45|Affet bizi

452 36 6
                                    

Bir hafta geçmişti...

Her şeyin mahvolduğunu sandığımız ve kaoslarla boğuşup bir yol bulmaya çalıştığımız günün üzerinden tam bir hafta geçmişti.

Doğu'nun babası sözünü tutmuş ve anneme işini bize de okulumuzu ve işimizi geri vermişti.Ev sahibiyle de konuşmuştu ancak adam Ebru hanımdan nasıl korktuysa geri adım atmamıştı ve evi boşaltmamızı istemişti.

Babamdan geriye kalan hatıralarla dolu evimden çıkmak istemiyordum ancak yapacak bir şeyde yoktu.

Kısa zamanda Doğu'nun da yardımıyla yeni bir ev tutmuştuk.Eskisi kadar sıcak olmasa da şirin koca bahçeli bir evdi.

Doğu nerdeyse bu bir haftanın bütün günleri annesiyle didişmişti.Annesi onu üç kuruşsuz bıraktığı için bizimle kalıyordu ve kendine bir şirkette iş bulmuştu ve çalışıyordu.

Gerçekten bir aile gibi olmuştuk ve ben tarifi imkansız bir şekilde mutluydum.Sabahları hepimiz birlikte kahvaltı ediyorduk ardından annem ve Umay önden çıktığı için Doğu ve ben oynaşmalı öpüşmeli bir aktivete sarf edip kendi işlerimize koşuyorduk.

Akşamına ben Doğu'nun çalıştığı şirkete gidiyordum ve birlikte yürüyerek evimize geri dönüyorduk.Annemin enfes yemeklerini yiyip ardından ben kendi odama çekilirken Doğu koltukta uyuyordu.Tabii gece yarısı herkes uyuduktan sonra yanına gidip göğsüne kıvrılıyor sabah kimse uyanmadan da yine odama kaçıyordum.

Evet her şey normale dönmüştü ve hatta normalden daha mutlu ve daha güzel hissediyordum ama Doğu için aynı şeyin geçerli olmadığının da bilincindeydim.

Evet mutluydu benimle olduğu için ama belli etmese de ne kadar yıprandığını görebiliyordum.

Her gün annesiyle telefonda kavga etmesini geçtim doğduğundan beridir para içinde yüzen,koskaca şirketi yıllarca yöneten biri olarak şimdi küçük bir şirkette asistan olarak çalışmak iyi gelmiyordu sevgilime.

Bütün bunları geçtim daha ne kadar koltukta uyuyacaktı ki?Ne kadar benim annemi kendi annesi gibi sevse de rahat olmadığını,kendini yük gibi hissetiğini anlıyabiliyordum.

Eğer maddi durumumuz biraz daha iyi olsa Doğu ve ben kendimize küçük de olsa başka bir ev tutar en azından geceleri beraber uyuyup günün yorgunluğunu ataradık.Ama fakirlik çok boktan bir şeydi işte.

Doğu'nun ne kadar üzüldüğünü gördüğüm için Ebru hanımla konuşmaya gitmiştim. Saatlerce kapı önünde beklememe rağmen tersatan sinir dolu bakışlar atıp kapıyı açmamıştı.Yinede vazgeçmemiştim ve nerdeyse her gün kapısına dayanıp zili çalarak konuşmak istediğimi belirtiyordum.

Bir kaç defa bahçıvan iki uç defa da hizmetci olduğunu bildiğim tombul bir abla beni kovalayarak uzaklaştırmıştı ama yılmıyor her gün tekrar tekrar geliyordum bu kapıya.Kadın resmen beni sürüdürüyor yine kapıyı açmıyordu.Ama Doğu için değer miydi?Tabii ke evet!

Bu günde her gün olduğu gibi evden bir saat erken çıkmış ve işe gidiyorum diye Ebru hanım'ın kapısına dayanmıştım.Eski işimiden ayrılmış yeni ve daha tekin bir gece kulübünde saat 8de sahneye çıkıyordum ama evden 5 yada 6da ayrılıp Ebru hanım'ın yalısına geliyordum.

Oflayıp zile bir kez daha bastım ve biraz geri gidip kafamı kaldırarak yalının terasına bakmaya çalıştım. Biraz sonra her gün olduğu gibi Ebru hanım sinirli ifadesiyle terasa çıkıp bana baktı.

Bir umut beni içeri alır diye yutkundum ve "Ebru hanım lütfen bir dinleyin beni ne olur!"diye bağırdım.Gerçekten her gün her gün bağırmaktan boğazım ağrıyordu artık anasını satayım!

Ebru hanım derin bir nefes alıp ilk defa benimle konuştu ve "Ne istiyorsun hâlâ sen?Ne diye yüzsüz gibi kapıma dayanıp duruyorsun?Hiç mi utanma yok sende?"dedi sinirle.

Kafamı biraz daha geri atıp gözlerimi kör etmek için yüzüme vuran güneş ışınlarını umursamamaya çalışarak, "Böyle olmaz.Lütfen içeri girmeme izin verin yada siz aşağı inin.Sizinle konuşmama izin verin lütfen!"dedim yalvarır tonda.

