23. FİNAL

620 41 87
                                    


O gün olanları zihnimden atamıyordum. Jungkook'un evine dönmüş ve hızla bütün eşyalarımı alıp çıkmıştım. Zaten fazla bir şeyim yoktu, kıyafetlerimi bavulumdan bile çıkarmamıştım. Bunun geçici olduğunun hep farkındaydım. O gece yurda dönüp Ash'e sarılarak uyudum. Neden ağladığımı defalarca sorsada cevap veremezdim. Kalbimin kırıldığını anlamıştı zaten o da. Bu yüzden fazla üstelemedi.

Ertesi gün bulabildiğim ilk uçağa bilet alıp Türkiye'ye dönmüştüm. Büyük bir hevesle başladığım maceram beni yıkık ve kırık bırakarak sonlanmıştı işte... belki de hiç gitmemeliydim. Ailem beni habersiz bir şekilde karşılarında görünce şaşırsalar da kucaklayıp eve sokmuşlardı. Onların karşısında ağlamak istemedim... Kore nasıldı? Zamanın nasıl geçti? Bts'ini görebildin mi?

Sorulara gülümsemeye çalışarak cevap verirken bile zorlanıyordum. Sonunda yorgun olduğumu bahane ederek odama çıkıp yatağıma girmiştim. Bir hafta boyunca da yatakatan çıkmadım.

Şimdi olanların üzerinden bir ay geçmişke her şey rüya gibi geliyordu... gerçekten Kore'ye gitmiş miydim? Bts'le tanışmış mıydım? Jungkook'la...

"Dedenin tanıdıklarının bir iş yeri var. Oraya söyleyelim mi?" diye sordu babam koltukta oturduğumuz sırada.

"Bir süre çalışmak istemiyorum baba." diye mırıldandım. "Belki sınava girerim."

"Sen bilirsin."

"Tembel teneke." dedi annem acımadan. Zaten hep böyleydi. "Millet çalışıyor sen illa evde oturuyorsun. Kore'ye de gittin geldin işte, daha ne bekliyorsun?"

"Kendim istediğim zaman çalışırım." dedim donuk bir suratla. Yine aynı tartışmaya gireceğimizi biliyordum ancak hiç halim yoktu.

"Kuzenlerin her yere başvuru yapmış, mülakatlara gidip duruyorlar."

"Ben onlar değilim anne."

"Ol o zaman. Ben millet işe giderken camda bakar kıskanarak izlerdim hep."

"Senle ben de aynı değiliz!" dedim elimde olmadan sesimi yükselterek. "Ben kıskanmıyorum."

"Kıskan o zaman biraz. Bak geldin 30 yaşına, daha ne zaman iş bulacaksın?" işte yine yapıyordu. En sinir olduğum şeyi söyleyerek beni vurmaya çalışıyordu.

"30 mu?" diye bağırdım. "Ben daha 24 yaşındayım anne!"

"Senin yaşındakiler çoktan hayatını kurdu."

"Ya ben herkes olmak zorunda mıyım? Ben çalışmak istemiyorum belki?"

"Ne yapmak istiyormuşsun peki hanfendi?"

"Ben belki evlenip ev hanımı olup çocuklarımı büyütmek istiyorum."

Annem bana onaylamazcasına baktı. "Zengin koca bul o zaman."

"Anne öf..." saçlarımı yolmak istiyordum cidden. "Neden benim herkesle aynı şeyleri istemem gerekiyor? Ben çalışmak istemiyorum ya."

"Bu devirde kimse çalışmayanla evlenmiyor.Sen de çalışma, git her gün seni döven bir kocaya."

"Evlenmeyeceğim de! Bu evde kalıp kız kurusu olacağım!"

"İyi bok yersin."

"Kızım, bir kadının ekonomik özgürlüğü her zaman olmalı. Yoksa karşı tarafa bağımlı olursun ve o da seni ezer." dedi babam daha sakin bir sesle. Ancak ses tonundan onun da kızgın olduğunu anlayabiliyordum. Askerlikten kalma bir alışkanlıkla öfkesini kontrol ediyordu sadece.

Kavgamızın ortasında kapı çalınca yerimden zıpladım ve ayaklarımı vura vura kapıya gidip delikten bile bakmadan açtım. Gördüğüm mazarayı ise hiç beklemiyordum.

BIAS MI BİR GECE Mİ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin