadı. Boşlukta gibiydim. Koşamıyordum. Hatta hareket bile edemiyordum. Olduğum yere takılı kalmıştım sanki. Bacaklarım beni dinlemiyordu!
İşte bu çocuk, böyle biriydi. Farklıydı. Beni etkilemeyi bir şekilde başarıyordu. Fakat onun bilmediği şey, ben kalbimi bu zamana kadar kimseye açmamıştım ve orada kimseye yer yoktu. Bazıları kalbimin taşlaştığını düşünüyordu ve bana 'Kalpsiz!' diyenler bile vardı. Böyle bir durumda, onun yapabileceği hiçbir şey yoktu! Benim kalbim erimiyordu. Çünkü buz tutmuştu. Hatta ben hem buz hem de ateştim. Yabancılara karşı buzdan bir kaleyken düşmanlarıma karşı her an patlamaya hazır bir volkan gibiydim. Hâl böyleyken bir insandan ne soğuyabilirdim ne de birine karşı içimde bir samimiyet olabilirdi. Ki zaten hiç arkadaşım da yoktu. Konuştuğum kişilerle de, sadece ailem istediği için arkadaştım. Yani öyle sayılır. Arkadaşlık konusu benim için biraz karışık da.
Ben, hareket etmeye çalışırken o, bana yetişmişti. Ki zaten çok uzaklaştığımı da söyleyemezdim. Yanıma geldi ve en tatlı gülümsemesiyle "Merhaba! " dedi. Elbette cevap vermedim. Niye cevap vereyim ki zaten? "Ah, affedersin! Kendimi tanıtmayı unuttum. Buralarda yeni olduğumu fark etmişsindir. Tabii eğer hatırlarsan okula kayıt için geldiğinde ben de ordaydım. Yani belki hatırlamazsın. " hafifçe gülümseyip konuşuyordu. Yüzündeki bu mutluluk, midemi bulandırıyordu. Bir insan neden hep gülerdi ki? Mutlu olduğu için mi? Pek sanmam. Bence bir insan sadece mutluyken gülümser. Ben bile bazen gülümsüyordum. Oysa sürekli güler yüzle ortada dolaşanların, mutlu olduğuna inanmıyorum! Ben cevap vermeyince yüzü asıldı. Sonra hemen kendini topladı ve tekrar gülümsedi. "Ben, Gökhan. Gökhan Sönmez. " dedi garip çocuk. Bunu söylerken de elini bana doğru uzatmıştı. Tanıdığım tek Sönmez, Damla'ydı. Bir de babası. Ama bildiğim kadarıyla Damla'nın bir kardeşi yoktu. Üstelik Hakan Bey'in -Damla'nın babası- okulların açılacağı hafta, evine misafir alacağını da düşünmüyorum. Kim alır ki? Bir yanım ona, bunu sormak istiyordu. Bir yanım da yarım kalan işi tamamlamak ve buradan çekip gitmek istiyordu. Biraz daha koşmadan dikilirsem terim soğuyacaktı ve ilk günden okula hasta olarak gitmek istemiyordum. Cevap vermeden koşarak uzaklaştım. O da arkamdan seslenmedi. Belki de seslense ya da koşup yanıma gelse duracaktım. Fakat ne o beni durdurmaya çalıştı ne de ben durdum. Ama böyle olması, ikimiz için de daha iyiydi.
. . .
Hızla eve geldim. Olanlardan sonra, bir kez daha dursaydım büyük ihtimalle onunla konuşacaktım. İradem zayıflamıştı. İşte bu, kötüye işaretti. Banyoya girip soğuk bir duş aldım. En sevdiğim şey; soğuk duş almaktı. Diğer insanların aksine sıcak duş, beni rahatlatmıyordu. Evet, ben her zaman diğerlerinden farklıyımdır.
YOU ARE READING
Kara Melek
Teen FictionKara Melek Hayatım boyunca tek amacım farklı olmaktı. Her zaman diğer insanlar gibi olmadığımı kanıtlamak istedim. Şimdi kendi sıra dışı dünyamda yeni farklılıklar ortaya çıktı. Ben Melek. Kendi hayatımı kendi ellerimle yönetmeye alışmışken bir anda...