Yüzü yumuşar gibi olsada kaşlarını çattı ve "Senin gibi bir yalancıyı evime alacak değilim."dedi hırsla.

Güneş ışınları yüzünden sulanan yeşillerimi kırpıştırıp"Lütfen Ebru anne,Doğu için."dedim tüm samimiyetimle yalvararak.

Ebru hanım bir kaç dakika yüzüme bakıp ardından,"Bekle aşağı iniyorum."dedi durgun bir sesle ve cevap vermemi beklemeden arkasını döndü.

Derin bir nefes alarak rahatlamış bir şekilde beklemeye koyuldum Ebru hanım'ı.En azından konuşmayı kabul etmişti ve ona anne diyince de terselememişti.

Bir kaç dakika sonra Ebru hanım yalının  küçük kapısını açıp dışarı çıkmış ve kollarını göğsünde bağlayarak kötü kötü bana bakmaya başlamıştı.

Derin bir nefes alıp,"Beni dinlemeyi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim."dedim.

Kaşlarını çattı ve "Ne söyleyeceksen söyle sonra çık git evimden.Doğu'yla ilgili olmasa yüzüne bile bakmam senin gibi yalancının."dedi sinirle.

Kafamı sallayıp gözlerimi kahverengi ve öfkeli gözlerine diktim ve konuşmaya başladım."Bakın Ebru hanım biliyorum çok kızgınsınız ve haklısınız da ama biz gerçekten mecbur kaldığımız için yalan söyledik.En başında siz beni etek giyerken görüp kız sanınca annem işten atılmasın diye yalan söyledik sonra işler büyüdü ve çığırından çıktı.Aslında beni istemeye geleceğiniz zaman oğlunuzla konuşup bir şekilde reddedecektim ve olay kapanacaktı ama oğlunuz benim askerlik arkadaşım çıkınca işler yine karıştı.Bu sefer de size yalan söylediğimiz için korktuk ve Doğu'ya iş birliği teklif ettik oda kabul etti.Benim o zamanlar başka biriyle ilişkim vardı o yüzden oyunu devam ettirmek istemedim ama bu seferde tefeciler dayandı kapımıza Umay'ı kaçırdılar ve bende Doğu'yla bir anlaşma yapıp yalanı sürdürmeyi devam ettirdim.Biz bir süre sonra anlaşamadık diyip ayrılacaktık ama işler öyle gitmedi ve bir birimze aşık olduk."

Derin bir nefes alıp tepkisine baktım.Bana kaşlarını çatıp kafasını iki yana salladı ve "Resmen ayakta uyutmuşsunuz beni!Annenin bütün o zırvaları,Diyar diye bir oğlunun vefat etmesi falan hepsi yalandı!"dedi sinirle gülerek.

Kafamı yere eğip"Ben getçekten çok özür dilerim.Belki beni affetmezsiniz ve hep nefret edersiniz ama lütfen Doğu'ya bir şans verin ne olur."dedim yalvarırcasına.    

Ebru hanım sinirle yüzüme baktı ve "Oğlum senin yüzünden evden gitti, bana sırt çevirdi.Eğer ona bir şans vermemi istiyorsan bırak peşini!"dedi.

Göz yaşlarım yanaklarımı ıslatırken acizce yüzüne baktım ve "Ben bunu yapamam Ebru hanım.Doğu'yu çok seviyorum,ona seni asla bırakmam dedim ve bırakmam da.Buraya sizden özür dilemeye ve bize bir şans daha vermenizi istemeye geldim.Doğu bu süreçte çok yıprandı ve ben onu bir tarafı buruk yaşayarak görmek istemiyorum."dedim.

Kafasını iki yana salladı,"Tüm herkese rezil oldum sizin yüzünzden her kes benimle dalga geçiyor.Size ibne bana salak diyor.Ne şansından bahsediyorsun sen Uzay?Tabii adın Uzaysa."dedi iğneliyici bir şekilde.

"Başkalarının ne dediği ne düşündüğü umrumda değil.Asıl siz Doğu'nun bir erkekle olmasını kabullenebilir misiniz?Yoksa sizde bize ibne diyenlerden mi olursunuz?"

Derin ve uzun bir iç çekip,"Oğlumu asla yönelimine göre yargılamam.Eğer en başında bana seni erkek olarak tanıştırsaydı sizi desteklerdim ama siz yalan söylediniz.Beni aptal yerine koyup tüm her kese rezil ettiniz o yüzden benden bir şans isteme.Git ve bir daha da kapıma dayanma yoksa polis çağırırım!"dedi ve cevabımı beklemeden arkasını dönüp yalıya girdi.

Üzgünce arkasından bakıp iç geçirdim.Ne kadar sert davransa da en azından yönelimimiz için değil yalanımız için kızgındı ve bu kızgınlığı bir gün geçecekti.

Yalancı | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin